Patani’nin siyasi bir yapı olarak ortaya çıkışı bir alimin dönemin Budist kralını İslam’a davet etmesiyle başlar.Hikayat Patani’de açıkça zikretilen ve pek çok kaynak tarafından alıntılanan bu tarihi vak’a, Hasan Madmarn’ın dile getirdiği üzere, belki de gelecek yüzyıllarda alimlerin Patani’de oynayacakları rolü tam da bu noktadan başlatmak gerekir.[1]İslamiyetin bölgeye 13.yüzyıl başlarında geldiği düşünüldüğünde bu tarihlerden itibaren alimlerin sürekli etkinliğinden bahsedilebilir. Görece erken dönemlere ait bir diğer bulgu, 16. yüzyıl alimlerinden Şeyh Ali’nin, dönemin sultanı tarafından sarayda görevlendirilmiş ve sultanın danışmanlığını yapmasıdır. Tam adı Şeyh Faqih Ali bin Mohammad bin Shafiuddin olan bu alimin müftülük görevini yürüttüğünü düşünmek yanlış olmayacaktır.[2]Bu döneme dair bir başka not Hasan Madmarn tarafından dile getirilmektedir. Madmarn, bu tarihi süreçte 16.yüzyıl başlarında yaşamış Wan Musa bin Wan Muhammad Salih al-Faqih adlı alimi Patani’de pondok adlı eğitim kurumunu hayata geçiren kişi olduğunu ileri sürer.[3]Patanili alimler Malay Yarımadası’nın kuzeyindeki Sultanlıklar tarafından dakabul görüyorlardı. Bunun örneklerinden biri, 19.yüzyıl ikinci yarısında Kelantan’da siyasi birliği sağlayan Sultan II Muhammed’in (Mulut Merah) dini işleri müesseseleştirmesi ve bu süreçte Patanili alimlerden destek almıştır.[4]
Patani, Malay dünyasının önemli ilim merkezlerinden biri olarak ortaya çıkmasında Patani’de, özellikle de Mekke’de yetişen alimlerin varlığıyla kanıtlamıştır. Patanili alimlerin geleneksel eğitimkurumları pondokların devamlılığını sağlamadaki rollerinin yanı sıra, Malay Müslümanların dinlerini öğrenmede yazılı metinleri kaleme almaları, tercüme faaliyetleri vb. ile İslam medeniyetinin merkeziyle irtibatın kurulmasında başat rol oynamışlardır.Erken dönem örneklerinin ötesinde, özellikle 19.yüzyıl ve 20.yüzyıl başlarında Şeyh Davud Patani, Ahmet Zayn Patani, Zeynel Aidin bin Muhammed el-Fatani, Muhammed bin İsmail Davud el-Fatani, Hacı İsmail bin Adulkadir, Hacı İsmail bin Hacı Wan Ahmed gibi alimlerin katkıları çok daha farklı boyutlarda olmuştur.[5]Snouck Hurgronje’un tanıklığı dikkate alınacak olursa, Patanili alimler özellikle o dönem (1885-6) Mekke’de bulunan Ahmet Zayn Patani Mekke otoritelerince de tanınıyorlardı.Bu bağlamda, Osmanlı Devleti ile Patani uleması arasında ilginç etkileşimler olduğu da bilinmektedir. Ahmet Zayn Patani’nin ünü İstanbul’a kadar ulaşmış ve dönemin sultanı II. Adülhamit tarafından Malay eserlerinin Kahire ve Mekke’de yayınlanması sorumluluğu verilmiştir.[6]Bu yıllarda Kahire’de yayıncılık yapan bir Malay İsa el-Bai el-Halabi Wa-Shuraka’uh’un yayınlanan çalışmaların Malay dünyasına ulaşmasında önemli katkısı olmuştur.[7]El-Halebi ailesinin yayıncılık faaliyetleri bugüne kadar devam etmiştir. 2011 yılında Patani’yi ziyaretimiz sırasında Patani şehir merkezinde bu adla bir yayınevinin halen aktif olduğuna tanık olduk.
Patani’den Malay dünyasının önemli merkezlerine veya tam tersi bir yönelimle dış bölgelerden Patani’ye tekil göçlerin olduğu da tarihi bir gerçektir.[8]Erken dönemlerde hac seyahatlerine Açe’den başlanırdı.Bu nedenle diğer ölgeler gibi Patani’den de yola çıkan hacılar Açe’de konaklar, bir süre burada öğrenim görür ve seyahatlerine buradan devam ederlerdi.Buna ilâve olarak Açe’ye yerleşen Patanili aileler olduğu gibi Açe’den Patani’ye giden hocalar olduğu da bilinmektedir. Bunlar arasında Açe’nin yetiştirdiği önemli lider Davud Beureuh’in dedelerinin yaklaşık 200 yıl önce Patani’den gelip Açe’ye yerleştiğini oğlu Ma’man Davud yaptığımız mülâkatta ifade etmiş ve bize atalarına ait mezarlığı götürmüştü.[9]
Yukarıda zikredilen alimlerin Mekke’de oluşturdakları atmosfer ve sadece Patani’den değil, Malay dünyasının çeşitli bölgelerinden gelerek Kutsal Topraklarda öğrenim gören öğrenciler vasıtasıyla kayda değer bir iletişim ağı kurulduğu düşünülebilir. En azından, şu kadarını biliyoruz ki, özellikle Ahmed el-Fatani’nin bölgede yayılan ünü ve nüfuz gücü sayesinde kendisinden sonra pek çok Patanili gencin öğrenim amacıyla Mekke’ye gittiği ifade edilmektedir.[10]Patanili alimler, Hicaz ve çevresinde geçirdikleri yıllar boyunca dönemin siyasal gelişmelerinden de haberdar oldukları ve bu haberdarlığı anavatanlarına aktardıkları vak’idir. Bu çerçevede, Hacı WanAhmad bin Muhammad Zayn bin Mustafa el-Fatani’nin öğrencilerinden olan Tok Kenali lakabıyla tanınan Kelantanlı meşhur alim Muhammed Yusuf reformcu yönelimlerini hocasından almıştır.[11]
Söz konusu bu alimler, bir yandan eğitimlerini sürdürür, süreçte hocalık yapar, çeşitli İslami eserleri kaleme alır ve tercüme ederek genel anlamda İslam kültürüne katkıda ulunurken, aynı zamanda Patani’de İslami kurumların gelişmesine ve bu sistemin halk katmanlarının derinliklerine kadar nüfuz etmesine yol açmışlardır. Bunlar arasında en dikkat çekenler ve dönemin İslamologu ve bizzat Mekke’de bulunarak gözlemlerde bulunan Snouck Hurgronje’un tespitiyle ifade edersek Şeyh Davud el-Fata
ni, Şeyh Ahmed Zayn el-Fatani sayılabilir.[12]Patanili alimlerin Mekke-i Mükerreme’de hocalık vasfıyla ortaya çıkmaları ve öğrencilerinin önemli bir bölümünün Malay dünyasından Kutsal Topraklara ilim öğrenmek için giden genç kitlelerden oluştuğundan, Patani’nin ünü diğer Malay adalarına da yayılmıştır. Bu süreçte, Patanili alimlerin kaleme aldıkları eserler, Arapça’dan Malayca’ya tercüme ettikleri çalışmalar, Malay dünyasının çeşitli merkezlerinde ders kitapları olarak okutulmuştur.[13]
Eser veren alimler arasında hiç kuşku yok ki, Ahmet Fatani’nin farklı bir yeri vardır. Bugüne kadar tespit edilen rakamlara göre değişik hacimlerde 160 civarında eseri bulunmaktadır.[14]Yukarıda değinildiği üzere, Osmanlı Devleti’nin desteğini alan Şeyh Ahmed Patani ya da tam adıyla Ahmed ibn Muhammed Zein Patani editörlüğünde Malayca eserleri 1884 yılına kadar yayınladığı görülür. Ahmed Patani 1883 yılında Kahire’de bir dilbilgisi ve Seyid Bekri’nin dört ciltlik I’anah adlı eserini yayınladı. Diğer çalışmalar arasında şunlar yer almaktadır: Zeynel Abidin al-Patani’nin kaleme aldığı Ahiret konulu bir Antoloji, Davud ibni Abdullah al-Patani’nin şu eserleri yayınlanmıştır: Furu al Masa’il (Hukuk ve Dogma adlı çokça kullanılan eseri); bir kelam eseri olan ad-Durr at-Thamin; ölüm sonrası yaşamı işleyen Kash al-Gummah; tasavvuf hikâyelerini konu alanJam’al-fawa’id. İbrahim al-Laqani’nin Jauharat at-tauhid adlı çalışmasına yapılan şerh.Bu noktada, Snouck bu alimin evlilik yasasıyla ilgili bir çalışmasının İstanbul’da yayınlandığını ileri sürer.[15]Bu eserleri arasında Patani Fetvaları(Fatawa al-Fataniyya) adlı isimli eseri dikkat çekmektedir.[16]Bu eserlerinden bir bölümünün halen bölgedeki geleneksel İslami eğitim kurumlarında okutulduğu bilinmektedir.2011 yılında Patani’de bazı pondoklarda gerçekleştirdiğimiz bir çalışma vesilesiyle Ahmet Fatani’nin eserlerinin okutulduğuna şahit olduk.
Alimlerin kaleme aldıkları eserler Mekke’de olduğu gibi Patani’deki İslami eğitim kurumlarının, yani pondokların vazgeçilmez eserleri olmuştur. Patanili alimlerin Kutsal Topraklar’daki varlığı yakın bugüne kadar devam etmiştir. Hasan Madmarn Mekke’de bulunduğu dönemde kendi gözlemlerinden ve tecrübelerinden bahsederken, 1970’li yılların sonu ve 1990’lı yılların ortalarında Mekke’de geleneksel metodla İslami eğitim faaliyetlerini yürüten Patanili alimlerden ve onların halkalarından yer alan Patanili öğrencilerin varlığını zikreder.[17]

[1]Madmarn, s. 42.
[2]Syaikh Ali&Syaikh Davud al-Patani.(2011), Tarikh Patani, (Çev. Tengku Ismail Tengku Chik,Tengku Arifin Tengku Chik, Islamic Culture of Patani Foundation, s. III.
[3]Madmarn, s. 42.
[4]Clive S. Kessler. (1978). Islam and Politics in a Malay State: Kelantan 1838-1969, Ithaca: Cornel University Press, s. 43.
[5]Hasan Madmarn. (1999). The Pondok&Madrasah in Patani, angi, Penerit Universiti Keangsaan Malaysia, s. 23-32, 33.
[6]Snouck Hurgronje. (2007). Mekka in the Latter Part of the 19th Century, (Tr.: J. H. Monahan), Ledien: Brill, s. 306.
[7]Madmarn. (1999). s. 38-9.
[8]Nik Anuar Nik Mahmud&Mohd. Zameri A. Malek. (2007). Melayu Patani: Tamadun dan Sosio-Politik, KualaLumpur: Persatuan Sejarah Malaysia, s. 83.
[9]Ma’mun Daud ile 2011 yılı Temmuz ayında Bireneun/Sigli’de yapılan mülâkat. (M.Ö.)
[10]Madmarn, (1999)., s. 37.
[11]Madmarn. (1999), s. 38.
[12]Hasan Madmarn, s. 38; Snouck Hurgronje, 1931, s. 254.
[13]Madmarn, s. 38-9.
[14]Ayrıntılı bilgi
için Bkz.: Wan Mohd Shaghir Abdullah. (1995). “Khazanah Manuskrip Pusaka Syeikh Ahmad Al-Fatani”, Filologi Melayu, Jilid 4, Kuala Lumpur: Pespustakaan Negara Malaysia.
[15]Snouck Hurgronje. (2007). Mekka in the Latter Part of the 19th Century: Daily Life, Customs and Learning. The Moslims of the East-Indian Archipelago, (Tr. J.H.Monahan), Ledien: Brill, s. 306-7.
[16]Edwin Wierina. (200).”Some Light on Ahmad al-Fatani’s Nur al-Mubin (“The Clear Light”), In Lost Times and Untold Tales From The Malay World, (eds.) Jan van der Putten&marry Kilcline Cody, Singapore: NUS Publication, s. 186.
[17]Madmarn, s. 39.

LEAVE A REPLY