Mehmet Özay 24.09.2024
Malezya’da kendini ‘İslami parti’ olarak tanımlayan PAS yönetimi, Müslüman olmayan Malezya vatandaşlarının da partiye üyeliğine yeşil ışık yaktı.
11-15 Eylül günlerinde, Selangor eyaletinin başkenti Şah Alam’da (Shah Alam) yapılan PAS (Parti İslam Se-Malaysia) yıllık kurul toplantısında (muktamar) parti yönetimi, Müslüman olmayan vatandaşların partiye üyeliğe açtığını ilân etti.
Genel kurul gündemine getirilen önerinin, 1300’ü aşkın delegenin tümü tarafından kabul edilmesi, bu konuda parti içinde güçlü bir konsensüsün oluştuğunu gösteriyor.
Değişen siyasal ve toplumsal zemin
Parti’nin aldığı bu önemli karar, 2027 yılında yapılacak genel seçimlere hazırlık olarak, PAS’ın gayet önemli değişimler geçiren Malezya siyasetinde, kendine yeni bir alan açması olarak değerlendirmek yanlış olmayacaktır.
PAS yönetiminin önemli isimlerinden parti genel sektereki Takiyuddin Hasan yaptığı açıklamada, ‘Müslüman olmayan’ derken, ülkenin toplumsal gerçekliğine bağlı olarak açıklık getirerek, Hıristiyan, Budist, Hindu ve bölgedeki var olan diğer dini yapılara vurgu yapıyor…
Alınan kararda, PAS’a destek verdiği anlaşılan Müslüman olmayan çevrelerin, Parti içisinde görüşlerini daha net ve doğrudan ifade etmelerine imkân tanıyacak bir sisteme evrilme yönündeki eğilim olduğu anlaşılıyor.
Üyelik kararının alınmasıyla önümüzdeki dönemde parti içerisinde ‘Müslüman olmayan destekçiler kanadı’ adıyla bir yapının etkin bir şekilde ortaya çıkması bekleniyor.
Ulusal birlik
Malezya’da çok dinli, çok ırklı ve çok dilli toplum yapısının siyasetteki karşılığı olarak gündeme gelen “ırk temelli” siyasi partilerin varlığı, dönem dönem önemli siyasi tartışmaların ve çalkantıların odağında olsa da, çeşitli ideolojik görüşten olan toplumsal yapılar, aynı parti çatısı altında biraraya geliyor.
Siyasi partilerde görülen “ırk temelli” yapılaşmanın, ulus-devlet oluşumuyla tezat içerdiği ve ulusal birliği sağlamada önemli toplumsal ayrışmaların kaynağı olduğu yönündeki yaklaşımlar, ulusal siyasette neredeyse her daim gündemde olan bir konu.
Aynı zamanda, bu ulus-devleti yakından izleyen doğudan ve batıdan akademi dünyasının da ilgi gösterdiği bu konu, hiç kuşku yok ki, benzeri ülkeler arasında İslamcı siyaset ve siyasi partiler ile Müslüman olmayan üyelerin biraradalığı konusunda ilginç bir gözlem ve inceleme alanı sunuyor.
Bu bağlamda, kendini ‘İslamcı Parti’ olarak tanımlayan ve Kelantan, Trenegganu, Kedah gibi ülkenin kuzey ve doğusunda önemli seçmen desteğine sahip olduğu ve aynı zamanda, eyalet yönetimlerini üstlendiği bölgelerde, İslami yönetimi öngören PAS’ın, ulusal genel kurul toplantısında aldığı karar gayet önemli.
PAS, sadece söz konusu eyaletlerde değil, yönetimini üstlenmemekle beraber ülkenin özellikle, Malay Yarımadası’ndaki Cohor, Selangor, Perak, Pahang, Negeri Sembilan ve Perlis eyaletlerinde de önemli siyasi desteğe sahip.
Bunun göstergesi olarak, PAS, 2022 yılı genel seçimleri sonunda, ulusal parlamentoda elde ettiği 44 milletvekilliği ile kanıtlamış durumda.
İktidardaki PKR-DAP-Amanah merkezli ulusal birlik hükümetinde (Union Government) hiçbir partinin tek başına milletvekili sayısı PAS’ı geçmemesi, PAS’ın sadece kuzey ve doğu’daki eyaletlerde değil, ulusal siyasetteki önemini de ortaya koyuyor.
Temel hedef
“Peki PAS, aldığı bu kararla neyi amaçlıyor?” sorusu, hiç kuşku yok ki, herkesin gündeminde.
Yukarıda dikkat çektiğim üzere, söz konusu kararın tüm delegelerce kabul edilmiş olması, sıradan bir öneri ve sıradan alınmış bir karar olmanın ötesinde anlamlar içeriyor.
PAS’da alınan bu kararın dayandığı bazı önemli nedenler olduğunu söylemek mümkün.
Örneğin, PAS’ın 2013 seçimlerinden bu yana, giderek güçlü bir şekilde Birleşik Ulusal Malay Organizasyonu (UMNO) ile yaptığı ittifaka rağmen, bugün iktidarın Umut Koalisyonu (Pakatan Harapan-PH) yani, Halkın Adaleti Partisi (Partai Keadilan Rakyat-PKR), Demokratik Eylem Partisi (Democratic Action Party-DAP) ve Emanet Partisi (Amanah) eksenli Ulusal Birlik hükümetinde olması ve bu yapının çok dinli, çok ırklı toplumsal yapıya karşılık gelmesidir.
Öte yandan, 2016 yılından bu yana giderek gündemde önemli bir şekilde yer alan, 1 Malezya Kalkınma Fonu (1 Malaysian Development Berhad-1MDB) skandalının önce 2018 ve ardından, 2022 seçimlerinin kaybedilmesinde büyük bir önemi bulunuyor.
UMNO sabık genel başkanı ve başbakan Necib bin Rezzak’ın uzun süren yargı süreci sonrasında, on iki yıl hapis cezası alması, UMNO kadar, en önemli ittifak ortağı PAS’ı da seçmen nezdinde sorumlu bir konuma ittiğine kuşku yok.
UMNO’nun kan kaybettiği son iki seçimde, özellikle kırsal bölgelerdeki Malay oylarının PAS’a kaymasının sonuçlarını bugün parlamentoda kendini açıkça ortaya koyuyor.
Bununla birlikte, PAS yönetimi genel kurulda aldığı gayet önemli kararla, kendini tüm Malezya toplumuna açtığını deklare ediyor.
Bu gelişmeyi, PAS kadar, ulusal siyaset bağlamında bir rahatlamanın ifadesi olarak okumak da mümkün.
Bu yaklaşımın, özellikle Müslüman olmayan toplum kesimleriyle PAS arasında bir tür diyalog zemini oluşturacağını söylemek yanlış olmayacaktır.
2027’ye hazırlık
Son iki yıllık iktidarında Ulusal Birlik hükümetinin özellikle, ekonomi alanında attığı adımlar, farklı toplumsal kesimler arasında ‘kabül ve anlayış’a dayalı etkileşimler aralarında, PAS milletvekillerinin de olduğu muhalif çevrelerden destek almasına yol açıyor.
Muhalefette yer alan PAS yönetiminden, UMNO ile koalisyona devam edecekleri yönündeki açıklamalara rağmen, toplumda yaşanan dönüşümleri de gözden kaçırmadıkları anlaşılıyor.
Hiç kuşku yok ki, bu ay ortasında yapılan genel kurul toplantısında, ‘Müslüman olmayan Malezyalıların partiye üyeliğine yeşil ışık yakılması’, PAS’ın ulusal siyasette var olmak istediğinin açık bir göstergesi kabul etmek gerekiyor.
PAS’ın, 2013 yılından bu yana koalisyon ortağı olan UMNO ve 2020 ‘Sheraton müdahalesi’nin ardından, Bersatu ile kurulan koalisyon yapısının 2022 seçimlerinde kaybetmesi, Parti yönetimini önümüzdeki seçimlere hazırlık konusunda evren davranmaya ittiği anlaşılıyor.
PAS, genel kurulunda alınan ‘Müslüman olmayan Malezyalı seçmenlerin partiye üyelikleri’ kararını partiler arası ilişkiler ile toplumsal yapıda ihtiyaç duyulan diyalog sürecine katkı olarak kabul etmek gerekiyor.