Mehmet Özay                                                                                                         25 Mart 2012
Singapur Velisi Habib Nuh’u anma toplantısı Mevlid Neb-i ile birlikte gerçekleştirildi. Singapur’da da ‘veli’ olur mu demeyin? Kimler gelip geçmedi ki bu Ada’dan. Sanmayın ki, sadece William Farquhar ve Thomas Raffles ikilisinin açtığı yoldan yürüyen Misyonerler ve Çinlilerin hakimiyeti bütün Ada’yı kuşatmıştı tarihte. Adı sanı bilinen ve bugünlere kalan velilerden biri diyelim Habib Nuh’a… Bölgede yaygın olarak kabul gördüğü üzere ‘Habib’ ismi bu zatın Peygamber soyundan geldiğine yoruluyor.
Tam adıyla ifade etmek gerekirse Seyyid Nuh bin Muhammed bin Ahmad Al-Habshi. 18. yüzyıl sonlarında (1788) ailesinin Penang Adası’na yaptığı deniz yolculuğu sırasında dünyaya gelen bu zatın aldığı ismin de bu seyahat sırasında yaşanan olağanüstü hale bağlandığını belirtelim. Bundan tam 150 yıl önce Rebiul-evvel ayının 14’ünde vefat etmiş. Bu tarih dikkate alındığında, geçen gün gerçekleştirilen anma toplantısının biraz gecikmeli yapılsa da, bunun bazı anlaşılabilir gerekçeleri var. Her halükârda ortada değişmeyen bir gerçek var ki, o da bu anma toplantısının 19. yüzyıl ortalarından bugüne değin aralıksız devam ettirildiğidir.
Penang yolculuğunda dünyaya gelen Habib Nuh’un ardından ailesi bu adaya yerleşir. Singapur’un 1819 yılında kurulmasından kısa bir süre sonra, yetişkin çağına geldiğinde,  bu adaya geçerek hayatının geri kalan kısmını burada geçirdiği biliniyor. Vefatının ardından Palmer Tepesi’nde (Bukit Palmer) bugünkü yere defnedilen Habib Nuh kabri Singapur İslam tarihinin önemli mekânlarından biri olmakla kalmıyor, aynı zamanda, Singapurlu Müslümanların ziyaret ettikleri önemli mekânlarından biri olarak biliniyor.
24 Mart 2012 Cumartesi günü Hacı Muhammed Salih Camii’nde Habib Nuh için anma töreni yapıldı. Singapur’un en işlek bölgelerinden Tanjung Pakar’da Kepel Limanı’nın yanı başında, bugün bir tarafında devasa binalarla çevrili öte yanında Doğu Sahil’ini oluşturan otoban’ın geçtiği alana bitişik olması nedeniyle ilk etapta pek de dikkat  çekmeyen Cami ve Türbe, bu küresel şehirde soluk almak isteyenler için bir hayat kaynağı olmaya devam ediyor. Bugün adı ‘Palmer Tepesi’ olarak geçse de, bu alan 19. yüzyılda bir Farisi aileye aitmiş. Dışardan bakıldığında tek katlı, kare plânlı tipik bir Malay camii olan bu ibadethanenin hemen yanı başında yirmi, yirmibeş metre yüksekliğinde bir tepe üzerinde duran ve çatısına iliştirilmiş küreyi andıran kubbesi ve diğer mimari özellikleri ile dikkat çekiyor.
Yukarıda iki isimden, yani Hacı Muhammed Salih ve Habib Nuh’u zikrettiğimiz dikkat çekmiştir. Habib Nuh, ehli-takva bir Müslüman olarak yaşamını sürmüş, devamlı olarak yoksulu gözetmiş, çocukları sevindirmiş bir hâl ehli. Hacı Muhammed Salih ise gene Cava’lı bir tüccar olup Singapur’a yerleşen ve burada Habib Nuh’un yakın çevresinde bulunan güzel bir Müslüman. İkisinin dostluğu vefatlarının akabinde aynı mekânda adlarına inşa edilen cami ve türbe ile devam ediyor. Cami idari heyeti başkan yardımcısı Hacı Nasron Bey’le program başlamadan önce kısa bir mülâkat yapma fırsatı buldum. Habib Nuh, 19. yüzyılda o zamanlar henüz Singapur Nehri ve çevresiyle sınırlı olan ticari ve sosyal hayatının bulunduğu merkezin dışında ormanlık arazinin içinde bulunun Palmer Tepesi’ne sıklıkla ziyaret eder ve burada inzivaya çekilirmiş. O dönemde, bu mekânın hemen öte yanında sahil ve alabildiğine uzanan okyanus olduğu düşünüldüğünde, Habib Nuh’un niçin burayı özel ziyaretgâhı haline getirdiği daha iyi anlaşılıyor. “Habib Nuh, ehl-i tarik miydi?” soruma Hacı Nasrun, “Vallahu alem” diye cevap veriyor. Bugüne kadar nesil-be-nesil aktarıla aktarıla gelen hayatından kareler Habib Nuh’un bir gönül adamı olduğunu aşikâr kılıyor. 19. yüzyıl ortalarından bugüne kadar aksatılmadan bu programın devam ettirildiğini ifade eden Hacı Nasrun, önceleri makamın gözetimini Yemenli bir ailenin yaptığını ancak, daha sonra Singapur hükümetinin çalışma izni vermemesi dolayısıyla görevin akabinde cami yönetimince bugüne kadar gerçekleştirildiğini belirtti.
Bu son derece özel program için, öğle namazını müteakip sadece Singapur’un dört bir yanından cemaat ve misafirler şehrin göbeğinde gizli kalmış bu makama akmakla kalmıyor, Cava’dan, Yemen’den kimi misafirlerin özellikle de alim şahsiyetlerin katılımıyla program farklı bir atmosfere bürünüyor. Yüzyıllar öncesinde Arap Yarımadası’ndan özellikle de Yemen-Hadramut’tan Malay dünyasına göç eden ve kaynaklarda bir bölümünün Peygamber soyundan geldiği ifade edilen önemli şahsiyetlere ev sahipliği yaptığı biliniyor. İşte Habib Nuh adına düzenlenen program da bir anlamda geçmişin bağını bugüne taşıyan sembolik bir öneme sahip. Böylece, bir yandan Hadramut, öte yandan Cava ile irtibatlı olan yüzyıllar öncesinin irtibatı bugün yeniden yaşatılıyor. Bütün bir günü kaplayan kutlamaların ana bölümü, öğle namazını müteakip başlıyor. Singapurlu Müslümanlar ailecek bu programa iştirak ediyorlar. Programda bölgenin önde gelen simaları Habib Nuh’un yaşamına dair bilgilerin yanı sıra, vaaz-ı nasihat ediyorlar. İkindi namazının ardından ilâhiler, salavatlarla başlayan ikinci bölüm, aynı zamanda, yabancı konukların vaazlarına konu oluyor. Bu sırada caminin geniş avlusunda cemaate ikramda bulunuluyor. Bunun bir anlamda, fakirleri, yoksulları gözeten Habib Nuh’un yaşamında eksik etmediği ikram geleneğinin bir devamı olarak da düşünmek mümkün. Akşam namazının ardından tüm cemaate ikram edilen akşam yemeğinin ardından Mevlid’e geçiliyor. Yatsı namazı sonrasında ise misafirler Habib Nuh’un mezarını ziyaret ederek dualar ediyorlar. Singapur’un en işlek bölgelerinden birinin tam ortasında Müslümanların gidebildiği biricik ibadethane olan Muhammed Salih camii yaşlısı genci, kadını erkeğiyle önemli bir etkinlikte biraraya gelerek Ada’da ‘geleneğin’ devam ettiricileri olarak önemli bir rol ifa ettiklerine kuşku yok. Bu vesile ile, böylesi bir aktivitenin, Singapur gibi bir beldede genç nesillerin aidiyet kodlarının işlenmesindeki rolü de elbette azım
sanmayacak değerde.

LEAVE A REPLY