Mehmet Özay                                                                                              14.01.2021

Malezya’da geçtiğimiz Salı gününden itibaren yürürlüğe giren olağanüstü hâle karşı eleştiriler gündeme gelmeye başladı.

1 Ağustos’a kadar geçerli olması beklenen bu süreç ülke genelinde seyahat yasağıyla başlarken, beş eyalet ve 3 federal bölgede gerekli olmadıkça dışarı çıkılmaması kararı alındı.

Söz konusu olağanüstü hâlin siyaset dünyası açısından karşılığı ise, parlamentonun toplanamayacak olması. Bu durum, muhalefet partilerinin tepkilerini yeniden başbakan Muhyiddin Yasin’e çevirmelerine neden olurken, sorunun çözümü için federal sultan’ın rolüne vurgu yapılıyor.

Eleştirilerin odak noktasında söz konusu olağanüstü halin kovid-19’la mücadeleden ziyade, siyasi meşruiyeti giderek daha da sorunlu hale gelen darbe sonrası hükümetin başbakanı Muhyiddin Yasin’in iktidarını kurtarma çabası olduğu üzerinde duruluyor.

Enver İbrahim’den meclis baskısı

Tahmin edilebileceği üzere eleştiriler muhalefet cephesinden geliyor. Halkın Adaleti Partisi (Partai Keadilan Rakyat-PKR) genel başkanı Enver İbrahim bugün yaptığı açıklamada, milletvekillerini federal sultana dilekçe göndererek olağanüstü hâl kararından dönülmesini talep etmelerini istedi.

Enver İbrahim yaptığı açıklamada, olağanüstü hâle konu olan kovid-19’la mücadelede zaten uygulanmakta olan tedbirlerin yeterliliğine dikkat çekerken, bu sürecin mevcut gayri-meşru iktidar yapısının varlığını sürdürmesinin bir aracı kılındığına vurgu yapıyordu.

Dr. Mahathir Muhammed de benzer bir çıkışta bulunarak, hükümetin kovid-19’la mücadele için gerekli araçlara sahip olduğunu ve olağanüstü hâle gerektirecek bir durumun olmadığına dikkat çekti.

Şunu vurgulamak gerekir ki, Enver İbrahim’in federal sultan üzerinde parlamento baskısı anlamına gelebilecek böylesi bir talebin rasyonel bir temeli bulunuyor. O da federal mecliste başbakan Muhyiddin Yasin’e değteğin azınlık hükümeti dahi kurumayacak duruma gelmesidir.

Geçtiğimiz Pazartesi ve Salı günleri yaşanan gelişmlerde, biri olağanüstü hâlin ilânından önce ve diğeri ilânın hemen ardından olmak üzere, Birleşik Malay Ulusal Organizasyonu’na (United Malay National Organization-UMNO) mensup iki milletvekilinin mevcut iktidara desteğini çekmeleriydi.

Parlamentodaki iki sandalyenin ise vefatlar dolayısıyla boş bulunması da dikkate alındığında, Muhyiddin Yasin hükümetinin 220 sandalyeli federal mecliste desteğinin 109’a düşmesi demek oluyor.

İşsizlik ve yoksulluk

 Demokratik Eylem Partisi (Democratic Action Party-DAP) başkanı ve Maliye eski Bakanı Lim Guan Eng de benzer şekilde olağanüstü hâlin ilânının kovid-19’la bağlantılı olmadığına dikkat çekerken, bu kararın zaten zor günler yaşayan dar gelirliler ile işlerini kaybeden kitlelerin daha ağır ekonomik zorluklarla karşı karşıya kalmalarına yol açacağına dikkat çekiyordu.

Eng’in ekonomi merkezli vurgusu gayet önemli ve aynı zamanda “olağanüstü hâl” yasasıyla ilgili bir çelişkiyi de ortaya koyuyor. Anayasa’nın 150 Maddesi 1. Fıkrası’na göre söz konusu yasa da olağanüstü hâle konu olacak gelişmelerden biri, “halkın ekonomik zorluklarla karşı karşıya kalması” konusudur.

Eng’in üzerinde durduğu bir diğer husus ise gayet önemli. Geçtiğimiz Pazartesi akşamı Muhyiddin Yasin ve federal sultan arasındaki görüşmede, sultanın kovid-19 sürecinde iyileşme olması halinde, olağanüstü halin derhal kaldırılması yönündeki isteği olmuştu.

Ancak Eng açıklamasında, Muhiddin Yasin tarafından imzalanan olağanüstü hâl kararnamesinde böyle bir ifadenin yer almadığını hatırlatması gayet önemliydi. Bu hususun önümüzdeki günlerde de yeniden gündeme geleceğini tahmin etmek zor değil.

UMNO istikrarsızlığın kaynağı

Bununla birlikte, iktidardaki Ulusal İttifak (Perikatan Nasional-PN) hükümetinin büyük ortağı Birleşik Malay Ulusal Organizasyonu’ndan da (United Malay National Organization-UMNO) muhalif sesler çıkmıyor değil.

Yukarıda dikkat çekildiği üzere, bu partiden iki milletvekilinin hükümete verdiği desteği çekmesiyle, başbakan Muhyiddin Yasin’in ‘normal şartlarda’ azınlık hükümetinin düşme aşamasına gelmesi, UMNO’nun gayet ince bir muhalefet yaptığı şeklinde yorumlanabilir. Ancak gerçek pek de öyle değil.

Bu noktada, UMNO’da özellikle 2016’dan bu yana yaşanan sarsıntların bitmediğini, aksine giderek daha da bölünerek yeni sorunlara doğru evrildiğini ortaya koyuyor.

Bu durumun iktidarı oluşturan siyasi güçler arasında özellikle de, UMNO’nun kendi içinde gayet çelişkili bir duruma tekabül etmesi gayet doğal.

Bugün UMNO’yu birarada tutan bazı ilkeler ya da zorunluluklardan bahsedilebilir. Bunların başında, özellikle 1 Malezya Kalkınma Fonu (1MDB) yolsuzluklarına karışmış olan üst düzey yöneticilerin benzer davalarda yargılanıyor oluşu.

İkincisi ise, UMNO’nun, tüm sembolik yapılaşmasına karşın ülkenin kurucu unsurlarından olan sultanlık makamıyla (monarchy) yakın ilişkisi. Aynı siyasi hedefler ve/ya çıkarlar etrafında buluştuğu söylenebilecek bu yapıya karşı açık bir tavır almanın UMNO içinde mümkün olmadığı aşikâr.

Bu durum, tam da 24 Şubat 2020 sivil darbesinde ve ardından 1 Mart 2020’de federal sultan tarafından Muhyiddin Yasin’in başbakan olarak atanmasında UMNO’nun oynadığı gayet önemli rolün bugün çok daha iyi anlaşılmasını sağlıyor.

UMNO, o dönem halkın meşru oylarıyla seçilmiş olan reformcu Umut Koalisyonu hükümetinin devrilmesinin ardından kurulacak hükümette önemli rol alacağı beklentisinin gerçekleşmediğini fark etmesiyle hedefine Muhyiddin Yasin’i koydu.

Ancak bugüne kadar yaşanan süreçte, ne Enver İbrahim’in geçtiğimiz Eylül ayı sonlarında “mecliste çoğunluğu sağladım” açıklamasını yapmasına yol açacak şekilde verdiği desteğin arkasında durdu, ne var olan siyasi gücünü Aralık ayındaki bütçe görüşmelerinde Muhyiddin Yasin’e karşı kullanabildi.

Bugünkü şartlarda UMNO’ya mensup iki milletvekilinin, PN iktidarına ve bu iktidarın başbakanı Muhyiddin Yasin’e desteğini çekmesi bile, gizli açık federal sultanla var olan ilişkiler ağını bozmayacak bir adım olmanın ötesinde bir anlam ifade etmiyor.

Muhalefet kanadında bunlar olup biterken, acaba gayri-meşru iktidarın başbakanı Muhyiddin Yasin ne tür politikalar peşinde?

Artık mecliste azınlık iktidarını bile sahip olmayan başbakanın en önemli rakibi konumundaki ve iç çatışmalarla çalkalanan UMNO’dan, mümkün olduğunca kendisiyle ittifak yapabilecek bir yapının ortaya çıkmasını sağlama yönünde çaba sarf etmek olacaktır.

LEAVE A REPLY