Mehmet Özay 07.04.2022
Filipinler’de 9 Mayıs’da yapılacak başkanlık seçimleri yaklaşırken, “Filipinler siyaseti nereye gidiyor?” sorusu da beraberinde gündeme getirilmeye devam ediyor.
Bir yandan, ülkenin demokratik eğilimleri güçlendirmesi konusunda söylemler gündeme getirilirken, öte yandan bazı aday profilleri geçmişte yaşananlardan pek de ders alınmadığını ortaya koyuyor.
Başkan ve başkan yardımcılığına ayrı ayrı girilen seçimde, Bongbong lâkabıyla da tanınan Jr. Ferdinand Marcos ile Sara Duterte ittifakı karşısında, eski başkan yardımcısı Leno Robredo ile senatör Francis Pangilinan bulunuyor.
Seçim sürecinin ve sonrasının en önemli olgularından biri de hiç kuşku yok ki Mindanao barış süreci. Jr. Marcos ve rakibi Robredo’nun Mindanao Adası’nın önemli şehirlerindeki seçim kampanyasında Moro sorunun çeşitli açılardan gündeme gelmesi, hâlâ geçiş sürecinin yaşandığı özerk yönetim bölgesinin ne denli hassas olduğunu ortaya koyuyor.
Marcos ailesi meşruiyet arayışında
Bu çerçevede, don dönemde yapılan kamuoyu yoklamalarında, 1970’lerin ve 80’lerin diktatör lakaplı devlet başkanı Ferdinand Marcos’un oğlu ve eski senatör Jr. Ferdinand Bomgbong Marcos en güçlü aday konumunda olması dikkat çekiyor.
Baba Marcos’un diktatör olarak tarihe geçmesine rağmen, aradan geçen otuz yılın ardından oğul Marcos’un devlet başkanlığına bu denli yakın olması ülke siyasal bilincinde bir tenakuza işaret ettiğine kuşku yok.
Bununla birlikte, Marcos’u, başta Leni Robredo olmak üzere diğer adaylardan ayıran özelliği, ülkede hâlâ egemen olduğu söylenebilecek bir güç yapısının temsilcisi konumunda olmasıdır.
Jr. Marcos ilk defa seçime girmediğini hatırlatalım. 2016 yılında başkan yardımcılığına aday olmuş ve o dönemde de karşısında önemli rakip olarak Leni Robredo yer alıyordu. Bu rekabetin kazananı ise Robredo olmuştu.
Yeni ve etkili bir söylem var (mı?)
2016 yılından bu yana ülkeyi yöneten Rodrido Duterte’nin ardından, ülkeyi kimin yöneteceği tartışmalarında bugün gelinen noktada, Duterte’nin destek verdiği Jr. Marcos yapılan kamuoyu yoklamalarında önde gözüküyor.
Bu ayın başında yapılan bir kamuoyu yoklamasında ülke genelinde Jr. Marcos yüzde 54, Robredo ise yüzde 24’de gözüküyor.
Duterte’nin, söz konusu bu desteğinin en somut göstergesi ise, Mindanao Adası’ndaki meşhur Davao şehri belediye başkanlığını yürüten Sara Duterte ile seçim ittifakı yapmış olmasıdır.
Seçim günü yaklaştıkça seçmen eğilimlerinin değişebileceği konusunda bazı görüşler gündeme getirilse de, Jr. Marcos’un her halükârda en güçlü adaylar olduğuna şüphe yok.
Bununla birlikte, bu güçlü adaylığa karşın Jr. Marcos’dan ne iç politika ne de dış politika konusunda dikkat çekici bir söylem ortaya konduğu görülmüyor. En azından, uluslararası basına bu yönde yansıyan bir görüş olmadığı anlaşılıyor.
Politika ve kadın faktörü
2016 seçimlerinde başkan yardımcısı olmaya hak kazanan Leni Robredo, Jr. Marcos’un en yakın takipçisi konumunda.
Marcos ve Robredo arasında seçim yarışını belirleyecek olan, başkan Duterte’nin desteği olduğu giderek daha belirgin hale geliyor. Öte yandan, bazı araştırma sonuçlarında iki aday arasındaki oy farkının bayağı açılmış olması, kamuoyu yoklamalarında manipülasyon olup olmadığı şüphesini de akla getirmiyor değil.
Başkan Duterte iktidarda olmanın avantajıyla çeşitli imkânları cömertçe Jr. Marcos lehine kullandığı ortada.
Duterte’nin, başkan yardımcılığı döneminde Leni Robredo’dun kendisini çokça eleştirdiği hatırlanacak olursa, Duterte’nin, Robredo karşısındaki adayı desteklemesi, bir anlamda doğal gözüküyor.
Mindanao Barış Süreci
Bu seçim, ülkede genel itibarıyla demokratikleşme yönünde yeni bir sürecin başlayıp başlamayacağı sorusunu gündeme getirdiği gibi özellikle de, Mindanao barış sürecinin ne yönde bir seyir takip edeceği konusunda da gayet önemli bir döneme girildiğini ortaya koyuyor.
Bu çerçevede, Moro İslami Kurtuluş Cephesi’nin özerk yönetiminde geçiş sürecinin yaşandığı başta Mindanao Adası’ndaki örneğin, Magundanao ve Lanao del Sur başta olmak üzere, özerk yönetime konu olan beş eyalette başkan adaylarından kimin destekleneceği de önem arz ediyor.
Bu noktada, genel itibarıyla bölgedeki Müslümanların baba Marcos döneminde, 1968 yılında yaşanan Jabidah Katliamı’nın hafızaları tazeliğini korurken, bu seçim bölgelerinden Jr. Marcos’un birinci sırada çıkması zor gözüküyor.
Bununla birlikte, ortada bazı çelişkiler de yok değil. Yukarda da dikkat çektiğim üzere, geçmişten ders alınıp alınmadığını sorgulatacak gelişmelerden biri Lanao del Sur’da yaşandı.
Başkan adayı Jr. Marcos’un Lanao del Sur’daki seçim kampanyası sırasında, 1970’li yıllarda Müslümanlara yönelik katliamlar sırasında kullanılan “ölüm marşı”nın bu kez bölge halkı tarafından çalındı.
Jr. Marcos babasının iktidarda olduğu dönemde yaşanan katliamlarla ilgili “özür dilemezken”, o dönemleri yaşayanlarca tepkiyle karşılanan bu gelişmenin somut karşılığı, 9 Mayıs’taki seçimde ortaya çıkacak.
Jr. Marcos’un Mindanao Barış Antlaşmasının ardından, özerk bölge yönetimiyle bağlantılı olarak gündeme gelen Bangsamoro Temel Yasası’nın (Bangsamoro Basic Law-BBL) senatoda tartışılması sürecinde, daha önceki dönemde var olan özerk bölge statüsünden daha aşağı seviyeye düşürme konusunda çaba sergilemişti.
Özerk yönetime konu olan bölgelerde Müslüman adaylar belediye başkanlığı, valilik gibi yerel yönetimler için, Birleşik Bangsamoro Adalet Partisi’nden (United Bangsamoro Justice Party) aday konumundalar.
Parti politikalarından ve kapsamlı projelerden ziyade siyasete egemen köklü ailelerin güdümündeki Filipinler siyasal yaşamında sürpriz bir kırılma olup olmayacağı merak konusu. Bu yapının önemli temsilcisi konumundaki Jr. Marcos’un adaylığı kaçınılmaz olarak akıllara, 1970’li ve 80’li yıllarda diktatör lakaplı babası Marcos’u getiriyor.
Şu anki kamuoyu yoklamaları Jr. Marcos’u önde gösterirken, Rakibi Robredo’nun seçimlere üç hafta kalan başkanlık yarışında ilk sırada yer almak için önemli adımlar atıp atmayacağını önümüzdeki günlerde göreceğiz.