Mehmet Özay                                                                                                            10.06.2024

Hindistan’da, 4 Haziran’da yapılan genel seçimlerin galibi, BJP’nin başını çektiği koalisyon olurken, partinin lideri Narendra Modi üçüncü kez başbakanlığa seçildi.

BJP, toplam 543 sandalyeli ulusal parlamentoda, 240 milletvekili çıkarırken, uzun yıllar ülkeyi yöneten ve son yıllarda, adı muhalefet partisi olarak geçen Kongre Partisi ise 99 milletvekili çıkardı.

Seçimlerin ardından, devlet başkanı Droupadi Murmu, yeni hükümeti kurmak üzere Modi’yi görevlendirdi.

Modi, böylece 15 partiden oluşan, Ulusal Demokratik Birliği (National Democratic Alliance-NDA) adı verilen koalisyonun başbakanı olarak yeni hükümeti kurarken, üçüncü kez  başbakanlık koltuğuna oturdu.

Çarpıcı sonuçlar

Son on yıldır ulusal siyasette egemen olan ve Hindu milliyetçiliğiyle tanınan BJP (Bharatiya Janata Party) oylarında önemli kayıp yaşanması ve iktidarı oluşturacak çoğunluğu sağlayamaması, seçimlerin en önemli sonuçlarından kabul ediliyor.

Bu sonucun özellikle, seçimlerden kısa bir süre önce, “kendisini Tanrı’nın gönderdiği” yönünde görüşler beyan eden Narendra Modi’de şok etkisi yarattığını söylemek yanlış olmayacaktır.

Öte yandan, uzun süredir muhalefette olan ve siyasi varlığı sorgulanan Kongre Partisi (Congress Party) ise, yeniden yükselişe geçen parti olarak dikkat çekiyor.

Kongre Partisi, ulusal parlamentodaki milletvekili sayısını 52’den 99’a çıkararak ikiye katladı. Bu gelişmeyi, Kongre Partisi’nin yeniden ulusal siyasete dönüşü olarak yorumlamakta yarar var.

İktidar, ama…

Seçimler öncesinde Narendra Modi, BJP’nin hedefini 370 milletvekili olarak belirlemiş ve NDA koalisyonunun toplamda 400 milletvekiline ulaşacağı hesapları yapılıyordu.

Oysa, bu hedefler tutturulamadı…

NDA koalisyonu, ulusal parlamentoda toplam 293 milletvekiline sahip bulunuyor.

Bu sayı, asgari temsil sayısından 21 fazla olması, önümüzdeki dönemde hem, NDA koalisyonu içerisinde hem de, olası bir muhalefet koalisyonu tarafından dikkatle izlenmesi gereken bir duruma işaret ediyor.

Bununla birlikte, on beş üyeli koalisyonun ulusal hükemette ne tür paylaşımlara konu olacağı yönünede belirsizliğini korurken, bu durum, önümüzdeki dönemde belki de, bazı milletvekillerinin veya partilerin kopmalarını beraberinde getirebilecek bir risk olarak dikkat çekiyor.

BJP’de gerileme

Modi’nin başbakan olarak ve BJP lideri olarak bu üçüncü seçim başarısı olurken, diğer önceki iki seçimde alınan oyların ve milletvekili sayısındaki düşüş dikkat çekiyor.

BJP, geçen hafta yapılan seçimlerde ulusal parlamentoya 240 milletvekili çıkardı.

2019 seçimlerinde 282 ve 2019 seçimlerinde 303 milletvekili çıkarmıştı. BJP, önceki döneme göre oylarında yaklaşık üçte birlik gerileme olsa da, NDA koalisyonu içerisinde ulusal siyasetteki yerini koruduğunu söyleyebiliriz.

BJP’de yaşanan gerilemeyi değişik açılardan değerlendirmek mümkün…

Bunların başında ülke içinde ve uluslararası çevrelerde özellikle de, Müslüman toplumlarda Hindu milliyetçiliğinin teori düzeyinde kalmayıp, aksine pratikte karşılık bulması dikkate alındığında bu gerilemeyi olumlu değerlendirmek gerekiyor.

Modi’nin çeşitli Hindu dini-kültürel yapılarına yönelik pozitif ayrımcılığı ve bu politikayı Müslümanlar aleyhine olacak şekilde güncellemesinin sadece ulusal düzeyde değil, küresel çapta İslamophobi ile bağlantılı yönü olduğunu unutmamak gerekiyor.

Seçimlerden sadece birkaç ay önce, yani Ocak ayında, 16. yüzyılda Uttar Pradesh eyaletine bağlı Ayodhya şehrinde inşa edilen meşhur Babri camiisinin olduğu alana yeni inşa edilen Hindu Tapınağı (Ram Mandir) kutsama ayinine katılması bunun en son göstergelerinden biriydi.

Hatırlanacağı üzere söz konusu cami 1992 yılında yıkılması önemli gösterilere sahne olmuştu. O günden bu yana bu alanda Hindu Tapınağı yapılması BJP çevrelerinin temel politikaları arasında yer alırken, birkaç on yılda BJP’nin yükleşininin de bu dini mekanla ilişkilendirilmesi gayet dikkat çekicidir.

Ancak gayet önemli bir dikomotik gelişme olarak, Ocak ayında açılan Hindu mabedinin BJP’ye yeniden ve tek başına iktidara taşıyacağı yönündeki manevi kazanım bugün gerçekleşmemiş gözüküyor…

Öyle ki, BJP, tapınağın bulunduğu Faizabad’daki milletvekilliğini de kaybetmiş durumda.

Ekonomik kalkınma temelleri politikalar kadar, dini ve kültürel farklılıklar üzerine politika yapan başbakan Modi ve partisi BJP, ülkedeki toplumsal barışı zedelemesi uluslararası çevrelerde de tepkiyle izleniyor.  

Kongre Partisi muhalefette

Seçimlerin ardından Kongre partisi’nin aktif muhalefete hazırlandığını söyleyebiliriz…

Bunun ilk işareti Partisi yönetimi tarafından hafta sonu yapılan toplantıda, partinin önemli ismi Rahul Gandhi’nin, Ulusal parlamento’da Hindistan Bloğu (India Bloc) olarak bilinen muhalefet oluşumunun liderliğine aday gösterilmesi oldu.

Parlamentoda toplam 230 sandalyeye sahip olan muhalefet partilerinin, Gandhi’yi muhalefet sözcüsü olarak tanımaları, 2014 yılından bu yana, işlevini yitirmiş olan parlamento içi bu kurumun yeniden ve Kongre Partisi eliyle canlandırılması olacak.

Bu süreç, olası bir iktidar değişikliğinde Rahul Gandhi’nin ülke yönetimine geçebilecek en muhtemel aday olduğuna işaret ediyor.

İlk eleştiriler

Modi’nin yeniden başbakan olarak seçilmesine, Kongre Partisi çevrelerinden ise ağır eleştiriler yöneltiliyor.

Partinin önde gelen isimleri BJP’nin yaşadığı oy kaybına rağmen, koalisyon sayesinde iktidarda yer alabildiğine dikkat çekiyorlar.

Bu çevreler Modi’nin siyasi meşruiyetini yitirdiğini ileri sürerken, oluşan koalisyonu İngilizce akromine NDA’ya karşılık gelecek şekilde, Narendka Yıkıcı Birliği (Nanerdnar Destructire Alliance-NDA) adını veriyorlar.

Bununla birlikte, milletvekili sayısın ikiye katlamasına rağmen, Kongre Partisi içerisinde sorunların devam etmesi bir çelişki olarak ortada duruyor.

Bazı parti yetkilileri halkın Kongre Partisi’ne yeniden hayat kazandırdıklarını ancak, partinin bu haliyle yakın gelecekte iktidara ne kadar hazır olup olmadığını sorgulayarak, bu dönemin bir anlamda parti için yeniden inşa dönemi olmasının zorunluluğuna dikkat çekiyorlar.

NDA, aynı zamanda ülkedeki toplam eyaletlerin 22’inde de yerel yönetimleri kazandı.

Hindistan’daki genel seçimler, Hindu milliyetçiliği temelli tüm Hindistan’ı içine alan bir dini-merkezli bir politikanın olmadığını kanıtlıyor.

Ülkenin önde gelen aydınlarından bazılarının dile getirdiği üzere, “bir Pan-Hindistan toplumsal gerçekliğinden bahsetmek mümkün değil”.

Ülkenin kuruluşundan bu yana, ülke siyasetinde önemli rolü olan olan Gandhi ailesinin yönetimindeki Kongre Partisi’nin, önümüzdeki dönemde aktif muhalefet rol üstleneceğine kuşku yok.

Bu durum, gerek ülke içinde gerekse ülke dışında Modi’nin şahsına ve BJP politikalarına yönelik eleştirilerin, Kongre Partisi’nin önümüzdeki süreçte öne çıkacağının bir göstergesi olarak değerlendirilebilir.

Narendra Modi’nin ve BJP’nin ise seçimin gizli yenilgisinden ne tür dersler çıkaracaklarını zamanla göreceğiz.

LEAVE A REPLY