Mehmet Özay 10.06.2022
Her yıl Singapur’da düzenlenen Shangri-La Diyalog (SLD) toplantıları bu yıl, 10-12 Haziran’da gerçekleştiriliyor…
Singapur’un ev sahipliğinde ve Uluslararası Stratejik Çalışmalar Enstitüsü (International Institute for Strategic Studies-IISS) tarafından organize edilen diyalog toplantıları, temel olarak savunma ve güvenlik konuları ele alınıyor.
Geçtiğimiz yıllarda toplantıların odağında Güney Çin Denizi sorunu, Kore Yarımadası’nın nükleer silahlardan arındırılması ve Tayvan sorunu gibi konular bulunurken, bugün çok daha geniş coğrafyalardaki gelişmelerin gündeme gelmesi bekleniyor.
Kovid-19 salgını nedeniyle iki yıl üst üste yapılamayan toplantılar, fiziki olarak yeniden başlamasını bölgesel ve küresel barış adına kazanım olarak değerlendirmek gerekir.
Üç gün sürecek diyalog toplantılarının açılış konuşması Japon başbakanı Kishida yaparken, Ukrayna devlet başkanı, Volodymyr Zelensky yarın, yani Cumartesi günü bir oturumda sanal olarak bir konuşma yapacak.
Öte yandan, Ukrayna dışişleri bakan yardımcısı Dmytro Senik’ ve NATO askeri komite başkanı Hollandalı amiral Rob Bauer’in toplantılara katılacak olması Doğu Avrupa krizinin doğrudan aktörlerince ele alınacağı anlamına geliyor.
Doğu Avrupa ve Batı Pasifikler
Bölgesel ve küresel savunma ve güvenlik alanlarının ele alınacağı toplantılar dizisinde hiç kuşku yok ki, en önemli konuların başında, Doğu Avrupa’da yaşanan savaş ve artık Çin Halk Cumhuriyeti’nin, Güney Çin Denizi ile sınırlı kalmayan aksine, Batı Pasifikler’e kadar yayılma eğilimi gösteren ve içinde askeri boyutunda bulunduğu yayılmacılık süreci olacaktır.
Buna karşılık, ABD öncülüğünde 2021 yılında oluşturulmaya başlanan ve bir anlamda, Hint-Pasifik bölgesinin NATO’su olarak da adlandırılan Quad ve Aukus süreçlerinin aktörleri ve karşıtlarınca da ele alınacağı görülüyor.
Öyle ki, ABD savunma bakanı Lloyd Austin Cumartesi günkü oturumunda ABD’nin Hint-Pasifik politikasını ortaya koyacak; Çin savunma bakanı Wei Fenghe ise Pazar günkü oturumunda, Çin’in Asya-Pasifik’de bölgesel düzen konulu bir konuşma yapması bekleniyor.
Söz konusu bu iki rakip ülke savunma bakanlarının konu başlıkları bile, aslında ortada anlaşmazlığa konu olan bölgenin Asya-Pasifik veya ABD’nin son dönemde anlamlı/tercihli kullanımı olarak Hint-Pasifik olduğu görülüyor.
İki ülke savunma bakanının yüz yüze görüşmesinin Shangri-La diyalog konseptine uygun olsa da, bu konuda henüz doğrudan bir açıklama yapılmış değil.
Söz konusu bu bölgesel sorunların temelde tarafların birbirlerine güven yoksunluğundan çıktığı düşünüldüğünde, toplantıların eksenin söz konusu güvenin sağlanmasına yönelik söylemlerin öne çıkacağını düşünebiliriz.
Öte yandan, güven olgusunun sadece rakip taraflar arasında değil, Doğu Avrupa krizinde açık bir şekilde görüldüğü üzere, Avrupa Birliği ile NATO ve Ukrayna arasında gözlemlendiği üzere, aynı blok içerisinde yer alan ulus-devletler arasında da güvenlik olgusunun, gayet sorunlu olması aslında küresel barışın sanıldığından çok daha büyük bir tehdit altında olduğuna işaret ediyor.
Diyalog ve gerçeklik
Bugün yani, Cuma günü başlayan diyalog toplantılarının ilk gününde açılış konuşmasını, Japonya başbakanı Fumio Kishida yaptı. Kishida’nın konuşması Japonya’nın değişen stratejik bakış açısı olduğu belirtiliyor.
2014 yılında dönemin Japon başbakanı Şinzo Abe’den sonraki ikinci Japon başbakanının Shangri-La’da açılış konuşması yapması aynı zamanda aradan geçen 8 yıllık süre zarfında Japonya’nın bölgesel ve küresel strateji politikalarındaki değişimi de gözler önüne serecektir.
Toplantıların Singapur’da yapılmasının Ada ülkesinin zengin alt yapısı kadar, bundan daha çok, ülkenin yönlü dış politikası nedeniyle doğudan-batıdan pek çok ülkeyle dostane ilişkilere sahip olmasından kaynaklandığını söyleyebiliriz.
Toplantıların savunma ve güvenlik ekseninde gerçekleşmesi özellikle, son on yılda Asya-Pasifik bölgesinde ve Doğu Avrupa’da yaşanan gelişmeler dikkate alındığında, bu sürecin gayet önemli bir döneme evrildiğini ortaya koyuyor.
Shangri-La ve benzeri toplantıların varlığına rağmen, yaşanmakta olan ve giderek artma eğilimi gösteren kriz ve çatışma ortamlarının önünün alınamamış olması da, bu toplantıların gündem ve tartışmalarının yetersizliğini ortaya koyduğunu ileri sürebiliriz.
Bununla birlikte, her halükârda diyalog ve çözümden yana bir siyasi tutumun ortaya konması açısından, bu toplantıların önemine kuşku bulunmuyor. Bu noktada, Shanri-La diyalog toplantılarının hâlâ devam ediyor oluşunu da bir kazanım kabul etmek gerekir.
Özellikle, Singapur gibi sadece bölgesel barışa değil, gizli/açık küresel barışa politikalarıyla destek veren bir ülkenin bu süreçte yine öne çıkıyor oluşu dikkat çekicidir.
2002 yılında başlayan SLD sürecinin en azından temelde Güneydoğu Asya ve genelde Asya-Pasifik bölgesinde çeşitli ulus-devletler arasında hem ikili hem bölgesel karşılıklı diyalog ve anlayışın geliştirilmesine çeşitli düzeylerde katkı yaptığı da bir gerçek.
Bölgesel barış kararlılığı
Bu noktada, ASEAN’ın son üye ülkelerinin 1990’lı yılların ikinci yarısında birliğe katıldığı dikkate alınacak olursa, SLD sürecinin yüzyılın başında gerçekleştirilmesi de başta, Güneydoğu Asya’da çatışmasızlık ortamının sağlanmasına katkısı yadsınamaz bir gerçektir.
Bu çerçevede, Singapur’un ev sahibi ülke olmakla kalmadığını Ada’daki üniversiteleri, araştırma ve düşünce kuruluşlarıyla bu sürece destek verdiği gibi Asya-Pasifik bölgesinde benzer yapıdaki uzmanlar ve kurumlarla yakın işbirliği de yaşanan sorunlara yeni çözüm önerileri getirebilmeyi olanaklı kılmaktadır.
Bu durum, hiç kuşku yok ki, çatışma yanlısı olmayan Singapur gibi, özellikle bu Ada ülkesinin içinde yer aldığı ASEAN’ın söz konusu diyalog toplantılarında çatışmacı yaklaşımları engelleyici, aynı zamanda yeni ve alternatif görüşlerle bölgesel ve küresel politika yapıcılara yön verici bir mahiyet taşıdıklarını açıkça dile getirmek gerekir.
Bu noktada, bazılarının düşündüğünün aksine ABD ve Çin gibi küresel iki gücün hegemonyasına dayanan bir söylemin hakim olmadığı alternatif görüşlerin de yer bulduğu bir platform ile karşı karşıyayız.
Bu noktada, Singapur dışişleri bakanı Dr. Ng Eng Hen diyalog toplantılarının üçüncü günü yani Pazar günü katılacağı oturumdaki sunumunun başlığının, “Bölgesel İstikrarın Güvenliği için Yeni Düşünceler” (New Ideas for Securing Regional Stability) tam da böylesi bir gerçekliğe oturduğu görülüyor.
Söz konusu diyalog toplantıları sadece Güneydoğu Asya’nın değil, küresel aktörlerin de katılımıyla alanında bir dünya forumu niteliği taşıyor. Bu çerçevede, 42 ülkeden 37’si bakanlık düzeyinde delege, 30’u aşkın savunma kurumlarından yetkililer iştirak edecek. Bu noktada, toplantılara savunma bakanı ve üst düzey bürokrat düzeyinde 60 ve 500 delegenin katılması bekleniyor.
Bölgesel ve küresel savunma ve güvenlik sorunlarına paralel olarak Shangri-La diyalog toplantıları da son yıllarda ses getiren gündemiyle dikkat çekiyor. Bu çerçevede, Shangri-La sürecine dünyanın pek çok ülkesinden katılım sağlanması sadece Güneydoğu Asya’da değil, gelişmelerin küresel boyutta ele alınması anlamına geliyor.