Bangkok siyasetinde yaşanan dalgalanmalar merkezde güç yapıları arasında mücadeleleri kızıştırırken, ordunun bu süreçler üzerindeki belirleyiciği sürerken, aynı zamanda Patani halkı üzerinde de siyasi baskılar ağırlık kazanıyordu.Bu bağlamda karşı karşıya kalınan siyasi yaptırımların kaçınılmaz kayıplara evrilmesi Patani toplum liderleri arasında mücadele ruhunun yeniden ortaya çıkmasına neden oldu. Bu yıllar, yani 1960’lardan 1980’lere kadar PULO ve bRN’in silahlı mücadelelerine tanıklık etti.[1]
1980’li yıllarda yıllardaki çatışma eğilimlerinin giderek yerini görece sukunete terk ettiği ve 2000’li yılların ortalarından itibaren yeniden bölgede silahlı mücadelenin baş göstermesinin nedenleri önemlidir. Bu noktada, 1980’li yıllarda görece siyasi liberalleşmenin getirdiği imkânlarla güneydeki Müslümanların siyaset sahnesine girebilmelerine olanak tanınmıştı.[2]İlgili bölümde ayrıntılı bir şekilde dile getirildiği üzere, Thaksin Shinawatra yönetiminin (2001-2006) merkezle çatışma içerikli siyasi projesinin bir yansıması olarak güneydeki Müslümanların kurban edilmesi bu sürecin kopmasına neden oldu. Ülkenin en önemli medya imparatoru unvanlı Thaksin’in ‘polislik’ mesleğinden geldiği hatırlandığında ‘güvenlik’ olgusuna yaklaşımını tahmin etmek güç olmayacaktır. Nitekim, Başbakanlığı döneminde uygulanan Patani politikalarında da bunun etkisini görmek mümkün.[3]
2004’de Ne Oldu?
2001 yılında yapılan seçimlerden başarıyla çıkan Thaksin Shinawatra, 1997 yılında kabul edilen ve ‘liberal demokrasinin’ değerlerini taşıdığı ifade edilen Anayasa’ya dayanarak reformu dillendiren bir ‘sivil’ siyasetçi olarak dikkat çekiyordu. Thaksin’in bir diğer özelliği, güçlü lider zaafiyetine maruz kalmış Tay siyasetinde sahip olduğu özellikleri ile geniş halk kesimlerinde bir umut ışığı olarak belirmesidir.Aslında Thaksin 1997’de yaşanan Güneydoğu Asya krizinin çıkardığı bir liderdi ve bu anlamda uluslararası çevrelerin Tayland’ı sisteme endekslemenin adı olarak da değerlendirilebilir.Thaksin’in Tay milliyetçiliğine yaslanan, Doğu Asya’yı (Japonya’yı) kalkınma modeli alması gibi alternatif yaklaşımlarına rağmen, ülkenin köklü yerli kapitalistlerinin çıkarlarına dokunan, popülist politikaları merkezde huzursuzluk kaynağı olmaktan da geri kalmıyordu.[4]
Hiç kuşku yok ki, Thaksin’in bu süreçte merkez dışında kabul edilen köylü, işçi gibi gelir dağılımında ortanın altında kalan kesimlerce desteklenmesi 1997 kriziyle ekonomik koşulların giderek dayanılmaz hale gelmesinin de rolü var. Öte yandan, Thaksin’in siyasi mücadelede rakipleri güneydeki Müslümanlardan ziyade merkezi gücü temsil eden ve güneydeki siyasi krizden beslenen ve içinde sivil/asker/polis çevrelerin olduğu çevrelerdi. Patani’yi doğrudan etkileyen bu çıkar karşılaşmalarının ilkinin 2003 yılında alınan siyasi kararlarla ortaya çıktığını ileri sürübeliriz. Thaksin’in 2003 yılı Şubat ayında ülkedeki uyuşturucu şebekelerine yönelik çalışmalarda polise büyük sorumluluk vermesi Patani’de birbiri ardı sıra yaşanan saldırı ve ölüm vaklarını gündeme getirdi. Patani’nin Malezya ile sınır olması, deniz yoluyla Vietnam’a, Borneo Adası’na ulaşımının görece kolaylığı ve de en önemlisi çatışma bölgesi olması burada çeşitli suç örgütlerinin barınabileceği bir alan açıyordu. Uyuşturucu trafiğinde öldürülenlerin orduya çalışan gruplardan olması polis/asker çatışmasını bölgede gündeme getirmeye yetiyordu.Bu sürecin şu veya bu şekilde Patani’de sürdürülen meşru harekete etkisi olduğu düşünülebilir.Bunun ilk göstergesi 4 Ocak 2004 tarihinde Narathiwat’da yirmi okul ve bir askeri kampa yapılan baskındı. Bunlar arasında en önemlisi dört askerin öldürüldüğü ve 100 silahın çalındığı vakıaydıki, bu gelişme yaklaşık on yıl boyunca düşük yoğunluklu seyreden mücadelenin yeniden başladığına işaret ediyordu.[5]
2004 yılı içerisindeki bir diğer önemli gelişme 28 Nisan’dagerçekleşti. 1947 yılındakiaskeri darbeden kısa bir süre sonra yaklaşık yüz kadar Müslümanın öldürülmesinin yıl dönümünde yüz genç geleneksel silahlarla polis ve askeri noktalara saldırılar düzenledi. Bölge yönetimi, grubun “Patani Birleşik Bağımsızlık Cephesi” (BERSATU) üyelerince gerçekleştirildiğini, bu saldırının yedi aşamalı bir projenin bir parçası olduğunu ve bunun ardında geleneksel İslami okulların olduğunu açıkladı.[6] Bu konuda herhangi bir detay söz konusu olmamakla birlikte, başka ‘komplo’ işaretleri de gündeme getirilmedi değil. Bu bağlamda, örneğin Batılı unsurların ‘terörle savaş’ projesinin etkinliğinde araçsallaştırabilecekleri vurgusu gündeme geliyordu.Ancak olayların ardındaki asıl motif ne olursa olsun veya kimler bulunursa bulunsun hadiselerin ardından Bangkok yönetiminin Patani halkı üzerinde baskı kurduğu gerçeğini değiştirmiyor.28 Nisan hadisesinden sonraki en önemli baskı süreci “Tak Bai”adıyla anılan 25 Ekim 2004’de bir grup köylünün Malezya sınırında silah ticaretine konu oldukları yönünde gözaltına alınmalarıyla başladı.Ardından bu gelişmeyi protesto amacıyla gösteri yapanlara ateş açılması, yaklaşık bin kişinin tutuklanması ve yolda 78 kişinin askeri araçlarla taşınması sırasında hayatını kaybetmesiydi.[7]Patani’de yaşanan bu süreç, ülkenin başka yerlerinde de ortaya çıkan faili meçhul cinayetlerin artışı ile bir yerde örtüştüğüdür. O da, Bangkok’da sürgit devam eden ve monarşi yanlısı muhafazakârlar, değişim yanlısı alt ve orta alt sınıf halk kesimleriyle her daim gücün
peşinde koşan ordu arasındaki iktidar savaşıdır. Burada ülke içindeki bu dengelerin ötesinde, bölgesel ve küresel güç merkezlerinin özelde Tayland genelde Güneydoğu Asya İslami bölgelerindeki eğitim, siyasi ve toplumsal yapılanmaları askıya almaya yönelik girişimlerinin de rolü göz ardı edilemez.
2005 Seçimleri
6 Şubat 2005 tarihinde yapılan genel seçimlerde dönemin Başbakanı Thaksin ülke modern tarihinde bir ilke imza atarak sivil bir politikacı olarak ikinci kez halkın oylarıyla Başbakanlık koltuğuna oturuyordu.Bu durum, içinde Monarşi ve ordu yanlısı güçlerin yer aldığı geleneksel politikanın halen güçlü olduğu ülkede aslında önemli bir dönüşümün ifadesiydi. Thaksin’in başında olduğu TRT (Tay Vatansever Partisi) sadece kırsal oylarına değil, başkent Bangkok’un 37 milletvekilinin 32’sini alarak şehirlerde de var olduğunu ortaya koyuyordu. Thaksin’in bu başarısının ardında Patanililerin yaklaşımın nasıl olduğu da önemli. 2004’den itibaren yaşananlara Patani halkının tepkisi büyük olmuş ve bölgenin 11 milletvekilliğinden 10’unun muhalefetteki Demokrat Parti’si almıştı.[8]Güney’den gelen bu muhalif çıkışa karşılık, Thaksin, Patani sorununu çözmeye yönelik girişimin habercisi olarak Birleşmiş Milletler Reform Birimi’nin başkanlığını yapmış eski Başbakanlardan Anand Panyarachun’unu sorunun çözümü için atadı.Buna rağmen, 2005 yılı neredeyse her günü Patani’de şiddete tanıklık etmesi ülkenin en önemli meselesi olarak ortaya çıktı. Eylemlerin gerçek yüzüne dair açıklamalar olmamakla birlikte, bazı kaynaklar bu gelişmeler karşısında Patani Birleşik Özgürlük Hareketi (PULO), Yeni Pulo, Patani Mücahidleri Hareketi (GMIP), Ulusal Devrim Cephesi (BRN) ve BRN Coordinate adlarını zikrediyorlardı.[9]
2005 yılı Sonbaharı Bangkok-Patani ilişkilerinin gerildiği dönem olarak dikkat çeker. Önce Eylül ayı başlarında 131 kişilik Patanili grup can güvenlikleri olmadığı gerekçesiyle Malezya’ya sığındı. ASEAN’a üye bu iki ülkenin, Birliğin iç işlerine karışmama ilkesi gibi önemli bir maddeden ötürü ilişkileri etkileyebilecek boyuttaydı. Ekim ayı ortalarında iki deniz piyadesinin esir alınarak öldürülmesi akabinde bir Budist rahib ve iki Tay vatandaşının öldürülmesi Bangkok yönetiminin şiddete şiddetle karşılık vermeyi çözüm olarak belirlediğini ortaya koyuyordu.[10]Bu dönemde Bangkok politikalarının çelişkilerini ortaya koyması bakımından şu örnek dikkat çekicidir. Biryandan Milli Eğitim Bakanı Jaturon Chaisaeng Patani’deki üç eyalette eğitim politikalarında iyileştirme kararı alırken, öte yandan Thaksin’in İçişleri Bakanlığı’na atadığı eski hava kuvvetleri komutanı Kongsak Wantana, Savunma Bakanı General Thammarak Israngkul ve Polis Şefi Chidchai Wannasathit’in Adalet Bakanı’nın ‘şahinler’ grubu olarak ortaya çıkıyordu.[11]

[1]Duncan McCargo. (2012). Mapping National Anbieties: Thailand’s Southern Conflict, NIAS-Nordic Institute of Asian Studies, Denmark, Printed in Tayland, s. 2. 
[2]Michael Kelly Connors. (2005). “Thailand: The Facts and F(r)ictions of Ruling”, In  Southeast Asian Affairs 2005, Singapore: ISEAS, s. 377.
[3]Duncan McCargo. (2012). Mapping National Anxieties: Thailand’s Southern Conflict, NIAS-Nordic Institute of Asian Studies, Denmark, Printed in Tayland, s. 2.   (gerekirse)
[4]Michael Kelly Connors. (2005). “Thailand: The Facts and F(r)ictions of Ruling”, In  Southeast Asian Affairs 2005, Singapore: ISEAS, s. 366-7. (pp. 365-385)
[5]Thanet Aphornsuvan. (2006). “Nation-State and the Muslim Identity in the Southern Unrest and Violence”, In Understanding Conflict and Approaching Peace in Southern Thailand, (eds.) Imtiyaz Yusuf&Lars Peter Schmidt, Bangkok: Konrad Adenauer Stiftung, s. 92-93.
[6]Michael Kelly Connors. (2005). “Thailand: The Facts and F(r)ictions of Ruling”, In  Southeast Asian Affairs 2005, Singapore: ISEAS, s. 378.
[7]Michael Kelly Connors. (2005). “Thailand: The Facts and F(r)ictions of Ruling”, In  Southeast Asian Affairs 2005, Singapore: ISEAS, s. 379.
[8]Thitinan Pongsudhirak. (2006). “Thaksin’s Political Zenith and Nadir”, In Southeast Asian Affairs 2006, (Eds.) Daljit Singh&Lorraine C. Salazar, Singapore: ISEAS, s. 287.
[9]Thitinan Pongsudhirak, s. 288, 292.
[10]Thitinan Pongsudhirak, s. 293.
[11]Thitinan Pongsudhirak, s. 292. 

LEAVE A REPLY