Farklı din ve kültür merkezleri ile çevrili olan Güneydoğu Asya’da bulunan Açe, İslam
dünyasının diğer yerlerinden ayrı bir yapı arzetmektedir.
27 Ekim 2005 (Yeni Şafak)
MEHMET ÖZAY / AÇE
İslam dünyasının başka yörelerinde rastlanması mümkün olmayan, sadece Açe’ye özgü bir gelenek var. Halk Ramazan ayına daha girmeden iki gün önce aileleri ile ya da yaşadıkları köylerdeki insanlarla biraraya gelerek kurban kesiyor. ‘Meugang’ olarak adlandırılan bu gelenek aynı zamanda, Ramazan Bayramı öncesinde de gerçekleştiriliyor. ‘Şirbu’ denilen et yemeği büyük kazanlarda pişirilir ve yanında pilav ile büyük topluluklara ikram ediliyor. Kırsal yerlerde köy halkı yiyeceklerini camiye getirerek orada bütün köy halkı ile paylaşılıyor. Böylece Ramazan öncesinde birlik ve beraberlik ruhunun yaşanması bu şekilde gerçekleştiriliyor. Ramazan yemekleri arasında ‘kanji’, ‘buromrom’ ve ‘srikaya’yı da saymak mümkün. Ayrıca, ‘şurup’ Ramazan mönüsünün vazgeçilmez bir içeceğidir.
Bu sene de tsunami felâketinden etkilenmelerine rağmen, insanlar bir şekilde bu geleneklerini sürdürüyorlar. Hayvan kesemeyenler ise kasaplardan aldıkları etle aile bireylerini bu gelenekten mahrum etmemeye çalışıyorlar. Şehirlerin görünür yerlerine “Merhaban Ya Ramadhan” yazılı pankartlar asılarak kamusal alanda halkın Ramazan’ı kutlanıyor.
İftar heyecanı
Gün boyu açık lokanta bulmak zor. Aslında Açe’de lokanta kavramı biraz farklı. Ramazan ayı dışında da görülen ancak de Ramazan’la birlikte sayıları artan, yol kenarlarında kurulan, büfe denilebilecek, önünde masa sandalye konulan açık mekânlarda insanlar iftarlarını açabildikleri gibi, buradan aldıkları yiyecekleri evlerine de götürebilmektedirler.
Söz konusu mekânlar öğleden sonra hareketlenmeye başlıyor. Özellikle Ramazan’la birlikte, yol kenarlarına kurulan küçük tezgâhlarda, çeşitli yerel yiyecek satışı yapılır. Kimi aileler ya da gençler bu tezgâhların önüne yerleştirilmiş olan masalarda oturarak iftarlarını burada açıyorlar.
Camiye giden halk ise, akşam ezanının okunmasıyla oruçlarını açıyor. Camilerde halka ya cami sorumluları tarafından ya da zengin kişiler tarafından iftarlık ikram ediliyor. Kılınan akşam namazının ardından cemaat evlerine dağılarak aileleri ile birlikte iftar yemeğine devam ediyorlar. Camideki iftar yemeğine, cami cemaati kadar, evlerine yetişememiş olanlar da iştirak ediyor. İnsanlar Ramazan ayı boyunca ibadet ve taatlerine daha fazla özen göstermeye çalışarak bu ayı en iyi bir şekilde değerlendiriyorlar.
Ramazan’da çocuklar
Okulların tatil olmasıyla birlikte, çocuklar Ramazan’ı doyasıya yaşamaya başlıyorlar. Temel dini eğitimlerini evlerinde alan çocuklar camilerde düzenlenen ve heyecana yol açan bir takım yarışlarla dini bilgilerini geliştirme fırsatı da yakalamış oluyorlar.
Toplumsal yaşam ve ibadet
Ramazan ayında toplumsal yaşamda çalışma hayatı da yavaşlama sürecine giriyor. İnsanlar çalışma performanslarından bir şey kaybetmemekle birlikte, mesai saatlerini kısaltarak Ramazan’ı ibadet ve taatle geçirme eğilimindeler. Açe halkının İslam’ı yaşama arzusu eyalet yönetimince de paylaşıldığından Açe’de okullar Ramazan boyunca kapanıyor. Resmi dairelerde ise mesai öğleden sonra ikide sona eriyor. Halk bütün bir yılı Ramazan’a hazırlık olarak değerlendiriyor. Öyle ki, insanlar yıl boyunca yapmış oldukları maddi birikimlerini bu ayda ailelerine ve çevrelerindeki insanlara ikramlarda bulunarak değerlendiriyorlar. İftar zamanının geldiği camilerin mikrofonlarından yayılan sirenlerle ilân edili-yor. Sahurda ise özellikle köylerde gençler biraraya gelerek ellerinde davullarla halkı sahura kaldırıyorlar.
Açe’de teravih namazı sekiz ve yirmi rekat kılınıyor. Sekiz rekat kılmayı tercih edenler sekiz rekatın ardından camiden ayrılırken, kalanlar namazı yirmi rekata tamamlıyor. Bu konuda cemaat arasında herhangi bir sıkıntının yaşanmaması halk arasındaki dini anlayışların çeşitliliğinin bir göstergesi olarak algılanmalıdır.

LEAVE A REPLY