Mehmet Özay 10.07.2022
Malezya’da, kovid-19 salgını nedeniyle iki yıl boyunca zorunlu olarak ara verilen Kurban Bayramı bu yıl camilerde kılınan bayram namazı ve halkın kayda değer bir bölümünün memleketlerine seyahatleri ile gerçekleşiyor.
Bölgedeki geniş Malay Müslüman toplumların yaşam sürdüğü Endonezya, Bruney Sultanlığı, Singapur, Tayland’ın güneyinde Patani ve Filipinler’in güneyinde Bangsamoro bölgelerinde olduğu gibi, Malezya’da da Kurban Bayramı 10 Temmuz, yani Pazar günü kutlanmaya başlandı.
Kovid-19 sonrası ilk ‘kutsal’ buluşma
Kovid-19 salgını sonrası yaşanmakta olan Kurban Bayramı’nın, Malezya Müslüman toplum üzerinde pozitif bir etkisi olduğuna ise kuşku yok.
Bir yandan, uzun süre sıra bekleyip son iki yıl hacca gidemeyenlerin en azından bir bölümünün Kutsal Farizayı yerine getirebilmeleri, öte yandan, iki yıl boyunca evlerine bir anlamda hapis olan milyonlarca Müslüman şehirlerde ve kırsalda yakın ve uzak aileleriyle buluşma imkânı bulabildiler.
Henüz tam anlamıyla atlatılmamış olsa da, böylesine kutsal günlerin, kovid-19 gibi, bireylerin birincil düzeydeki aileleriyle bile etkileşimlerini etkileyen bir salgın sürecinin psikolojik ve sosyolojik yıkımının üstesinden gelinmesinde gayet önemli bir işlevi bulunuyor.
Bayram ve Müslüman toplumu onarıcı etkisi
Bu noktada, Kurban Bayram’ı gibi böylesine güçlü bir manevi iklimin varlığının, memnun edici olduğunu söylemek gerekir.
Bunun, iki temel nedeni olduğunu söyleyebiliriz…
İlki İslamı bireysel/özel alanı ve kamusal alanda yaşama konusunda gayet cömert bir toplumsal iklime sahip olan Malezya’da, Malay Müslümanların dinlerini yaşama konusundaki istidadlarıdır.
Bunu söylerken, ülkenin diğer irili ufaklı azınlık gruplarının dini yaşamlarının, Müslüman toplumunkinden geri kalır yanı olmadığını da belirtmekte yarar var.
Bu çerçevede, Malezya’nın çok kültürlüğü kadar çok dinli bir toplum özelliğine sahip olması da, kimileri için artık klişe bir ifade haline gelmiş olabilir.
Ancak, söz konusu bu özelliğin Malezya toplumunu gerçekçi bir bağlamda tanımlayan, her daim dinamik bir unsur olarak ortada bulunduğuna ve Malezya toplumu ve ülke için gayet önemli bir anlam oluşturduğuna kuşku bulunmamaktadır.
Söz konusu bu çok kültürlülük ve çok dinlilik, Müslümanların bayramları ile Hinduizm, Budizm başka olmak üzere çeşitli bölgesel ve yerel dini yapıların dini kutlamaları, festivallerinde kendini bariz bir şekilde ortaya koymaktadır.
Kuşatıcı bayramlar
Dini bayramlar, yani Ramazan ve Kurban Bayramları, Müslüman toplumların sosyal yapılarının vazgeçilmez unsurları olarak dikkat çeker.
Söz konusu bayram günlerinin, Müslüman bireyler ve toplumlar için, bağlı oldukları inanç olgusunu düzenleme ve yeniden düzenleme noktasında önemli bir yeri vardır.
Bayram süreçleri, bir anlamda, Müslüman bireylerin kendilerini geniş bir anlam evrenine yeniden adaptasyonları işlevi görürken, modern zamanların biteviye insanı için alan kaos süreçlerinin üstesinden gelinmesinde de belirleyici bir rolü olduğu ortadadır.
Bu noktada, özellikle modern zamanlarda, Müslüman toplumların maruz kaldıkları kırılmaların en önemlisi olan sekülerleşmenin, böylesi bayram günlerinde -kısmen de olsa- gerilemesi anlamına geldiğini söylemek mümkün.
Bununla birlikte, sekülerleşmenin sanki, günübirlik değişebilir olabileceğine gönderme yapan bu yaklaşımın sorgulanabilir olduğu da ortadadır.
Hele hele, Ortadoğu’daki bazı ülkelerin Fransa ile tarihsel, kültürel ve ideolojik etkileşimlerinin sorucu belirleyici olarak beliren laik/leşme söz konusu olduğunda ise iş daha da çetrefil bir hâl almaktadır.
Bu çerçevede, dini pratikler bağlamında örneğin, her Müslümana farz olan günde beş vakit namaz ile haftada bir gün farz olan Cuma hutbesi ve namazı; Ramazan ayının oruçla geçirilmesi gayet görünür örneklerdir.
Bunun yanı sıra, adına geleneksel olarak kandil denilen, çeşitli dini gün ve geceler ile Peygamber Efendimizin (s.a.v.) sünneti yaşama ve yaşatma bağlamları, Müslüman bireyin modern yaşam şartlarında kendini ve toplumunu yenileyici işlevler görür.
Bunların yanı sıra, Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramı bütün bu dini yapılaşmanın yıl içerisindeki en önemli hadiseleri olarak dikkat çekmektedir.
Din ve gündelik hayatın iç içeliği
Bununla birlikte, Malezya özelinde yukarıda dikkat çekilen söz konusu dinilik olgusunun sadece, belirli günlerle sınırlı olan kutlamalara dayalı olmadığına da işaret etmekte yarar var.
Bireylerin mensup oldukları aileler; içinde yaşam sürdükleri mahalleler ve dolaylı veya doğrudan katılımcı oldukları geniş cemaat yapıları nezdinde dindarlıklarını sergilemelerinde, gündelik dini pratikleri, bu pratikler içerisinde ve uygulamaları ile bunların dışında, genel olarak rutin yaşam evreninde giyim-kuşam kodlarının tanımlayıcı, tasvir edici bir yönü bulunmaktadır.
Farkında olmadan Batılılaşmış ve/ya Batılılaşmayı kasıtlı ve bilinçli bir tercih olarak belirlemiş bazı Müslüman toplumların, dini yaşamları ile yukarıda dikkat çekilen giyim-kuşam kodları arasındaki ilişkisizlik veya çelişki açık-seçik ortadadır.
Bununla birlikte, Malezya Müslüman toplumunda belirli ölçülerde buna dair örnekliklerden bahsedilebilirse de, aidiyet/sahiplenme ve pratikler noktasında gayet dinamik bir yapının da olduğu görülür.
Her ne kadar, kamusal yaşam adı verilen ve bireylerin ve normların anonimleştiği veya anonimleşmeye zorlandığı modern yönetim ve organizasyon eksenli yaşam pratikleri kendini ortaya koysa da, Malezya’nın modern tarihi boyunca Müslümanlık olgusu ile kamusal alan arasında kurduğu veya kurmaya çalıştığı denge, gayet önemli bir duruma işaret ediyor.
Bu noktada, Müslüman birey sokağa çıkarken, zaman ve mekân farklılığı içerisinde kamusal alanda var olurken, sahip olduğu dini aidiyetinin giyim-kuşam gibi görünür veçhelerinde kendini ortaya koyma veya koymama gibi bir ikilem ile karşı karşıya kalmıyor.
Aksine çok kültürlü ve çok dinli toplumsal yapısı içerisinde, Müslüman bireyler ve kitleler tüm canlılığı ile ait oldukları İslam dini ve bölgesel/kültürel yapılarının zenginliğini kamusal alana taşıyorlar.
Tıpkı, bugün Kurban Bayram namazı için hazır bulunduğumuz Kuala Lumpur Bölge Camii’nde tanık olduğumuz atmosfer gibi…
Batılılaşmayı veya modern olmayı, dini ve kültürel aidiyetinin göstergelerinden biri ve belki de öncelikli olanı kabul edilen giyim-kuşamını değiştirerek sergileyen bazı toplumların aksine, Malezya’da hem Malay Müslümanlar, hem de Malezya’da yaşam süren onlarca farklı milletten Müslüman toplum mensupları olağan bir yaklaşım olarak dini ve kültürel giyim-kuşamları ile dini alanı olduğu gibi kamusal alanı da paylaşabiliyorlar.
Özelde Malezya’yı, genelde bizim geniş Malay toplumu olarak adlandırdığımız Güneydoğu Asya Müslüman toplumlarını, gündelik yaşamlarını anlamlı kılan unsurlardan biri olarak giyim-kuşam bu bayramda da tüm zenginliğiyle gözler önündeydi.
Kovid-19 sonrasının bu ilk Kurban Bayramı’nın, başta Malezya ve geniş Malay Müslüman toplumları olmak üzere İslam alemine ve insanlık toplumuna hayırlar getirmesini temenni ederim.