Mehmet Özay 01.02.2024
Endonezya’da yapılacak başkanlık ve parlamento seçimlerine iki hafta kala, kamuoyu yoklamaları Prabowo Subianto’yu önde gösteriyor.
14 Şubat’ta yapılan olan seçimlere az bir süre kala ortaya çıkan bu kamuoyu yoklamaları ve tahminler doğru çıkarsa, Prabowo, üçüncü kez girdiği başkanlık yarışında ipi göğüsleyecek gibi gözüküyor.
Kamuoyu yoklamalarının üç Adaya dair verdiği istatistik aşağı yukarı şöyle: Prabowo Subianto:%46,9; Ganjar Pranowo: %20.2; Anies Baswedan: %26.7.
Eski general ve 2014 ilâ 2019 başkanlık seçimlerini kaybetmiş bir politikacı olan Prabowo’nun kamuoyu yoklamalarında ön sırada bulunması, acaba sahip olduğu siyasest ve ekonomi alanında ortaya koymayı vaat ettiği bir vizyonla mı; bölgesel yani, ASEAN başta olmak üzere bölgesel ve de küresel politikaya dair söylemle mi; yoksa, son dönemde dünyanın köşe bucağında popüler söylem dizisini oluşturan Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ne (Sustainable Development Goals-SDGs) dair programlarıyla mı bağlantılıdır?
Bunlara dair, basında pek bir habere tanık olduğumu söyleyemem….
Öte yandan, basında öne çıkartılan “gençlerin destek verdiği babacan politikacı” yaklaşımı da, biraz romantizmle ve biraz da sempatiyle karışık bir algıyla kulağa hoş gelse de, Endonezyalı gençlerin “Prabowo’da babacanlıkla ilgili ne bulmuş olabiler?” sorusuna sağlıklı cevaplar alabilmek için, gayet detaylı saha çalışmaları yapmak gerekiyor.
Prabowo’yu öne çıkartan ne?
Bu noktada, “peki, Probowo’yu diğer iki aday Anies Baswedan ve Ganjar Pranowo’nun önüne geçiren faktörler nelerdir?” sorusunu sorup, ciddi cevaplar vermek gerekiyor.
Üç başkan adayından biri olan Prabowo Subianto’nun 2014 ve 2019 seçimlerini kaybetmesine rağmen, üçüncü kez aday olmasını ‘demokratik teamüllerle’ açıklamak mümkün gözükmüyor.
Eski general ve Joko Widodo hükümetinde Savunma Bakanı olan Prabowo’nun başkanlık koltuğuna göz dikmiş olmasınının başka nedenleri olmalı. Bunu belki, sivil politikacı konumundan önceki orduda, generallik makamını işgal etmesiyle bir bağlantısı olduğunu söylemek mümkün.
Yani, bir anlamda sürekli yükselmek, sürekli yukarılarda yer almak, sürekli hükmetmek gibi duygu ve bunun düşünceye erişmiş bir psikolojiyle açıklamak gerekir.
Prabowo’nun 1967-1998 yıllarında ülkeyi yönetmiş Suharto’nun ‘üvey oğlu’ makamında olup, orduda gayet önemli mevkilere gelmesi, ardından ordudan emekliliğiyle siyasal yaşamda kendine yer edinme isteğiyle Büyük Endonezya Partisi’ni (Gerindra) kurması, sanki Suhartolu dönemin psikolojik ve sosyolojik izlerini taşıyor gibi.
Bu anlamda, Prabowo’nun liderlik bağlamında Suharto’dan etkilendiğini söylemek yanlış olmayacaktır…
Öyle ki, hem general ve hem de sivil politikacı olarak ülke askeri ve sivil elit çevrelerinde yer almış, iki kez başkanlık yarışını kaybetmiş bir siyasetçi olarak bu ilerlemiş yaşına rağmen, siyaset dünyasının zirvesinde olma arzusunu bu aldığı “disiplinde” aramak da gerekebilir.
Jokowi’nin desteği
Prabowo’nun son dönemde anketlerde öne çıkışında, hiç kuşku yok ki, devlet başkanı Joko Widodo’nun ona verdiği açık desteğin önemini yadsımamak gerekir.
Bu yaklaşım, yukarıda dikkat çektiğim ve ağırlıklı olarak ‘psikoloji’ ile açıklamaya çalıştığım nedenin ötesinde ve de destekleyici olan bir boyut içeriyor.
Siyasal ve de sosyolojik olarak temellendirdiğim bu boyutun açılımını, mevcut devlet başkanının desteğinin Jokowi’yle özdeşmeşmiş kitleler nezdinde gayet önemli bir karşılık bulmasında tanık oluyoruz.
Bu çerçevede, ülkenin belli başlı eyaletleriyle ilgili veriler bize, yukarıda dikkat çektiğimiz karşılığa işaret ediyor.
Bu noktada, Doğu Cava başta olmak üzere, Nusa Tenggara, Sulawesi, Maluku, Bali, Papua gibi eyaletlerde Prabowo’ya desteğin Jokowi’nin, “bu siyasi adaya” işaretiyle bağlantılı bir yönü bulunuyor.
Jokowi’nin, üç başkan adayından biri olan Prabowo’ya desteğinin aynı anda, hem somut hem de soyut göstergesi oğlu ve Solo şehri belediye başkanı Gibran Rakabuming Raka’nın, Prabowo’nun yardımcısı olarak seçime girmesine yeşil ışık yakmasıdır.
Gibran’ın başkan yardımcısı sıfatıyla seçimlere katılacak olmasının, “Jokowi’nin mi, yoksa ondan ‘bağımsız’ olarak diğer aile fertlerinin bir kararı mı olduğu?” yolundaki tartışmanın zamanı artık çoktan geçmiş gözüküyor.
Bununla birlikte, Endonezya gibi çetrefil bir siyasal yaşamın hakim olduğu bir ülkede, Gibran gibi gayet genç ve de -belediye başkanlığına rağmen, siyaset tecrübesi olmayan bir adayın, başkan yardımcısı olarak ortaya çıkmasına yönelik eleştirel boyutu göz ardı etmemek lazım.
Örneğin, yaklaşık on gün önce, mevcut Jokowi kabinesinden 15 bakanın istifa ettiği yolundaki haberler sosyal medyada ciddi yer bulması ve hemen bunun ardından, Jokowi’nin bunu yalanlamak zorunda kalması, hükümet çevrelerinde yaşanan ciddi bir kaygının işareti olarak değerlendirilmelidir.
Velev ki, bakanlar istifa etmemiş olsalar da, böylesi bir intibaın ortaya çıkmış olması, Jokowi’ye yönelik zaten belirli toplum kesimlerinde var olan, “siyasal hanedanlık kuruyor” yollu söylemin, siyasi elit nezdinde de bir şekilde değerlendirildiğini gösteriyor.
Bakanların hassasiyetlerinden bir diğeri de, ağırlıklı olarak son iki dönemdir iktidarın belkemiğini oluşturan ve bu anlamda, Jokowi’nin iki dönemdir başkan olarak seçilmesinde önemli bir katkılı olan, başında Megawati’nin bulunduğu, ‘Endonezya Mücadeleci Milliyetçi Partisi’ne (Partai Demokrasi Indopenia-Perjuangan-PDI-P) yönelik sadakatleridir.
Bunu bir başka şekilde ifade etmek gerekirse, bakanlar Jokowi’nin, PDI-P’nin resmi adayı konumundaki Ganjar Pranowo yerine, Gerindra başkanı Prabowo’yu desteklemesidir.
Megawati’den kopuş
Jokowi’nin bir yandan Megawati’ye öte yandan, genel itibarıyla istikrarlı hükümet çalışmalarını yürüttüğü kabine üyeleriyle arasını açan gelişme nedir diye sormak gerekiyor.
Jokowi’deki değişmeyi, “basiretinin bağlandığı” yaklaşımıyla açıklayabiliriz… Daha somut olarak neler olabilir sorusu, bize 2016 yılında yaşanan gelişmeleri hatırlamamızı zorunlu kılıyor.
Jakarta’da, dönemin Çin kökenli valisi ve vali seçimleriyle ilgili itirazlarda Özgürlük Meydanı’nı dolduran onbinlerce kişinin liderleri arasında gözüken bir isim vardı: O da, Prabowo Subianto’ydu. Gösteriler sonuç vermiş ve Çin kökenli aday yerine, yapılan seçimleri Anies Baswedan kazanmıştı.
Jokowi 2019 seçimlerine giderken hem daha önce düşündüğü başkan yardımcısı adayını değiştirmek zorunda kalmamış, seçimi kazanmasına rağmen, muhalefet lideri olarak ortaya çıkan Prabowo’nun artabilecek ve toplum katmanlarında yankı bulabilecek muhalefetini engellemek adına, onu Savunma Bakanlığı’na atamıştı.
Jokowi, ikinci dönem başkanlığını mevcut siyasi partilerin önemli desteğini sağlamasının getirdiği avantajı kullanmıştı. Ancak, öyle anlaşılıyor ki, Jokowi, ikinci dönemindeki başarısında veya bu dönemi büyük ölçüde sorunsuz atlatmasında en büyük payı Prabowo’ya biçmiş gözüküyor.
Veya bir başka ifadeyle söylemek gerekirse, Jokowi özellikle, 2012 yılında Jakarta Valiliği’yle başlayan ulusal politikanın odağında yer alma sürecinden, bugüne kadar geçen zaman zarfında Endonezya siyasetinin ‘dinamiklerini’ gayet öğrenmiş gözüküyor.
Bugünlerde yapılan kamuoyu yoklamaları, üç adaydan Prabowo’yu önde gösterirken, girişte dile getirdiğim üzere Prabowo’nun ilk turda seçilme şansına yakın durmakla birlikte, henüz bu eşiği geçemediğini söylemeliyiz.
Bu durum, olası son dakika propagandaları ile üç adaydan her biri için yeni bir vechenin ortaya çıkmasına imkân tanıyabilir.