u yıl Malezya için olağanüstü bir yıl. Bir yanda Birleşmiş Milletler Genel Kurulu geçici üyeliğine hem de yüksek oyla seçilmesi öte yandan ASEAN dönem başkanlığını üstlenmesi Malezya’nın 2015 yılında bölgesel ve küresel ilişkilerde önemli girişimlerde bulunacağı intibaını uyandırıyordu. Siyasi liderlerinin ‘Biz büyük ülke değiliz’ yollu, biraz alçak gönüllülük ve haddini bilme, biraz da korku ifadesi yüklü yaklaşımlarına rağmen, 2015 yılının bu iki önemli gelişmesi karşısında ‘Biz, ASEAN’ın ekonomi rotasını çizeriz, dünyadaki sorunların çözümüne de katkı sağlarız’ babında bazı yaklaşımlar da yok değildi. Ancak bir süredir ülkeyi yönetenlerin iç sorunlardan başını kaldırıp da bölgede ve uluslararası arenada neler oluyor, katkımız ne olur türünden yaklaşım sergilemeye sadece vakitleri değil, moralleri ve enerjileri de olduğu kuşkulu.
Malezya’ya birazcık vakıf olanlar mevcut durumu, elli yedi yıldır iktidarda olan Birleşik Ulusal Malay Kongresi Partisi’nin (UMNO) güdümündeki Ulusal Cephe (Barisan Nasional) ile Enver İbrahim eksenli muhalefet arasındaki siyasi mücadeleye bağlayabilir. Evet, Enver İbrahim’in altı yıldır süren duruşmanın ardından bir kez daha livatalık suçlamasıyla beş yıl hapis cezası aldığı 8 Şubat’a kadar durum bu minvaldeydi. Ancak iplerin kopuşu da hemen ondan sonra oldu. 90 yaşına merdiven dayamış olan Dr. Mahathir Muhammed, mevcut hükümete ve de özellikle Başbakan Necib Bin Razak’a yönelik uzun süredir düşük yoğunluklu olarak sürdürdüğü eleştirilerin dozunu artırmakla kalmadı, adeta savaş açtı. Bu savaş, 2003 yılında aktif siyaseti bırakmakla birlikte, ülkenin ve de UMNO’nun siyasal dinamiklerini elinde tutan en azından belli ölçüde bir güç sahibi olduğuna kuşku olmayan Dr. Mahathir’in bir kez daha Başbakanı alaşağı etme projesi olarak değerlendiriliyor.
Burada hemen şunu soralım: “Dr. Mahathir, Başbakan Necib bin Razak’tan niçin rahatsız?” Öyle ya, siyasi emekliliğinin ardından yerine bıraktığı Abdullah Badawi’yi beş yıl sonra, gene kendi siyasi kararı ve baskısıyla görevden ayrılmasına neden olmasının ardından önerdiği isim değil miydi Necib bin Razak? Sorunun cevabı ‘Evet’. Dr. Mahathir’in memnuniyetsizliği, altında Başbakan’ın imzası olan ekonomik kararlardan, Malay haklarının savunulmasına kadar bir dizi alanda ortaya çıkıyor. Bu anlamda, 13. Genel seçimlerin yapıldığı 5 Mayıs 2013 öncesinde Başbakan Necib bin Razak 2008 yılında muhalefeti desteklemiş olan Çin seçmenin gönlünü kazanma politikasından başlayarak Dr. Mahathir eleştirilerini gündeme getirmeye başladı. Ancak son aylarda eleştiri okları yolsuzluk eksenli olmakla sadece Başbakan’ı değil, UMNO’yu ve de genel itibarıyla ülke siyasetinde kokuşmuzluğa vurgu yapmasıyla önem taşıyor. Dr. Mahathir’in yolsuzluk derken kastettiği şey de Necib bin Razak’ın 2009 yılında Başbakanlık koltuğuna oturur oturmaz uygulama kararı verdiği ‘Bir Malezya Kalkınma Fonu’yla ilgili.
Aslında söz konusu fonla ilgili kelimenin en hafif anlamıyla usülsüzlükleri ortaya çıkaran muhalefet milletvekilleri oldu. Bir de İngiltere’den ‘yayın yapan’ Sarawak Project adlı site. Burada ülke siyasetinde kimin hangi kanalla kimlerle temasta olduğunun da karmaşa içinde olduğunu gösterecek şekilde muhalefetle tam anlamıyla kanlı bıçaklı olan Dr. Mahathir aynı safta yer alması son yılların en önemli siyasi gelişmesiydi. Muhalefet ve Dr. Mahathir kamusal alanda somut olarak yan yana gelmeseler de Başbakan’a yönelttikleri ciddi eleştirilerle aynı yerde duruyorlar.
Dr. Mahathir’in içinden çıktığı ve halen hamisi olduğu UMNO’nun Genel Başkanı ve Başbakan’a niçin bu kadar yüklenme gereği duyuyor? Dr. Mahathir, ‘alçakgönüllülük’ yaparak “ben de hata yapabilirim” diyerek, Necib bin Razak’ı UMNO içerisinden Başbakanlık konumuna yükseltmesine bin pişman. Burada hemen şu benzetmeyi yapalım… 2003’de aktif siyaseti bırakan Dr. Mahathir, tıpkı 1990’da Singapur Başbakanlığı’ndan ayrılan ancak ülke siyasetinde belirleyici olmaya devam eden Lee Kuan Yew gibi Malezya siyasetini yönetmeyi arzu ediyor. Tıpkı Lee Kuan Yew gibi, bunda da kendince haklı gerekçeleri var tabii ki. Örneğin ‘ben bilirimcilik’ten ülkenin geleceğini on yıllar öncesinden planlamış olmanın verdiği bir tür siyasi sorumluluk da diyebilirsiniz buna. Dr. Mahathir, ülkenin sadece dördüncü Başbakanı olarak değil, kalkınmacı kuvvenin ağırlık noktasını oluşturmasıyla da önem arz eden bir lider. ‘Yeni Ekonomi Politikası’ (NEP), 2020 Projesi (Wawasan 2020) hiç kuşku yok ki, Dr. Mahathir’in ülkenin geleceğini belirleyen önemli politikalarıydı. Bu politikalara ulaşma noktasında gösterilecek zaafsa Dr Mahathir’in kabul edemeyeceği bir durum. İşte son birkaç aydır ülke iç siyasetinde belirleyici olan mücadele de buna dayanıyor.
Başbakan Necib bin Razak vechesinden meseleye bakıldığında, aslında Başbakan’dan ziyade, başta UMNO Genel Sekreteri ve Federal Bölge Bakanı Tengku Adnan olmak üzere, yakın kurmaylarının Dr. Mahathir’e laf yetiştirmekte oldukları gözlemleniyor. Tengku Adnan geçenlerde yaptığı açıklamada, Dr. Mahathir’i doğrudan karşısına alacak şekilde “Senin dönemin bitti. Şimdi Necib dönemi” diyerek bir anlamda mücadelenin ne kadar sert bir yönelim kazandığını ortaya koyuyordu. Tengku Adnan bununla da kalmadı, UMNO’nun ülke genelindeki 160’a yakın temsilcisini Kuala Lumpur’a toplayarak Başbakan Necib bin Razak’a “destek” gösterisini organize etti. Aynı zamanda, Dr. Mahathir döneminin ekonomi politikalarındaki ‘yanlışlar/kayıplar’ gündeme taşınıyor.
Dr. Mahathir salvolarını atmaya devam ediyor. İlerlemiş yaşına rağmen, bir köşede oturmak yerine, her gün bir etkinlikte yer alan ve de konuşma yapan Dr. Mahathir artık açıktan açağıa Başbakan Necib’in gitmesi gerektiğini söylüyor. Dr. Mahathir için durum, artık sadece ekonomi politikalarındaki yalpalamalar ve yolsuzluk hikâyeleriyle sınırlı değil. Kökeni Necib bin Razak’ın Savunma Bakanı olduğu 2002 yılında Fransa’dan alınan denizaltılarla ilgili ihaleye kadar uzanan ve bunun devamı olarak 2006 yılında bu ihalede kayda değer rol oynamış ve ‘tüm ihale süreçlerine vakıf’ Moğolistan’lı model Altantunya’nın Kuala Lumpur’a çok yakın bir yerde C-4 ile havaya uçurulmasına kadar uzanan bir dizi ‘tabu konuyu’ gündeme taşımaya devam ediyor. Ve üstü açık/kapalı şekilde başta Tengku Adnan olmak üzere mevcut UMNO yöneticilerine de ‘parayla satın alınmışlar’ yaftasını yapıştırıyor.
Bunu yaparken de, Malay seçmeni ikna etme mahiyetinde olduğuna şüphe olmayacak şekilde “Necip’le devam edip 2017 veya 2018’de yapılacağı tahmin edilen 14. Genel Seçimlere girilmesi halinde UMNO ve Ulusal Cephe hükümeti kaybeder” diyor. Hedefte tabii ki Malay seçmenin olmasının birkaç nedeni olduğunu söylemeliyim. İlki, UMNO 1946 yılında kuruluşundan, 1957 yılındaki bağımsızlıktan itibaren de 57 yıldır iktidarda olmasının var oluş şartı, Malezya Federasyonu’nun siyasi gerçeği olan etnik yapılanmaya dayanıyor. Öte yandan, Anayasa’da Malay haklarının ‘pozitif ayrımcılık’ şeklinde ortaya çıkması da elbette ki, UMNO’nun kesintisiz iktidarda olmasıyla gerçekleşecek ve Malay seçmenin -eğitimden, dine, memuriyetten, ihalelere kadar- tabiri caizse sosyo-ekonomik ve kültürel ‘nemalanmasına’ karşılık gelecektir.
Ülke gündemini işgal eden bu atışmalar öyle kolay kolay sona erecek gibi gözükmüyor. Ve bu olup biten ‘yaşlı bir politikacı’ ile ‘aktif politikacılar’ arasında bir söz düellosu olarak da kabul edilebilecek gibi değil. Ortada çok ciddi manada, Malezya Federasyonu’nda dünden bugüne hükümetlerin hangi minvalde politikalar yaptıkları ve ülkeyi yönettikleriyle ilgili çok ciddi ipuçları veren açılımlara tanık olunuyor. Bakalım Dr. Mahathir yeni bir Başbakan atamasını gerçekleştirebilecek mi?