Mehmet Özay -Malezya

21.01.2011

Malezya Seçim Gündemi ve Ekonomik Gelişmelere dair son dönemde yaşananlar ülkede gündemi oluştururken, uluslararası çevreleri de Mayezya’yı yakinen takibe almasına yol açıyor.

Malezya’da ülke tarihinin 13. Genel Seçimleri’ne az bir süre kala hükümet ve muhalefet arasındaki söz düellosu tarafların ekonomi eksenli tartışmaları ile farklı bir boyuta taşınıyor. Hükümet kanadı medya organlarında kontrolü elinde tutmasının avantajını kullanırken, muhalefet daha çok sanal ortamda ve düzenlenen halk toplantıları ve mitingler ile seçmenlere ulaşmaya ve politikalarını tanıtmaya çalışıyor.

Muhalefetin bu süreçte işi oldukça güç olsa da bütün imkânları zorlayıp, önümüzdeki aylarda yapılacak genel seçimlerden galip çıkmak. PKR’ın geçen yılın son ayında yapılan genel kurul toplantıları sonunda Enver İbrahim, parti içindeki sorunların suni olduğunu, bunlarla artık uğraşmak yerine tüm partilileri gelecek seçimleri bir “var”, “yok” mücadelesi olarak kabul ederek çalışmaya davet etti. Muhalefetin karşı karşıya olduğu güçlüklerin başında, hükümetin neredeyse tüm yayın organlarını kontrolü altında tutması geliyor. Kamuoyuna ulaşma konusunda hükümetin elini güçlendiren bu yapılanma, muhalefeti farklı arayışlara itiyor. Bunun en önemli açılımı ise kurulan çeşitli internet siteleri. Bu sekilde sesini halka ulaştırmaya çalışan muhalefet bir yandan da, meydanlara inerek halkla buluşmaya ve siyasi görüşünü paylaşmaya çalışıyor. 

İktidar ile muhalefet arasındaki tartışmalar, uzmanlarca ülke muhalefetinin yegâne ismi olarak gösterilen Enver İbrahim’in gölge başkanı olduğu PKR’ın iktidara gelmesi halinde ilk 100 günde uygulayacağı ekonomi politikalarını açıklaması ile yeni bir evreye girdi. İbrahim bununla da kalmadı, PKR’ın ekonomi politikasını küçümseyen ve gerçekçi olmamakla eleştiren başbakan  Necib’i televizyonda tartışmaya davet etti. Ülke siyasal yaşamında bir ilk niteliği taşıyan bu davete başbakan, PKR’ın ilk yüz-gün plânının gerçekçi olmadığı gerekçesiyle tartışmaya değer bulmadığını açıklasa da, geçen günler içerisinde birbiri ardı sıra katıldığı çeşitli toplantılar ve açılış törenlerinde Ulusal Cephe (Barisan Nasinal) hükümetinin ekonomi alanındaki başarılarını ortaya koyan ve seçime hazırlık intibaı veren yaklaşımlar sergiledi. Bu süreçteki söylemlerinin, muhalefetin ekonomik gidişatla ilgili eleştirilerine cevap niteliği taşıdığı aşikâr. Necib bir yandan İbrahim’in davetini reddetmekle beraber, Ulusal Cephe’nin de 100 günlük plânını kamuoyuna açıklayacağını ve kararın halk tarafından verileceği yönündeki yaklaşımı, siyasal gözlemciler arasında hükümetin muhalefeti takip ettiği şeklinde yorumlanıyor. 

Başbakan Necip, geçen yıl hayata geçirilmeye başlanan ve gelişmiş ülkeler arasında yer almayı hedefleyen 2020 Vizyon’una ulaşmada önemli araçlar kabul edilen Ekonomik Dönüşüm Projesi (EDP) çerçevesinde toplam değeri yaklaşık 22 milyar Dolarlık (67 milyar Ringgit) 19 yeni projeyi halka tanıttı. Tüm bu projeler Malezya tarihinde süreklilik arz ettiği üzere petrol, doğal gaz, sağlık ve inşaat sektörlerinde özel sektör yatırımları olduğu dikkat çekiyor. Çeşitli alanlarda doğrudan ve dolaylı etkisi olacak bu projelerin devreye girmesiyle 35.000 kişiye yeni iş imkanı doğacak. Önümüzdeki yıllarda yatırımları ile dikkat çekecek özel sektör şirketleri arasında Exxon Mobil, Shell gibi dünya devleri ön sırada yer alıyor. Sağlık alanındaki yatırımlar da yurt dışından, özellikle İngiltere’den yatırımcıları ülkeye çekmeye devam ediyor. Ülkenin köklü üniversitesi Malaya Üniversitesi bünyesinde gerçekleştirilecek Sağlık Merkezi, Harvard Longwood Tıp Merkezi ve Stanford Bio-X Merkezi ortaklığında hayata geçirilmesi plânlanıyor.

Bu dev yatırım plânlarının yanı sıra, ülkenin gelecekte ihtiyaç duyacağı enerji açığının karşılanması amacıyla Nükleer Enerji üretimi de gündemde. Bu çerçevede Malezya Nükleer Enerji Kurumu çeşitli akademisyenlerle konunun güvenlik ve sosyal yönü ile ilgili araştırmalara başlamış durumda. İlân edilen tüm bu yatırım projelerinin ülke ekonomisine gerçek katkısı elbette yatırımlar sonuçlandıktan sonra gerçekleşecek. Mevcut hükümetin ve Başbakan Necib’in bu icraatlarla ilgili girişimleri salt bu hükümetle sınırlı olmadığı Malezya tarihini bilenlerce malum. Hükümeti hangi kanat oluşturursa oluştursun, ki bugüne kadar Ulusal Cephe tekelinde kaldığını hatırlatmakta fayda var, Malezya toplumunun çoğulcu etnik yapısı ve ihracata dönük ekonomi yapısı dikkate alındığında yukarıda zikredilen yatırımlar kaçınılmaz olarak her hükümetin gündemini işgal edecek. Ancak Malezya siyasal yaşamının gündemi Ulusal Cephe kanadı ve ağırlıklı olarak da UMNO’nun ülke siyasetindeki ‘tekelciliğinin’ kırılıp kırılmamasında yatıyor. Özelde UMNO genelde Ulusal Cephe hükümeti tüm siyasi kurgusunu ülkenin etnik unsurlar arasındaki potansiyel çatışmaya odaklamış görünüyor. Bu çerçevede, Enver İbrahim merkezli muhalefeti, sürekli ülkenin etnik unsurları arasındaki birliğin parçalanıp dağılmasına yol açacağı suçlamasına konu ediyorlar. Yani ülkenin bir anlamda asli kurucu unsuru UMNO, hiçbir şekilde varis tanımadığını açıkça izhar ediyor. Öte yandan muhalefet ise siyasi vizyonunu, 2008 yılındaki seçimlerde gösterilen başarının devamının kaçınılmazlığı üzerinde kurguluyor.

Ülkenin kalkınma hedeflerini gerçekleştirilmesinde dört ana unsur olan nitelikli liderlik, güven, yatırım ve rekabetçilik dikkat çekiyor. Bu bağlamda, Başbakan’ın İbrahim’e yüklenmesinin başında da bugüne kadar ülkeyi düzlükte tuttuğu iddia edilen UMNO geleneğinin aksine, İbrahim’in ve her boyutuyla muhalefetin ülkeyi yönetme yeterliliğinde olmaması yönündeki eleştirileri siyasal yaşamın başat argümanlarından biri olmaya devam ediyor. Oysa, 1991-98 yıları arasında Mahathir hükümetlerinde Maliye Bakanı olarak görev yapan Enver İbrahim’in gerek 1996 yılı Güneydoğu Asya krizine kadar olan başarılı yükselişi ve Asya Kaplanları olarak ekonomi literatürüne geçen dört ülkenin ardından Malezya’nın üçüncü dünya ülkelerine model teşkil eden gelişme sürecinin mimarlarının başında geldiği gibi, 96 krizininin yönetiminde de en önemlirolü oynadığı uluslararası çevrelerce malum. İbrahim’in bu katkısı bu dönemde aldığı ödüller ve uluslararası ekonomi çevrelerindeki tanınırlığı ile bilinmekte. Dolayısıyla uluslararası gözlemciler, İbrahim’in ülkenin ekonomi-politiğini ele alacak vizyondan eksik olduğu yönündeki eleştirilerin sağlam bir dayanağı olduğuna şüpheyle bakıyorlar.

LEAVE A REPLY