Mehmet Özay 10.06.2017
Malezya’da genel seçimlerin yapılmasına az bir süre kala iktidar ve muhalefet koalisyonuna mensup partiler seçmenleri kendi saflarına çekme çalışmalarını giderek artıyor. Bu süreçte geçmişteki tecrübelerden de hareketle belirleyici unsurun Çin etnik kökenli Malezyalı seçmenlerin olacağını söylemek mümkün. Öyle ki, iktidardaki Ulusal Cephe’nin son iki seçimde yani, 2008 ve 2013 genel seçimlerinde gerilemesinde Çin kökenli Malezyalı seçmenin kayda değer bir rolü var.
Bu kitle her iki seçimde de giderek oylarını muhalefete kaydırmasıyla, iktidar koalisyonu ulusal mecliste üçte ikilik çoğunluğu kaybetti. 2013 seçimlerinde, dikkat çeken bir diğer husus, muhalefet başarısını bir adım daha öteye taşıyarak genel oyların çoğunu almasıydı. Bunun ardından, Başbakan Necib bin Rezzak ‘Çin tsunamisi’ kavramını kullanarak, bu sonucun nasıl ortaya çıktığına atıfta bulunmuştu.
- genel seçimler yaklaşırken, gözler kuşku yok ki, yine Çinli seçmenin üzerinde. Bu konuda hafta içinde yaşanan bir gelişme, dikkatle ele alınmayı hak ediyor. Malezya federal hükümetinde Birleşik Malay Ulusal Organizasyonu’na (UMNO) mensup Turizm ve bakanı Muhammed Nazri bin Abdül Aziz, Çin kökenli iş çevrelerini hedef alan ve “sevmiyorlarsa terk etsinler’ mantığıyla yaklaşan ve “sermayelerini alıp gitsinler” diyen sert bir açıklamayla gündeme geldi. Bakan Nazri’nin bu çıkışına sebep, hükümette ulaştırma bakanı olan Malezya Çin Birliği’nin (MCA) genel başkanı Liow Liong Lai’nın hükümet ve Çinli seçmen arasında karşılıklı güvensizlik olduğu yolundaki ifadesi neden oldu. İki bakanın da iktidardaki Ulusal Cephe’de yer alan partilerin üyeleri olmalarına rağmen, tartışma hükümet için kısmen bir tartışma gibi algılansa da, bunun ötesinde anlam taşıyor.
Bakan Nazri, Ulaştırma Bakanı Liow’un gündeme taşıdığı bu konuda Çinli iş sektörünü kastederek, “Şayet bu ifade doğruysa, Çin kökenli Malezyalılar sermayelerini alıp ülkeyi terk etsinler” dedi. Bakan Nazri açıklamasının devamında, “Çin kökenliler hükümet politikalarından bazen memnun bazen memnun değil. Bu kitlenin hükümete güvenmediğini düşünmüyorum.” önceki cümlesini yumuşatma eğilimi gösterse de, tekrarında “Bize güvenmiyorlarsa, sermayelerini alıp başka yerde yatırım yapsınlar” demeyi de ihmal etmedi.
Ulaştırma bakanının bir süredir kendi seçmen bölgesinde çalışmalar yaptığı gözlemleniyor. Bakanın derdi de seçimi kazanmak, nihayetinde iktidar ortağı olarak MCA hükümette yer alıyor. Ve Çin kökenli Malezyalı seçmen, özellikle 2013 yılındaki 13. genel seçimlerin ardından gelen bazı ekonomi kararlarından memnuniyetsizliğini çeşitli kereler ortaya koymuştu. Bu sefer de, yaklaşmakta olan ve bu yıl yapılması beklenen 14. genel seçimler öncesinde hükümete bir mesaj verme adına ulaştırma bakanı vasıtasıyla konuyu gündeme getirme ihtiyacı duyuyor. Bakanı Liow’un bu teşebbüsü, genel seçimler öncesinde iktidarın, özellikle 2008 ve 2013 seçimlerinde muhalefet partilerine yönelen Çinli seçmeni yeniden kazanmaya dönük bir çaba içine girmesini teşvik ve hatta bir tür uyarı mahiyetindeydi.
Ancak iktidarın büyük ortağı UMNO’nun açık ve sert söylemleriyle öne çıkan ismi Turizm bakanı Nazri, partisi içinde temsil ettiği ultra-Malay milliyetçilerinin sözcülüğünü yaparak Çin kökenli Malezyalı seçmenden gelen bu tepkiye yukarıda dikkat çekildiği üzere sert bir karşılık verdi.
Çinli seçmenin hükümet politikalarından memnun olmamasının ekonomi, eğitim, istihdam, üniversite kontenjanları gibi bazı çok temel unsurları var. Ekonomi alanında sorunun kaynağında 2013 seçimlerinin ardından gelen, örneğin yeni tüketim vergisi ve son olarak otellere getirilen gecelik konaklama vergisi ile ihalelerde önceliğin Malay kökenlilere verilmesi gibi bazı ekonomi politikalarının ekonomi yaşamının değişik kademelerinde çoğunluğu oluşturan Çinliler üzerinde oluşturduğu mali baskı yer alıyor. Mandarince eğitim yapan okulların statüsü ve öğretim kadrolarının yetersizliği, Çin etnik kökenli Malezyalıların üniversitelerde ve devlet kurumlarında istihdamlarında kontenjanların düşüklüğü geliyor.
Zaten bu sorunlar nedeniyledir ki, geçen iki seçimde Çinli seçmen muhalefet partilerine yöneldi. Bakan Nazri’nin söyleminde örnekleşen çıkışın 14. genel seçimlerde iktidara yönelmeyi bir yana, tepkiyi daha da artıracağı düşünülebilir. Bakanın vurgu yaptığı ve sorun varsa başka yerde değerlendirilmesini istediği “Çin sermayesi”, azınsanacak bir yanı da bulunmuyor. Ülkenin zenginler kulubünde ilk onda yer alan 9 kişinin Çin etnik kökenli Malezyalılar olması bunun göstergelerinden biri. Ayrıca, bu kitle, ülkenin endüstrileşmede ilk sıralarını paylaşan Selangor ve Penang eyaletlerinde hem yönetiminde hem de iş sektörlerinde kayda değer bir rol oynuyor.
Tabii burada şuna da değinmekte fayda var. Ülkedeki Çinli azınlığın ekonomiyi kontrollerinde tuttuğu konusunda genel bir kabul var. bununla birlikte Çinli nüfusun hepsini aynı kategoride ‘zenginler sınıfına’ yerleştirmek de hatalı. Bir süre önce kendisiyle yaptığım röportajda bu hususa dikkat çeken Halkın Adaleti Partisi (PKR) genel başkan yardımcısı Tian Chua, bu konuya dikkat çekmiş ve Çinli nüfus içinde de yoksullar, dar gelirliler gibi toplum genelinde görülebilecek farklı ekonomik gelir gruplarının varlığı olduğunu söylemişti.
Bu durumda, hükümetin bir süredir uygulamakta olduğu ekonomi politikalarının geniş anlamda ülkedeki tüm kesimleri etkilediği düşünülebilir. ancak unutulmamalı ki, Malay etnik çoğunluğa hitap eden ve iktidarın büyük ortağı konumundaki UMNO, Malay kitleye yönelik özel koruyucu politikalarıyla bu ekonomik yükü hafifletmesini biliyor. İşte tam da burada, diğer seçmen kitleleri bir yana, Tian Chua’nın dikkat çektiği farklı ekonomi kategorilerinden oluşan Çinli seçmenin seçim zamanında daha farklı bir siyasi tercih eğiliminde olmasının nedeni ortaya çıkıyor.
Malezya’da iktidar altmış yıldır ülkeyi yöneten Ulusal Cephe, etnik partilerin ittifakından oluşuyor. Ve bu ittifakta Çinlileri de temsil eden MCA yer alıyor. Ancak MCA bile yukarıda dikkat çekildiği üzere Çinli seçmeni son dönemde iktidarı destekleyecek atılımlar yapabilmiş değil. Dolayısıyla hükümette sözü geçen büyük ortak UMNO’yu olası bir seçim mağlubiyeti öncesinde uyarısı ile en azından ittifaktaki rolünü oynamaya çalışıyor.
http://www.haberiyat.com/analiz/malezyadaki-cinliler-iktidari-degistirir-mi