Mehmet Özay                                                                                                             27.01.2025

Endonezya devlet başkanı Prabowo Subianto’nun devlet başkanlığında 100 günü, adet olduğu üzere bir değerlendirme sebebi olarak gündeme geliyor.  

Yüz gün, yani üç aydan biraz fazla bir zamanda, 280 milyona varan nüfusu ve devasa coğrafyasıyla Endonezya gibi bir ülkede bir başkanın -tabii ki, oluşturduğu kabine ile neler yapabileceği konusunu biraz kuşkulu kılıyor.

Şayet yüz günlük süre, ülkenin farklı bölgelerindeki toplum kesimlerine alt yapı, yatırım, istihdam, eğitim vb. gibi temel kamu işlerinin götürülmesi, iyileştirilmesi, artırılması anlamına geliyor ise, bunun Endonezya şartlarında oluşturulabilmesi için yeni bir başkan ve hükümetten ziyade, böylesi bir süreç öncesinde oluşturulmuş temel politikalar ve bunların sağlık derecesinin dikkate alınması gerekir.

Öğle yemeği!

Bu noktada, bugüne kadar Prabowo’dan daha devlet başkanı olarak atanmadan sadır olan yaklaşım, halk arasında ihtiyaç sahibi kesimler ve öğrencileri içine alan ‘ücretsiz öğle yemeği’ projesinin dışında ve ötesinde, belirgin bir icraatın gündeme gelip gelmediği incelenmeye değerdir.

Bu projenin söylem düzeyinde gündeme gelmesi ile bizatihi icra edilişi arasında, -ilk menünün 6 Ocak’ta öğrencilerin önüne getirilmesiyle-, 18 aylık bir sürenin olması da aslında, politika karar vericiler ile icraat arasındaki derin uçurumun ne şekilde olabileceğinin bir örneğini oluşturuyor…

Üstüne üstlük, projenin isim babası Prabowo’nun, ‘ihtiyaç sahiplerinin çocuklarının’ yanına oturup, onlarla öğle yemeği yememesini de siyasi elit lider ile toplumun aşağı sınıfları arasındaki belirgin bir ayrışma olarak yorumlamak mümkün…

Öyle ya, 18 ay boyunca en önemli ‘sosyal icraat’ olarak dillendirilen ‘öğle yemeği projesi’ üstüne üstlük ülkenin geleceği olan ilk öğretim/orta öğretim sıralarındaki öğrencilere verilmesi karşısında, başkan Prabowo’nun empati kurabilme düzeyinde belirgin bir yakınlaşmayı ortaya koyması beklenirdi…

Dış politika

Endonezya toplumunda halk arasında ihtiyaç sahibi kişiler tarafından memnuniyetle karşılandığına kuşku olmayan bu politika ve söyleminin dışında, başkan Prabowo’yu gündeme taşıyan siyasal yaklaşımların, bölgesel ve küresel ilişkilerde kendine yeni bir yer edinme çabasında karşılık bulduğunu söylemek gerekir.

Yine, daha başkanlık koltuğuna oturmadan hem, bakan sıfatı hem de, seçilmiş başkan sıfatıyla Avustralya’dan Fransa’ya çeşitli ülkelere yaptığı resmi ziyaretlerle dış politikada selefi Joko Widodo’dan gayet farklı bir rota takip edeceğinin sinyalini vermişti.

Prabowo’nun önce Çin ve ardından ABD’ye yaptığı ziyaretler, uluslararası politikada iki süper güçle eşit şekilde ikili ilişkiler kurabileceği iddiasının pratikteki yansıması olarak ortaya çıktı.

Ancak, bu uluslararası ziyaretlerde Prabowo’nun, “Endonezya’yı uluslararası çevreler enasıl yansıttığı’” ile “uluslararası çevrelerden ne tür taleplerde bulunduğuna dair” belirgin açılımların gerçekleştiğini söylemek güç.

Bununla birlikte, son yirmi yılın ikili ilişkiler ile uluslararası ilişkilerinde  popüler olarak ortaya çıktığı üzere, ‘enerji’, ‘savunma’, ‘gıda güvenliği’ vb. gibi temel başlıkların masaya getirilen matbu metinlerde yer aldığını da söylemek gerekir.

BRICS gündemi

Prabowo bu ziyaretlerinin hasılı olarak ortaya ne çıkacak sorusuna cevap bundan birkaç hafta önce geldi. Ve Prabowo, Rusya’nın dönem başkanlığını üstlendiği BRICS’e tam üye olarak başvurusu kabul edildi.

Bu durumda, “Endonezya’nın BRICS’e üyeliğini nasıl değerlendirilmeli?” sorusu gündeme geliyor.

Akla, Prabowo’nun gerçekleştirdiği ziyaretlerin hasılası demek biraz acelecilik olur…

Bir başka ifadeyle, Prabowo’nun el çabukluğuyla denilebilecek şekilde, BRICS’e üyeliğinin gerçekleşmesini başka bir nedene bağlamak gerekir.

Kanımca, Endonezya dış politikasında, Jokowi’nin son on yılda geliştirdiği Çin yanlısı dış politika görünümün devamlılığından bahsetmek mümkün.

Bu çerçevede, Prabowo’nun bir başkan olarak bireysel çabası ve Rusya’yı iknasından öte, BRICS içerisinde kanımca, Rusya’dan daha önemli rol oynayan Çin’in bu gelişmedeki rolünü dikkate almak gerekir.

BRICS, ekonomi odaklı bir uluslararası kurumsallaşma olduğu kadar, temelde ve de bu ekonomi merkezlilikten neşet eden siyasal bir duruşun varlığı Endonezya’yı, uluslararası sistem içerisinde belirli bir yere yöneldiği anlamı taşıyor.

Bunu söylemekle birlikte, pek fazla aceleci olmamak da gerektiği kanaatindeyim.

Diyelim ki, birkaç ay sonra ABD’nin çiçeği burnunda başkanı Donald Trump, Asya-Pasifik bölgesine yönelik sürpriz bir yönelimi gündeme getirdiğinde, Prabowo yönetimi bu gelişmeye ilk evet diyecek ülkelerden biri olması -en azından bizi- şaşırtmayacaktır.

Bu durum, yani bir yandan BRICS üyeliği öte yandan olası bir ABD eksenli yeni bir eonomi bloğu üyeliğinin siyasal olarak sindirilebilirliğini, Endonezya dışişleri bakanlığı’nın geçen yüz günlük süreçte olan biteni değerlendirmesinde başvurduğu “bağımsız ve aktif” politikası ile karşılayacağına kuşku yok…

Aslında, tam da bu durum, benzeri ilişkiler ağını tarif ederken bir süredir başvurduğum, “post-modern dış politika” (post-modern foreign policy) kavramıyla ele alınabilir gözüküyor.

Bir başka ifadeyle, eko-politik olarak ideolojik belirlenmişlerin değil, gevşek, değişken, adapte kabiliyeti yüksek vb. süreçleri benismeyen ülkelerin birbirine rakip güçlerle aynı zaman ve mekân içinde birlikte hareket edebilmelerine olanak tanıyor.

BRICS üyeliği ile Endonezya’yı ASEAN içerisinde bir ilkle karşı karşıya olduğunu da burada zikredelim.

Bu durum, ASEAN içerisinde açıkça Çin yanlısı olan Kamboçya ve Laos ile, BRICS’e görücüye çıkmış olan ASEAN dönem başkanı Malezya’nın, önümüzdeki süreçte bu bloğa üyeliklerinin gayet olası olduğunu söylememize yol açıyor.

Endonezya’da başkan Prabowo’nun yüz günü neye tekabül ediyor denildiğinde, karşımıza elle tutulur politik değişimleri görebilmek mümkün gözükmüyor.

Bununla birlikte, bugünlerde yapılan bir kamuoyu yoklamasında başkan’ın ilk yüz günü çalışmasına onay verenlerin oranının yüzde 80’a yaklaşmasının neye tekabül ettiği derinlikli olarak incelenmeye değer.

LEAVE A REPLY