Mehmet Özay 17.09.2021
Myanmar’da sürgün hükümetinden, Uluslararası Suçlar Mahkemesi (International Criminal Court-ICC) kararlarını tanıma çağrısı yapıldı.
Söz konusu gelişme, sadece Arakanlı Müslümanlara yönelik etnik soykırımı değil, 2002 yılından bu yana Myanmar ordusunun gerçekleştirdiği insan hakları ihlâllerinin soruşturulmasını hedefliyor.
Myanmar’da sürgündeki Ulusal Birlik Hükümeti (Myanmar’s National Unity Government-NUG), 20 Ağustos’ta Uluslararası Suçlar Mahkemesi’ne (International Criminal Court-ICC) başvurarak, söz konusu mahkemenin ülkedeki insan hakları ihlâlleriyle ilgili alınan kararları tanıyacağını duyurdu.
ICC’nin bu gelişmeye karşılık vermesi halinde, 2019 yılı Kasım ayından bu yana, sadece Bangladeş’teki sığınmacılar arasında özellikle, sınırda ihraç edilenlerin insan hakları suçlarına yönelik olarak sınırlı çerçevede sürdürülen soruşturmanın farklı bir boyut kazanma ihtimali bulunuyor.
Öte yandan, Myanmar’da ev hapsinde tutulan Suu Kyi hakkında açılan dört yolsuzluk suçlamasıyla ilgili duruşmalar çeşitli nedenlerle ertelenirken, 1 Ekim’de sürecin başlaması bekleniyor.
Sürgün hükümeti tanınırlık peşinde
Üyeleri ülkede saklanan ve/ya komşu ülkelerde bulunan sürgün hükümeti, ICC’nin Myanmar’da sadece, son dönemde gündeme gelen Arakanlı Müslümanlarla ilgili etnik soykırım kararını değil, 2002 yılından itibaren işlenen tüm suçlara alınan kararları tanımaya yönelik girişimde bulundu.
Sürgün hükümeti ayrıca, geçtiğimiz Haziran ayında yaptığı açıklama ile özellikle, Arakanlı Müslümanların ayrımcılığına temel teşkil eden 1982 etnik yapılar yasasını kaldıracaklarını duyurmuşlardı.
Sürgün hükümetinin üyelerinin büyük bir bölümünün NLD partisine mensup olması, ICC nezdinde alınan bu kararı, sürpriz olarak yorumlamayı gerektiriyor.
Başında Suu Kyi’nin bulunduğu ve 2015-2020 yılları arasında iktidarda olan NLD, o dönem ordunun Arakanlı Müslümanlara yönelik şiddet ve etnik soykırım girişimleri karşısında sessiz kalarak küresel kamuoyundan büyük tepki çekmişti.
Sürgün hükümeti bu girişimiyle savaş suçları mağdurları, insan hakları kurbanları ve etnik soykırıma uğrayanların haklarının aranmasını amaçlarken, aynı zamanda mevcut darbeci yönetimi köşeye sıkıştırmak, ICC’nin gündemine darbecileri getirmek ve uluslararası kamuoyu nezdinde tanınırlık peşinde.
Darbe kurbanı NLD adalet peşinde
1 Şubat 2021 darbesi öncesine kadar, Arakanlı Müslümanlar başta olmak üzere ülkenin farklı bölgelerindeki etnik yapıları hedef alan Myanmar ulusal ordusunun gerçekleştirdiği insan hakları ihlâlleri karşısında sessiz kalan NLD, darbecilerin doğrudan hedefi olmalarının ardından şimdi diğerleriyle aynı konumda yer alıyorlar.
Bu anlamda, NLD üyelerinin oluşturduğu sürgün hükümetinin girişimini, büyük bir sürpriz olarak karşılamak gerekiyor.
Bu noktada, 1 Şubat 2021’deki darbe girişimiyle meşru seçilmiş parlamentoyu fesh eden Myanmar ordusunun sergilediği darbeci yönetim karşısında, sürgünde hükümet kuran seçilmiş milletvekilleri böylece önemli bir siyasi karara imza atmış oldu.
Sürgün hükümeti, daha önce ordunun sivil göstericiler üzerine ateş açarak binin üzerinde kişinin ölümüne sebebiyet vermesi üzerine oluşturulacak ‘sivil savunma gücü’nü destekleğini açıklamıştı.
Kaos ve öngörülemeyen demokrasi
Darbenin ardından, ülkede çıkan zaman zaman şiddetlenen darbe karşıtı gösterilerde, NLD destekçisi olduğu belirtilen bini aşkın kişi hayatını kaybetmişti.
Darbeciler, uluslararası çevreler ve özellikle de, ASEAN’dan gelen uzlaşma çağrısı ve taleplerini bugüne kadar göz ardı etmiş durumda. Üstüne üstlük, en kısa sürede demokratik seçimlere geri dönüleceği açıklaması yapan darbeci General Min Aung Hlaing, seçim takvimi olarak 2023 yılı Ağustos ayını işaret ediyor.
Bu gelişme karşısında, darbe yönetimini tanımayan seçilmiş parlamento üyeleri özellikle de, 2020 Kasım ayındaki seçimden zaferle çıkan Ulusal Demokrasi Birliği’ne (National League for Democracy-NLD) mensup milletvekillerinin oluşturduğu sürgün hükümeti uluslararası tanınırlık peşinde.
Mevcut darbeci hükümeti ve ordunun geçmişteki insan hakları ihlâlleriyle ilgili ICC’nin aldığı kararları tanımak suretiyle kendine uluslararası çevrelerde bir yer almayı amaçlayan sürgün hükümetinin, bu anlamda başarı elde edip edemeyeceği ise şüpheli.
Özellikle, darbe sonrasında Batılı ülkelerin ve ASEAN’ın darbe karşıtı söylemlerine karşılık Çin ve Rusya Myanmar’da darbecileri tanıyan yaklaşımlar sergilemeleriyle dikkat çekiyorlar.
Bu durumda, söz konusu gelişme Birleşmiş Milletler’de görüşülme şansı bulması halinde, söz konusu bu iki ülkenin veto ile gelişmenin önünü keseceklerine şüphe bulunmuyor.
Arakan zulmü
Bu çerçevede, özellikle 2012 yılı Haziran ayından başlayarak, ülkenin Batı bölgesindeki Rakhine Eyaleti’nde Arakanlı Müslümanlara yönelik dönem dönem artan düzeyde baskı ve şiddet, 2015 yılı Mayıs ayında ve ardından 2017 yılı Ekim ayında uluslararası camiadan büyük tepki çekmişti.
Buna rağmen, NLD hükümeti gerekli adımları atmadığı gibi, gelişmelerde savunmacı bir dil kullanarak özellikle orduyu aklamaya yönelik açıklamalarda bulunmuştu.
Arakanlı Müslümanların birbiri ardına maruz kaldıkları şiddet olayları sonrasında, uluslararası camianın tepkisiyle Myanmar devletine karşı uluslararası insan hakları mahkemesinde açılan dava geçen yıl (2019) Sonbaharı’nda görülmüştü.
Uluslararası insan hakları mahkemesi, söz konusu gelişmeler üzerine açtığı soruşturmada Myanmar devleti davalı olurken, devleti savunmak amacıyla o dönem Dışişleri bakanı olan Suu Kyi bizzat aktör rolü oynamıştı.
Suu Kyi ve başında bulunduğu NLD, o dönem, ICC veya Uluslararası Adalet Mahkemesi (International Court of Justice-ICJ) soruşturma sürecine itiraz etmişti.
Bugün gelinen noktada, 2020 Kasım ayındaki seçimleri kazanmasına rağmen, ordunun darbesiyle mağdur durumda olan NLD ve diğer siyasi partiler hak arayışlarını sürgün hükümeti vasıtasıyla sürdürüyorlar.
Darbeci yönetim, ASEAN’ın gözlemci ve arabulucuk önerisini bugüne kadar hayata geçirmezken, “sivil savunma gücü” adıyla oluşturulan yapıya karşı da mücadele vermeye başladı.
Sürgün hükümetinin ICC nezdindeki girişimin gerek mahkeme gerekse uluslararası çevreler tarafından nasıl karşılık bulacağını ise zaman gösterecek.