Mehmet Özay                                                                                              03.03.2019

Malezya’da son dönemde, iki bölgede yapılan ara seçimi iktidardaki Umut Koalisyonu (Pakatan Harapan-PH) adayları kaybederken, muhalefetteki Birleşik Ulusal Malay Organizasyonu (UMNO) merkezli ulusal koalisyon adaylarının kazanması ülkede ırk temelli tartışmaların süreklilik arz ettiğine yoruluyor.

9 Mayıs 2018 seçimlerinin ardından, üç seçim bölgesinde yapılan seçimlerin ilkini yani Port Dickson seçimlerini Umut Koalisyonu’nun doğal lideri kabul edilen Enver İbrahim kazanmıştı. Bunu takip eden iki seçimi ise muhalefet adayları kazandı. Önce 26 Ocak’ta Cameron Highlands’da ve ardından 2 Mart’ta Selangor eyaletine bağlı Semenyih’de yapılan seçimleri UMNO adayları kazandı.

Bu ara seçimler, özellikle son ikisi bağlamında, ülkede çiçeği burnunda iktidar ile UMNO merkezli muhalefet arasında ırk temelli siyaset konusunda tartışmaların sürdüğünü ortaya koyuyor. İktidar veçhesinden konuya bakıldığında, ülkede ırklar arasında adaletli yönetimi savunan söylemi ve bunu uygun politikalarla hayata geçirme çabaları dikkat çekiyor.

Öte yandan, özellikle geleneksel Malay seçmenine hitap etmekle kalmayan, ülkenin kanıksandığı ileri sürülen ırk temelli siyaset yapma biçiminin adresi olarak da gösterilebilecek UMNO, yeni iktidarın Malay Müslümanların kazanımlarının elden gideceği konusundaki propagandası ile bu yeni dönemin siyasal söylemini ve teşebbüslerini akamete uğratma uğraşı veriyor.

Ara seçimlerin siyasi partiler için, kazanılan bir milletvekili de olsa, bir avantaj olarak görülebilmesi kadar, genel kamuoyu üzerindeki tesirini de hesaba kattıklarına şüphe yok. Belki de ikincisi daha büyük bir önem arz ediyor. Yukarıda dikkat çekilen üç seçimden ikisini muhalefet adaylarının almasını bu bağlamda değerlendirmek mümkün.

Ancak dün Semenyih’de yapılan seçimin kaybedilmesinin ardından Enver İbrahim yaptığı açıklamada, iktidar olarak bu gelişmeyi dikkat almaları gerektiğini söyledi. Açıklamasının devamında, seçim vaatleri olarak ortaya koydukları politikaları hayata geçirme konusunda da tavizkar olmamaları gerektiğine vurgu yaptı. Enver İbrahim’in açıklamasında yer alan bu iki cümlelik ifade, aslında Yeni Malezya’nın ne denli hassas bir denge üzerinde durduğuna işaret etmesi bakımından önemli.

İşin muhalefet yanında ise kazanılan iki ara seçime rağmen, kayda değer bir gelişmenin olduğu akla gelmemeli. UMNO’da liderlik krizi aşılamamış, partiyi bütünleştirebilecek kadroların yoksunluğu ortadayken ve üstüne üstlük, sabık Başbakan Necib bin Rezzak’la ilgili mahkeme süreçleri devam ederken, kazanılan ‘seçim başarılarını’ başka etkenlerde aramak gerekir.

Bunun da, muhalefetteki UMNO’nun vaat ettiği politikalar değil, aksine Malay seçmenin elinden gideceğine inandığı haklarını savunma psikolojisiyle verdiği bir tepki olarak görülebilir.

Burada Malezya İslam Partisi (PAS) faktörünü unutmamak gerekiyor. Semenyih seçim bölgesinde gözlemlendiği üzere, PAS aday çıkartmak yerine, açıkça UMNO adayına destek verdi. Bu durum, 9 Mayıs 2018 seçimleri öncesinde gündeme gelen iki partinin açıktan ittifak yapmamakla birlikte, belli seçim bölgelerinde ortak hareket etmelerinin son örneği olarak ortada duruyor.

Tabii bu haklar derken de, temelde ekonomik kazanımlar anlaşılmalı. Rekabetçi bir ortamın değil, iktidar aygıtı üzerinden geliştirilen bir bağımlılıkla kendini bugüne kadar var eden Malay toplumunun, bu yeni dönemi anlamlandırma çabasını sergileyip sergilemeyeceğini ise zaman gösterecek.

Yine Enver İbrahim’in yaptığı açıklamada yer alan bir cümleye atıfta bulunarak, partilerin “seçim bölgelerinin doğasını dikkate almaları gerektiği” yönündeki ‘uyarıcı’ ifade dikkat çekicidir.

Bu, ırk temelli ayrıma konu olan ülkede, farklı seçim bölgelerinde değişik dengelerin var olduğu gerçeğidir. Bu noktada, mevcut iktidar siyasal ve toplumsal değişimi öncelemesine rağmen, altmış yıllık birikimle yapılaştırılmış toplumsal ve de ırksal ‘gerçeklik’in kısa bir sürede ortadan kalkmasını beklemek pek mümkün gözükmüyor.

İktidar, ‘Yeni Malezya’ söylemini dillendirirken, ekonomik paylaşımdan toplumsal adalete kadar çeşitli alanlarda ortaya koymaya çalıştığı politikaların hangi toplumsal kesimler tarafından ne şekilde algılandığının iyi hesaplanması gerekiyor.

Toplumsal dinamizmini çıkarlar üzerine inşa etmiş bir toplumda, idealler ve haklar üzerinde tecelli edecek yapılaşmaya ırk ve din farkı gözetmeksizin her kesimin evet diyebileceğini söylemek biraz zor.

Bu süreçte, muhalefet özellikle de UMNO çevreleri yeni döneme adapte olmak yerine, belki biraz da bölgesel ve küresel belirsizlikler bağlamında özellikle Müslüman Malay seçmenin alıştığı ve kulağına hoş gelen Malay haklarının savunuculuğu rolünü oynamaya devam ediyor.

Tam da bu noktada, yukarıda Malay seçmenle ilgili söylediğimiz husus UMNO’da hakim olan düşünceyle nasıl örtüştüğünü görebiliyoruz.

Oysa, aynı parti mensuplarının, yani UMNO ve de bu partiye destek çıkan toplumsal kesimlerin 2009 yılından itibaren ülke ekonomisini kaldırmada araç olacağı varsayılan yatırımcı bir kurum olarak ortaya çıkan 1 Malezya Kalkınma Fonu (1MDB) üzerinden yürütülmüş olan yolsuzluklar konusunda pek de seslerini çıkartmamaları adalet duygusunun yine ötelendiği bir örnek olarak anlaşılmaya müsait.

Ve bu süreçte elde edilen iki ara seçim ‘zaferi’ bir anlamda, değişik suçlamalardan hakkında açılan davalarla mahkemeleri devam eden sabık Başbakan’ın kendini, ailesini ve partisini savunması için bir araç konumuna indirgenebiliyor.

Malay seçmen ve UMNO arasında birbirini besleyen yapı karşısında Umut Koalisyonu iktidarının yeni formülasyonlar bularak bu direnci kırma yönünde gayret sarf etmesi gerekiyor.

Enver İbrahim açıklamasından bu yönde çalışmalar olduğunu, ancak bunun zaman alacağına dikkat çekiyor. Bu zamanın mümkün olan en verimli biçimde kullanılması, halkın iktidarla olan bağını güçlendirme ve eski düzenin kendini güçlü kılmasına olanak tanımayacak bir şekilde ortaya konulması gerekiyor.

LEAVE A REPLY