Mehmet Özay                                                                                              15.02.2018

Günümüz Müslüman toplumları içerisinde kendine özgü yapısıyla dikkat çeken Malay dünyasının iki önemli temsilcisinden biri kabul edilebilecek Malezya’da siyasi değişime doğru ciddi bir süreç yaşandığını bir süredir dile getiriyoruz. 14. Genel seçimlere kadar da bunu izlemeye ve yazmaya devam edeceğiz.

Söz konusu seçimler geçen yılın Sonbahar aylarında yapılması bekleniyordu. Ancak hükümet tarafından “hazırlıklar” tamamlanmamış olacak ki, önce 2018 Şubatı veya Ramazan ayı öncesine tarihler verildi. Ancak bugün anlaşılıyor ki, hazırlıkları tamamlamak ancak Ağustos ayında mümkün gözüküyor. Yani, artık Ağustos ayı, iktidarın beş yılını tamamlayacağı için seçim için son tarihe işaret ediyor. Bu noktada, yaz sonu gibi yapılacağına kesin gözüyle bakılan seçimlere ramak kala, iktidar ve ortakları ile bütün ortaklarıyla birlikte muhalefet arasındaki yarış son safhaya girdiğini söyleyebiliriz.

Bugün başlayan Çin yeni yılı dolayısıyla Başbakan Necib bir Rezzak yaklaşan seçimlerin yarattığı uygun ortamda Çin kökenli Malezyalıların adına Malezya Federasyonu denilen ülkede ‘ulus-devlet’ yapılanmasındaki rolüne dikkat çeken mesajlarıyla gündemde yer işgal ediyor.  Başbakan, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Çinlilerin bağımsızlıktan bu yana ulus-devlet yapılanmasına ekonomi ve kültür alanında yaptıkları “muazzam” katkıya teşekkür ediyor. Çin yeni yılı ve verilen mesaj elbette ki, yaklaşan seçimle doğrudan ilintili.

Artık kafa kafaya bir yarıştan ziyade, muhalefetin ön aldığı bir seçmen yöneliminin gözlemlendiği bir seçim atmosferinde omurgasını Birleşik Malay Ulusal Organizasyonu (UMNO)’nun taşıdığı iktidar yapısının Malay-Müslüman oylarla işi götüremeyeceği aşikâr. Partinin adında yer alan “Birleşik Malay” olgusunun bugün pratikte neye karşılık geldiği ise son derece muğlak. Bu noktada, örneğin Malezya İslam Partisi (PAS), Halkın Adaleti Partisi (PKR) ve iktidar partisi UMNO’nun oluşturduğu ve buna Dr. Mahathir Muhammed’in kurduğu ‘Birleşik Yerli Partisi (Partibumi)’nin de eklendiği parçalı bir yapı var.

Enver İbrahim’in 1998 yılında UMNO’dan ihracıyla başlayan sürecin bugün ulaştığı nokta Malay Birliği’nin yerine daha çok Malezya birliğinin temsilini ortaya koyuyor. 2008 ve 2013 seçimlerinde sadece PKR ve PAS değil, Çin etnik temelli Demokratik Eylem Partisi’nin (DAP) ittifak yapmasında Enver İbrahim faktörü göz ardı edilmemeli. Bu hâl ve şartlarda, bugün Başbakan Necin bin Rezzak’ın her şeye rağmen, Çinli seçmenin desteğine muhtaç olması, Çin yeni yılı gibi önemli bir “manevi”  atmosferde siyasi arka plânı olan ve bu yönde göndermeler içeren mesajların verilmesini zorunlu kılıyor.

2013 yılı seçimleri öncesinde, Türkiye’den gelen birkaç misafirle, Kuala Lumpur’da gezerken, özellikle Çin kökenlilerin yaşadığı bölgelerdeki ilân panolarına asılan Necib bin Rezzak resimlerinin fotoğraf canbazlığı ile Çinlilere nasıl ‘benzettirildiğinden’ bahsetmiştim. Başbakan’ın beyaz tenli olmasının da verdiği etkiyle, fotoğrafı üzerinde biraz teknik oynamalarla ‘yaşlı bir tonton Çinli’ amca imajı verilebileceğini o zaman görmüştük. Ancak bu ‘sıcak imaj’ Çinlileri cezbetmemiş olacak ki, seçimlerin hemen ertesi günü Başbakan yaşanan hezimetin faturasını Çinlilere çıkartırken, “Çin tsunamisi” kavramını gündeme taşıyan kişi olmuştu.

Bugün yeni bir Çin yeni yılında ve yine bir seçim arefesinde Başbakan Necib bin Rezzak, Çinlilerin Malezya Federasyonu toplumunu oluşturan ve bir “ulus–devlet” niteliği kazanılmasındaki rolüne dair açıklamalar yapıyor. Çinlilerin Malezya toplumuna katkısı, tıpkı 1957 yılından önce İngiliz yönetimindeki Malaya topraklarında sosyo-ekonomik kalkınmanın gerçekleşmesindeki rolü gibi gündemde olabilir.

Örneğin, Turizm bakanlığı tanıtım filmlerinin ‘tutan’ sloganı “Malaysia truly Asia”nın gerçeklikteki karşılığı olarak Çin kültür dünyasının her yönüyle Malezya toplumuna kattığı değer ortada. Öte yandan, ekonomik üretim süreçlerindeki yönelimleriyle ve bunun alt yapısını oluşturan eğitim alanındaki yapılaştırıcı nitelikleriyle Çinlilerin katkısına diyecek yok. Başka hususları da ekleyebiliriz burada…

Ancak Çinlilerin “ulus-devlet” inşasındaki rolü gibi oldukça kapsayıcı bir siyasi açılımın gerçekleştirilmesindeki rolleri nelerdir diye sormak gerekebilir. Bunun ötesinde, ulus-devlet kavramının, bu kavramın çıkış kaynağı olarak örneğin bir Batı Avrupa ülkesindeki karşılığı olarak pratikte ve idealler ölçüsünde Malezya Federasyonu’nda hakikaten karşılık bulmuş mudur sorusunu da gündeme taşıyabilir. Bir adım daha ileri giderek, dokuz geleneksel sultanlığın varlığı ve sahip oldukları gizli-açık siyasi ve toplumsal güçleri noktasında bir ulus-devlet niteliğine haiz yapılanmanın neresinde durdukları noktasından da konuyu ele almanın  mümkün olduğunu söyleyebiliriz.

Tabii, Başbakan’ın mesajı bununla sınırlı değil. Malezya Federasyonu’nu oluşturan tüm etnik, dini yapıları hedef aldığı anlaşılan mesajın ilerleyen bölümlerinde, “Malezya topraklarının pek çok farklı etnik yapı için ‘yurt’ olduğu vurgusu Çinliler kadar hiç kuşku yok ki, Sabah ve Sarawak Eyaletleri’ndeki irili ufaklı onlarca etnik yapıya mensup kitleler için de bir mesaj niteliği taşıyor. Meşhur tabirle, ülkede “hiçbir ferdin göz ardı edilmeyeceği” ve kalkınma yarışından pay alacağı vurgusu, bu etnik yapılar ve hatta bu yapılardan daha çok ‘Malay kökenliler’ için geçerli olsa gerek.

Öyle ki, Malay Müslümanların bağımsızlık öncesi doğan koşulların bir sonucu olarak, özellikle ekonomik temsil ve nitelikleri açısından doğan “açığı” kapatmanın bir adı olarak, “siyasi iktidarı ve yönetimi” elinde bulundurma şartı bugüne kadar işletilmiş durumda. Bu bağlamda, ortada kat edilen bir mesafe olmakla birlikte, sürecin arzu edilen şekilde işleyip işlemediği konusunda ciddi kaygılar da yok değil.

İktidar çevrelerinde gündemi Başbakan’ın Çin yeni yıl mesajı oluştururken, muhalefet çevrelerinde ise artık ele geçirilmesine ramak kaldığına şüphe duyulmayan “iktidar” sonrasında ülkede reform hareketinin lideri Enver İbrahim’in suçsuzluğunun kanıtlanarak Başbakanlık koltuğuna nasıl oturacağının hesapları yapılıyor. UMNO’dan ayrılıp, yeni bir parti kuran ve muhalefetle ittifak görüşmeleri yapan ve bu anlamda “başarı” sağlayan kurt politikacı Dr. Mahathir Muhammed’in olası seçim zaferi sonrasında başbakanlık koltuğuna oturacak isim olarak açıklanmıştı.

Ancak aradan fazla bir süre geçmeden Dr. Mahathir yaptığı açıklamada, “Başbakanlık koltuğunda” iki yıl oturacağı mesajını vermişti. Bu gelişmeler bize Malezya siyasetinde 1998 yılına dönüldüğünü hatırlatmıyor mu? Sadece ülke içinde değil, uluslararası camiada da Dr. Mahathir sonrası iktidarı Enver İbrahim’e bırakacağı görüşlerine rağmen bu gerçekleşmemişti. Bugün Enver İbrahim, toplumsal ve siyasal talepler çerçevesinde altmış yıllık UMNO iktidarına son verme adına, Dr. Mahathir’le işbirliği yapılmasına onay veriyor. Enver İbrahim, bu ittifakı güçlendirme adına, Dr. Mahathir’in ülkede değişime ihtiyaç olduğunu gördüğünü ve bu yönde çalıştığını ileri sürüyor.

LEAVE A REPLY