Mehmet Özay                                                                                              07.08.2017

Açelilerin Filistin’e desteği hafta sonunda bir kez daha ortaya kondu. Endonezya’nın Açe eyaletinde çeşitli resmi ve sivil kuruluşların desteğiyle gerçekleştirilen gösteride, İsrail’in Mescid-i Aksa’ya yönelik girişimleri ve bu çerçevede Filistinlilere yönelik zulmü eleştirildi.

Bu etkinlik İsrail’in Temmuz ayı içerisinde Kudüs’te başlattığı süreç sonrasında Açe’den Filistin’e verilen desteğin giderek kapsaycı bir şekilde ortaya konduğunu gösteriyor. Bunun yanı sıra, verilen mesajlarla ulusal meclisin Filistin konusunda çok daha yapıcı ve sürdürülebilir bir politika ortaya koyması beklentisi de gündeme getiriliyor.

Endonezya’nın Açe eyaletinde geçen Cuma günü Filistin Komitesi adıyla kurulan ve Banda Açe’de farklı toplum kesimlerinin temsilcilerinin katıldığı toplantının ardından dün de, yani Pazar günü şehrin tarihi camilerinden Beytürrahman Camii’nde geniş katılımlı bir gösteri gerçekleştirildi. Hafta sonundaki bu etkinlik Kudüs’te yaşananlar sonrasında, 21 Temmuz’da yapılan farklı kesimlerden temsilcilerin biraraya geldiği bir konferans sonrasında ikinci önemli organizasyon oldu.

Mescid-i Aksa ve Filistin halkı gibi bir konuda Açelilerin böylesine önemli bir etkinlik düzenlemeleri değişik açıklardan önem taşıyor. İlki hiç kuşku yok ki, Filistin konusunda Güneydoğu Asya Müslüman toplumlarından sadece sözlü değil, fiili ve de maddi bir desteğin gelmiş olması. Bir diğer husus, Endonezya’da çeperde kalmış bir görüntü içerisinde  sunulmaya çalışılan Açe’de merkezin, yani Cakarta’nın hem resmi hem dini-sivil çevrelerinden bağımsız şekilde, uluslararası bir konuda toplumsal bir iradenin gösterilmesi açısından kayda değer bir gelişme.

Bir diğer husus ise, gerek dini gerek siyasi ve akademik çevreleriyle dinamik bir ortamın hakim olduğu Açe’de, Filistin konusunun ortak bir payda teşkil etmesi ve ilgili toplum kesimlerini biraraya getirmesidir. Söz konusu organizasyonu gerçekletiren komitesinin valilik, eyalet meclisi, kampüs, geleneksel dini çevreler gibi birbiriyle temelde ayrışma eğilimleri sergileyen ve bunu çeşitli vesilelerle izhar eden grupları biraraya getirebilmesi, Açe iç siyaset ve toplumsal görünümü için olumlu bir gelişmeye işaret ediyor.

Bu gelişme hakkında görüşüne başvurduğumuz, Açe medya ve kültür dünyasının odağında yer alan isimlerden Tayyib Loh Angen, “Hafta sonunda gerçekleştirilen etkinlik, Filistin konusunda bugüne kadar Açe’de ortaya konmuş son derece rasyonel bir girişim. Daha önceki bazı çabalar duygusal eğilimleri içinde barındırıyordu. Bu sefer, Açe’de en üst düzey yönetici konumundaki Vali’den üniversite rektörüne, belediye başkanından önde gelen hocalara ve altmışa yakın sivil toplum kurumuna kadar çeşitli kesimleri biraraya getirmesi ve söylem birliğiyle dikkat çekiyor. Bu çerçevede Açe için birleştirici bir etkinlik.” cevabını verdi.

Vali yardımcısı Nova İriyanşah, Beytürrahman avlusunda yaptığı konuşmada Filistin’le dayanışma olgusu üzerinde dururken, bunun somut bazı eylemlerle desteklenmesi üzerinde durması kayda değer bir duruma işaret ediyor. Her ne kadar, boykot gibi pek de bugüne kadar tutmayan bir eylem tarzı gündeme getirilmiş olsa da, özellikle tüketim kültürünün esiri genç kitlelere mesaj verme ve düşündürtme anlamında önemliydi. Zaten Nova İriyanşah da, “Zalim Yahudiye ve yandaşlarına destek vermemek adına kendimizden ve ailemizden başlayarak onların ürünleri almayalım.” derken vurgu iç ve merkez yönelimli yani bireysel ve aile temelli bir bilinçlenmeye işaret ediyordu.

Boykot demişken… kısa bir süre önce Cakarta milli kütüphanesinde yirminci yüzyıl başlarına ait gazetelerde rastgeldiğim boykot haberlerini hatırlıyorum. Osmanlının, Balkan Savaşları’na konu olduğu dönemde, Malay coğrafyasının belli bölgelerinde İtalyan mallarının boykot edilmesi çağrısı yapılıyordu. O dönem, Malay Takımadaları’nda ne kadar İtalyan malı olduğu konusu bir yana, yukarıda da dikkat çekildiği üzere toplumda bir tür bilinç ve düşünce sürecine gönderme yapmasıyla bu tür çıkışların bir anlamı olduğunu söylemek gerekir.

Yapılan konuşmalarda dikkat çeken hususlardan biri, Açe’den Cakarta’daki ulusal meclise Filistin konusunda yapıcı politikalar noktasında mesaj gönderilmesiydi. Ulusal mecliste Açe’yi temsil eden milletvekilleri başta olmak üzere tüm meclisin Filistin’in bağımsızlık davasına desteğin artarak devam ettirilmesi çağrısı yapılıyordu. Bu çağrının, merkez siyasetin öncü isimlerinin yeri geldiğinde Endonezya’nın kalabalık Müslüman nüfusuyla ‘gurur duyduklarına’ yönelik demeçlerine bir atıf içerdiği görülüyor. O da, nüfus olgusunun niceliksel bir değer olmakla kalmayıp, temel amaç ve gayeler çerçevesinde örüntülenmesi ve bu kitleyi temsil makamındaki meclisin de buna uygun olarak ulusal, bölgesel ve de Filistin gibi uluslararası konularda yapıcı, sürdürülebilir politikaları oluşturması talebidir.

Ulusal meclisten ve hükümetten bu konudaki beklentiye Açe’nin örneklik teşkil ettiğine bir işaret de Filistin’e destek komitesinin başkanı Zulkhairi’nin açıklamasında yer alıyor. Zulkhairi, Filistin halkına destek konusundaki bu etkinliğin Açe siyasi ve sivil çevrelerinde nasıl birleştirici etki ortaya koyduğuna dikkat çekti. Etkinliğin, sadece söylem düzeyinde kalmadığına da vurgu yapan Zulkhairi, bir süre önce başlatılan yardım kampanyasıyla Filistinlilere karınca kararınca yardım ulaştırma arzusunda olduklarını söyledi.

Endonezya sınırları içerisinde İslam hukukunun uygulanageldiği bir belde olan Açe genelde  uluslararası basın tarafından ya doğal afetler veya İslam hukukunun bir cüz’ü olan cezalar nedeniyle olumsuz ve önyargılı bir şekilde gündeme taşınıyor. Dün başkent Banda Açe’deki organizasyon Endonezya merkez medyasında hakkıyla yer almadığı gibi, bölgede öne çıkan uluslararası basın yayın organlarınca da Filistin’e destek görmezden gelindi.

İsrail yönetiminin Mescid-i Aksa politikaları ve Filistinlilere yönelik baskı ve zulümlerine karşı verilen tepkilerin İslam coğrafyasındaki kurum ve halklar nezdinde hak ettiği yeri bulması gerekmektedir. Bu İslam toplumlarının birbirinden haberdarlığının önünü açacağı gibi, örneğin Filistin konusu gibi uluslararası bir sorun karşısında halk katmanlarından gelen tepki ve taleplerin üst siyasi yapılarda birlikte hareket etmenin önünü açacak bir baskı aracı olacaktır. Bu tür tepkilerin ve taleplerin görmezden gelinmesi ve geniş kamuoylarında yer almaması da, istenir bir durum olmamakla birlikte, ilgili konularda aşama kaydedilmesini de engellemektedir. Hafta sonunda Açe’de çeşitli toplum kesimlerini biraraya getiren gösteriyi, en azından Endonezya toplumu göz önüne alınarak bu şekilde değerlendirmekte fayda var.

LEAVE A REPLY