Mehmet Özay                                                                                                            04.10.2011
Günümüzde Sumatra Adası’nın Batı Eyaleti’ni oluşturan ve Padang’ın Eyalet başkenti olduğu coğrafya tarihte Minangkabau adıyla anılan Sultanlığa ev sahipliği yaptı. Endonezya Cumhuriyeti’nin zengin etnik kültürel yapısı içerisinde özel bir yere sahip olan Minang halkı, kimliğinin önemli bir bölümünü oluşturan bu geçmişin izlerini bugüne kadar yaşattığı gibi, tarih boyunca yaşadığı çeşitli göçlerle Malay dünyasının değişik bölgelerine de taşımasını bilmiştir. Bu özellik nedeniyle, Malay dili uzmanlarınca klasik Malaycanın kaynağı olarak Minangkabau bölgesinde konuşulan dil unsuru gösterilir.
Hemen Minangkabau kelimesi hakkında kısa bir verelim. ‘Minang’ ve ‘Kabau’ iki farklı kelimeden oluşmuş, birleşik kelimedir. Tarihte yaşandığı dile getirilen ve mitolojik unsurlarla da örüntülenmiş olan bir hikâyeye dayanır bu kelime. Cava Kralı ve ordusunun Sumatra’yı işgali üzerine gerçekleştirilen bir boğa güreşi, aslında Cavalıların getirdiği büyük bir boğaya karşı, Sumatralıların henüz sütteki ‘danası’ arasındaki güreştir. Hikâyenin nihayetinde olmayacak iş olur, yani dana boğayı alt eder.‘Minang’ zafer ‘kabau’ ise ‘kerbau’, yani ‘boğa’dır. Yani, ‘boğa’ya karşı zafer’ olarak tercüme edebiliriz. Bu mitolojik anlatı bu yörede yaşayan halkın adı olarak yüzyıllardır kullanılmaktadır. Öte yandan, diğer tüm Malay halklarında olduğu gibi bu bölge insanı da atalarının Büyük İskender’le bağları olduğuna inanırlar. Boğa figürü folklorik olarak varlığını bugün dahi sürdürmektedir. Özellikle, tarihi ahşap mimarinin vazgeçilmez unsuru olarak binaların iki ucunda çatı bölümleri boğanın boynuzlarını andırmaktadır. Bu özelliğin, bugünün koşullarında inşa edilen modern yapılara kadar taşındığı gözlemlenmektedir.
Minangkabau bölgesi, kimi kaynaklarda, sahip olduğu zengin altın madenleri nedeniyle tüm adaya, yani Sumatra Adası’nın ‘Altın Adası’ (Sankritçe, Swarnadwipa) olarak da adlandırılmasına kaynak teşkil ettiği belirtilir. Bu özellik nedeniyle, Sumatra, erken dönem Hint metinlerinde ‘altın adası’ şeklinde zikredilirken, Araplarca ‘Jawah’ olarak adlandırılıyordu.(1)
Eyalet başkenti Padang’ın yanı sıra, Pariaman ve Bukit Tinggi de önemli tarihi şehirler arasında yer alır. Bölge de insan yerleşimi sözlü geleneklerden yoğrularak bugünlere kadar gelen anlatıya göre, Merapi Yanardağı’nın açtığı kraterle ilişkilendirilir. 14. yüzyıldan itibaren yazılı kültürün etkisi ile bugünkü Padang hakkında bilgilere ulaşırız. Batı Sumatra Eyaleti, ana-erkil toplumsal yapısı, özgün bir mimari olan ‘Rumah Gadang adı verilen geniş ailenin yaşamasına elverişli evleri, zengin çeltik tarlaları kadarx, Merati Yanardağı, Okyanus’a açılan uzun sahil şeridi, Bukit Tinggi’deki güçlü kültürel doku, köklü İslami gelenek ile hatırlanmaktadır. Elbette burada Endonezya Takımadaları’nın son dönemde yetiştirdiği bir İslami entellektüel Hamka’yı da rahmetle analım.
Minangkabau denilince akla bugün Malay Yarımadası’nı oluşturan Malezya’nın özellikle Batı sahil şeridindeki sosyo-kültürel yapının şekillenmesinde ve bugün ekadar gelmesindeki rolünü hatırlatmak gerekir. 19. Yüzyıldayaşanan göçler nedeniyle, bazı Minangkabau kabileleri bugün Negeri Sembilan denilen eyaletin bulunduğu coğrafyaya yerleşmişlerdir. 9 kabilenin biraraya gelmesinden ötürü negeri (vatan, yurt) adını almıştır. Bugün dahi Malezya’da köken (asal-usul) bağlamında anlatılar bizi Minangkabau’ya götürmektedir. Günümüzde Yarımada’nın batı şeridinde Kuala Lumpur ile Malaka arasındaki Negeri Sembilan bu ilişkinin en somut göstergesidir.
Padang tarihi aynı zamanda, bölgede yüzyıllardır süregiden ticari faaliyetle doğrudan ilintilidir. Sumatra Adası’nın orta bölgesinde verimli tarım arazileri kadar, sahip olduğu altın madenleri ile yüzyıllar boyunca gerek yerli gerekse sömürgeci unsurların dikkatini çeken Padang, bu özelliğini yakın döneme kadar sürdürmüştür.  Minangkabau’nun zengin tarım arazilerinde yetişen başta biber olmak üzere çeşitli baharatlar ve orta bölgelerinde çıkartılan altın, Hindistan ve Açe ticaretinin başat ürünleri olarak dikkat çeker.
Erken Dönem
Denizci bir imparatorluk olarak tarihe adını yazdıran Srivijaya’nın Sumatra’daki hakimiyet alanı 13. yüzyıl sonlarından itibaren bölgedeki görece küçük krallıklar ve sultanlıklar arasında paylaşılırken, bunlar arasında Minangkabau da siyasi bir güç olarak ortaya çıkmaya başladı. Bölgenin çeltik tarımındaki varlığı kadar, altın kaynakları ve bu kaynakları işleyen yerli halkların varlığı sayesinde Sumatra Adası’nın batı sahillerinde önemli liman şehirleri gelişme gösterdi. Bu dönemde Cava Adası’nı merkez alarak bölgesel hakimiyette rol alan Majapahit Krallığı’na mensup Adityavarman (1356-75) Minangkabau altın madenlerini kontrol eden Indragiri ve Batan Hari Nehirleri yakınında yeni bir krallık kurdu. Bu dönem, aynı zamanda, Budist kültürünün bölgede görülmesini sağladı. Bu çerçevede bölgede Budist geleneği unsurlarına sahip pek çok anıt ve yapı inşa edildi.(2)
Bugün Padang Eyaleti’nde önemli bir yerleşim yeri olan Paryaman, 14. yüzyılda Sumatra Adası’nın batısındaki Barus, Tiku gibi liman şehirleri ile birlikte kafur üretim merkezi olarak biliniyordu. Aynı zamanda, bu adla anılan limanlar, Malaka Boğazı’nda tarihin çeşitli evrelerinde yaşanan güvenlik sorunları neticesinde doğu-batı ticaretinde, yani doğu’da Sunda Denizi, batı’da Hint Okyanusu’na açılması nedeniyle önemli işlevler gördü. 14. yüzyıl başlarından itibaren Malaka Sultanlığı’nın yüz yıl sürecek hakimiyeti sırasında, bu su yolu görece önemini yitirse de, bu sefer bölgenin zengin ürünleri kara ticaret yolu, yani Siak ve Kampar üzerinden ihraç edilmeye başlandı.(3)
İslamlaşma Süreci
Açe ile ilişkiler bununla da kalmamış, Açe sultanlarının fetihçi girişimleri Minangkabau’yu içine alacak şekilde genişleme göstermiştir. Açe Darüsselam Sultanlığı
’nın 16. yüzyıl ikinci yarısından başlayarak bir yüzyıl sürece yükselme dönemi sırasında gerçekleştirilen askeri seferler neredeyse tüm Sumatra Adası’nı kapsaması bağlamında Minangkabau’yu da içine almaktadır. 16. yüzyılda önemli bir liman olarak uluslararası ticarete konu olan Pariaman limanı, bu fetihler sonucu Açe Sultanlığı’nın hakimiyetine geçmiştir. Fetihlerin, bu kavramın içeriğinde gizli dini bağlamın yanı sıra, Batı Sumatra sahilleri boyunca uzanan verimli biber tarım arazilerinin ele geçirilmesi gibi ekonomik bir nedenin varlığından da bahsetmek mümkündür. Bu bağlamda özellikle el-Kahhar (1537-1570) döneminde önemli gelişmelere konu olacaktır. Bu teritoryal genişleme, aynı zamanda, dönemin global ticaretinde Açe’nin söz sahibi olmasını hızlandıracak katalizör rolü oynadığına kuşku yok. (4)
Açe merkezli başlayan ve Batı Sumatra’ya kadar uzanan siyasi erk, fethin gerektirdiği İslami açılımı da öngörerek her açıdan etkinliğini sürdürdü. Öyle ki, bu süreçte, söz konusu bu etkinliğin, bölgenin İslamlaşmasında kayda değer bir rolü olmuştur. Açe’den ve Batı Asya’dan çeşitli alimlerin Padang-Paryaman’a yönelmelerine dikkat çekilmelidir.(5)
Çeşitli vesilelerle takımadalardan Açe’ye gelen ve İslam öğrenimi görmek isteyen öğrencilerin bir bölümü Abdurrauf es-Singkilî’den Şettariyye icazeti aldılar. Böylece zamanla Açe dışındaki bölgelere de yayılmaya başlayan Şettariyye tarikatının önde gelen halefleri Şeyh İbrahim Ulakan oldu. Ulakan’ın, Batı Sumatra’da Pariaman’a kadar taşıdığı Şettariyye ekolü bugüne kadar bölgede varlığını sürdürdü. (6)
Bu süreçte, Açe Darüsselam Sultanlığı, Padang ve Paryaman’a büyük önem vermiş ve bölgenin sahip olduğu zengin tarım olanakları ve altın madeni sayesinde Açe’nin sadece bölgenin değil, o dönemde dünyanın önemli bir siyasi gücü olarak ortaya çıkmasına neden olmuştur. El-Kahhar dönemindeki gelişmeleri destekleyici mahiyette olmak üzere, İskender Muda (1607-1636), 1620-21 yıllarında Paryaman ve Indrapura’da Minangkabau kralınca başlatılan isyanı bastırmak üzere Sumatra Adası’nın batısına donanmayı göndererek, yeniden Açe Devleti’nin siyasi gücünün tesisini sağladı. Fransız Amiral Beaulieu Tiku’yu ziyaret ederek ve kısa sürede 40.000 kişilik bir ordu toplayan Sultan İ. Muda’nın büyük askeri başarısına tanık oldu. Muda, bu bölgeye ayrı bir önem vermiş ve bölge valilerini kendisi atadığı gibi, görev sürelerini -çeşitli nedenlerle- üçer yılla sınırlandırmak suretiyle, bölge ekonomisine doğrudan müdahil olduğu gibi, siyasi yapılanma açısından da önemli bir yenilik getirmiştir.(7)
Bu yılları, aynı zamanda, Açe’nin biber üretiminin önemli bir bölümünü Pariaman ve Padang’da gerçekleştirdiği ve uluslararası ticarette önemli bir güce ulaştığı yıllar olarak da görmek gerekir. Padang’ın konu olduğu bu ticaret, elbette tüm bölgenin önemli tüccar sınıfını teşkil eden Güceratlı tüccarlar olmaksızın anlaşılamaz. Gücerat’tan tekstil taşıyan gemiler karşılığında biber ve diğer baharatlarla geri dönüyordu. Padang’daki zenginlik sadece tüccarların değil, saray memurları ile saray çevresine yakın soyluların da Bandar Açe limanı ile Batı Sumatra limanları arasındaki tekstil ve biber ticaretiyle meşgul olduklarına dair ifadeler mevcuttur. Yukarıda dile getirilen altın madenlerinin işletilmesi ve ürünlerin önemli bir bölümünün Açe’ye nakledilmesi söz konusuydu. (8)
Açe-Padang etkileşiminde bahsedilmeyi hak eden bir gelişme Muda dönemi sonrasında yaşandı. İlk kadın sultan Safiyatüddin’in tahtta çıktığı 1641 yılında dönemin en önemli dini erki kabul edilen Er-Raniri ile aslen Minangkabaulu olan Seyf’ül Rical (Saif al-Rijal) arasında bir tartışma geçtiği ve bu tartışmanın akabinde Seyf’ül Rical’in Safiyatüddin’in güvenini kazanarak sultanlıkta şeyhülislamlık makamına getirildiği 1644-1653 yılları arasında bu görevi sürdürdüğü belirtilir.(9)
Sömürgecilik
Portekizli sömürgecilerin, Malaka şehir devletini ele geçirdikleri 1511 yılı bölgenin kaderini etkilerken, bundan Minangkabau da payına düşeni almıştır. Bu süreç, özellikle 1520’li yılların başlarında Portekiz güçlerinin Pasai limanına yönelik istila girişimleri, Güceratlılar başta olmak üzere bölgede faaliyet gösteren denizci ve tüccarların alternatif rotalar ve limanlar aramaları Açe bölgesindeki limanlar kadar, Batı Sumatra’da Tiku, Paryaman’ın da gelişme göstermesine neden oldu. (10)
Minanagkabau hakkında ilk bilgilere, 16. yüzyıl ilk yarısında bölgeye dair tuttuğu otantik notlar ve gözlemler ile dikkat çeken Portekizli meşhur Tome Pires’in eserinde rastlanmaktadır. Sırasıyla bir yandan Portekiz, öte yandan, İngiliz ve Hollandalılar Padang ve Pariaman’daki biber tarımını kendi lehleri yönünde değiştirme çabası sergilerken, bu unsurlara 19. yüzyılda yeni bir güç olarak doğmakta olan Amerika, Fransa’nın da müdahil olduğu görülür. Batılı sömürgeci unsurların kendi aralarındaki siyasi ve ticari rekabetin doğal uzantısı olarak Padang bölgesi üzerinde askeri, siyasi ve ekonomik nüfuzda Hollanda Doğu Hint Şirketi’nin (VOC) öne çıktığı görülür. Hollanda, 1650 yılından başlayarak Açe Darüsselam Sultanlığı ile yaptığı kimi anlaşmalar veya askeri müdahaleler sayesinde yaklaşık yarım yüzyıl Açe hakimiyetinde kalmış olan Padang’da önemli bir nüfuz kazandı.(11)
Yukarıda dile getirilen altın kaynakları, Avrupalı sömürgecilerce ticarete konu olacak meta olarak algılanması nedeniyle bölgede hakimiyeti sağlamada başat bir unsur olarak öne çıkıyordu. Tarihsel olarak Minangkabau dağlarında çıkartılan altın Cambi ve Indragiri’deki pazarlarda satışa sunuluyordu.(12)
Padang’ın kaderi, bölgede giderek nüfuzunu artıran ve Cava’daki hakimiyetinin ardından güneyinden başlayarak Sumatra Adası’nın kuzeyine kadar uzanma çabası sergileyen ve bu bağlamda tarihin en önemli sömürgeci gücü olarak ortaya çıkan Hollanda etkisine girdi. Bu yıllar, aynı zamanda, bölge Müslümanlarının sömürgeci güce karşı verdikleri ve Padir Savaşı’na, bir başka deyişle Minangkabaulıların özgürlük savaşına konu oldu (1821-1837). Savaşın öncülüğünü bölgedeki İslami hareketlerin tümünde görüldüğü üzere önemli bir alim olarak da kabul edilen İmam Bonjol tarafından yürütüldü. Padri Savaşı’nı nihayetinde kazanan Hollanda, böylece yolunu Batak ve ardından Açe’ye doğru genişletme olanağı buldu. Batılı kaynaklarda sürekli ‘Vahhabi’ hareketi olarak bahsedilen bu oluşum, bölgenin İslamlaşma süreçlerindeki rolü ile yeniden değerlendirilmeyi beklemektedir. Bu gelişm, Sumatra Adası’nda yönelik konuşlanmasını giderek artırma konusunda siyasi ve askeri irade sergileyen Hollanda sömürgeciliğine karşı verilen önemli bir özgürlük savaşı olarak anılmayı hak etmektedir. Bölgede askeri kontrolü sağlayan Hollanda, vakit geçirmeksizin ekonomik üretim s
üreçlerine başlamış. Bir yandan da, bölgenin geleneksel toplum ve siyasi yapılanmasını alt üst edecek ‘reformları’ uygulamaya sokmuştur. Özellikle bu süreçte, açılan Batı tipi okullarda yetişen ve yeni tip ‘elit’ olarak ortaya çıkan, ancak bu insan kaynağının süreçte sömürge gücüne “manivela” olarak kullanıldığına şahit olunur. Ekonomik yapılanma adına ise 1847 yılından başlayarak, kahve başta olmak üzere ihracata yönelik plantasyon üretim süreçleri uygulamaya konuldu.
Modern Dönem
Modern döneme gelindiğinde de Padang bölgesinin farklı yönelimlerle Endonezya Takımadaları’nda kendini ortaya koyduğunu görüyoruz. Bu  bağlamda, 20. yüzyıl başlarında modernleşmeci İslami hareketin önemli bir ayağının Padang’da gerçekleştiği dikkat çeker. Bu oluşum, 20. yüzyıl ilk yarısında ve ardından Endonezya Cumhuriyeti’nin kuruluşu ile devam ettirdi. Bölgedeki siyasi gelişmeler dair bir diğer hususiyet ise özgürlük hareketi oldu. Bugüne kadar Endonezya Cumhuriyeti’nde farklı etnik oluşumların özgürlükçü hareketlerine konu olan Açe, Papua bilinse de Padang da bu süreçte özellikle 1950’li yılların ikinci yarısında benzer bir haraket ortaya çıktı. Minangkabau Patriotizmi denilen bu gelişme üç yıl boyunca bağımsızlık yanlısı bir yönelim sergiledi. Bu çıkışın ardında, o dönemler Sukarno yönetimi altında giderek etkisini gösteren Cava Milliyetçiliği ve komünizme bir çıkış niteliği taşıyordu. 1961’de sona erdirilen veya ‘bastırılan’ bu gelişme sonunda yaşananlar, pek çok Minangkabaulu’nun, başta Cakarta ve Medan olmak üzere ülkenin değişik bölgelerine göçüne zemin hazırladı. Minangkabaulular tanınmamak için çocuklarına Cava isimleri vermeye başladılar. Söz konusu göçün izleri sembolik olarak Takımadaların belli başlı bölgelerine yayılmış Minangkabau mimarisinin modern dönemdeki temsili niteliğindeki yapıları ile dikkat çeken Padang restaronlarından takip edilebilmektedir. Bu süreç Minang ve Kabau kavramlarının modern gelişmeye adaptasyon ile mitolojideki kahraman ‘Minang’, yani Padanglılar yurtlarını terk ederken, ‘kabau’ (kerbau) yani ‘Cakarta’ gücün sahibi olarak ortaya çıkıyordu.  Yukarıda dile getirdiğimiz modernist eğilimli İslami anlayış, bugün temelde Muhammediyye hareketi içerisinde varlığını sürdürmektedir. Öyle ki, bu hareketin kadrolarının %60 gibi önemli bir bölümü Padang’lı üyeler teşkil ettiği söylenmektedir.
Kaynaklar
1. Jane Drakard, A Kingdom of Words: Language and Power in Sumatra, Oxford University Press, 1999, s. 20; Anthony Reid, An Indonesian Frontier -Acehnese and Other Histories of Sumatra-, s. 1, 5.
2. Anthony Reid, An Indonesian Frontier -Acehnese and Other Histories of Sumatra-, Singapore University Press, Singapore, 2005, s. 3; Edwin M. Loeb, Sumatra: Its History and People, s. 10.
3. J. Kathirithamby-Wells, “Achehnese Control Over West Sumatra Up To the Treaty Of Painan, 1663”,  JMBRAS, Vol. X, No. 3, December, 1969, s. 454.
4. J. Kathirithamby-Wells, “Achehnese Control Over West Sumatra Up To the Treaty Of Painan, 1663”,  JMBRAS, Vol. X, No. 3, December, 1969, s. 454; Anthony Reid, “Sixteenth Century Turkish Influence in Western Indonesia”,  JMBRAS, Vol. X, No. 3, December, 1969, s. 403.
5. Hamka, Sejarah Umat Islam I, Penerbit N.V Bulan Bintang-Jakarta 1981, s. 189; B. Schrieke, Indonesian Sociological Studies, Part One, W. Van Hoeve Ltd – The Hague, Bandung, 1955, s. 52.
6. Ahmad Daudy, “Kalimah Tauhid Dalam Ajaran Syeikh Abdurrauf Dan Syeikh Nuruddin Ar-Raniry”, Al-Islam Jurnal Ilmiah Fakulti Pengajian Islam, Bilangan 3, Tahun 2, June 1997, Brunei Darussalam, s. 73.
7. Jane Drakard, A Kingdom of Words: Language and Power in Sumatra, Oxford University Press, 1999, s. 31; William Marsden, The History of Sumatra, s. 439; Ito Takeshi, The World of the Adat Aceh: A Historical Study of the Sultanate of Aceh, s. 93-4.
8. Dasgupta Arun, Acheh in Indonesian Trade and Politics: 1600-1641, s. 107, 117.
9. Ito Takeshi, The World of the Adat Aceh: A Historical Study of the Sultanate of Aceh, s. 163; Peter G. Riddell, “Aceh in the Sixteenth and seventeenth Centuries: Serambi Mekkah and Identity”, (ed.) Anthony Reid, Verandah Of Violence -The Background to the Aceh Problem-, Singapore University Press, 2006, s. 42.
10. J. Kathirithamby-Wells, “Achehnese Control Over West Sumatra Up To the Treaty Of Painan, 1663”,  JMBRAS, Vol. X, No. 3, December, 1969, s. 454-5; John Bastin, Essays on Indonesian and Malayan History, Eastern Universities Press, Singapore, 1961, s. 5-6.
11. Anthony Reid, “The Pre-modern Sultanate’s View of Its Place in the World”, (ed.) Anthony Reid, Verandah Of Violence -The Background to the Aceh Problem-, s. 62.
12. J. H. Moor, Notices of the Indian Archipelago, Singapore Free Press, Singapore, 1837, s. 99.

LEAVE A REPLY