Mehmet Özay                                                                                              21.04.2022

Filipinler’de 9 Mayıs’ta yapılacak başkanlık seçimlerine az bir süre kala, sadece ulusal anlamda değil, bölgesel güvenlik bağlamında da önem taşıyan Bangsamoro barış sürecini kısaca ele almakta yarar var.

Söz konusu barış sürecinin bir ifadesi olarak 2019 yılında hayata geçirilen, Bangsamoro Geçiş Yönetimi (Bangsamoro Transition Authority-BTA) adıyla özerk yönetim uygulamasına dair üç yıllık geçiş süreci bu yıl Haziran ayında dolsa da, bazı nedenlerden ötürü 2025 yılına kadar ikinci bir üç yıllık süre daha uzatıldı.

Bu noktada, Lanao del Sur, Maguindanao, Basilan, Sulu, Tawi-Tawi, Marawi, Lamitan, Cotabato ile Kuzey Cotabato’da 63 yerleşim yerini kapsayan ve bu bölgelerdeki Moro halkının bir başka deyişle, Bangsamoroluların barış ve güvenlik içerisinde yaşamaları ve var olan anlaşmalarla elde ettikleri haklarının tümünü kullanabilmeleri büyük önem arz etmektedir.

Bu çerçevede, söz konusu seçimler öncesinde, Bangsamoro mücadelesi ve barış süreçlerine dair bir hatırlatmanın yerinde olacağını düşünüyoruz.

Moro mücadelesi: MNLF ve MILF

Filipinler’in güneyinde Mindanao, Sulu, Palawan, Basilan, Tawi-Tawi Adaları bölgesinde Müslüman Moro halkının 1970’lerin başlarından itibaren ortaya koydukları bağımsızlık mücadelesinin iki temel evresi bulunmaktadır.

Bunlar, gerek lider kadrosu gerekse hareketin devamlılığı noktasında birbirine şu veya bu şekilde eklemlenmiş olan Moro Ulusal Kurtuluş Cephesi (Moro National Liberation Front-MNLF) ve Moro İslami Kurtuluş Cephesi (Moro Islamic Liberation Front-MILF).

Bu iki yapı arasında temel ayrımın seküler-milliyetçilik ile İslami bağlam olduğu görülmektedir. Bu farklılaşmayı, dönemin ve liderlerinin özellikleri çerçevesinde ayrı bir tartışma konusu olduğunu söylemekte yarar var.

Ancak kısaca ifade etmek gerekirse, MNLF’in kurucularından ve lideri konumundaki Nur Misuari’nin adı, erken dönemde öne çıkmıştır. MILF ise, Nur Misuari’nin liderliğini yaptığı MNLF’le yaşanan bir takım teknik ve ilkesel ayrışmalar sonucu 1980’lerin başlarında Selamat Haşim tarafından kurulmuştur.

MNLF’in Filipinler merkezi hükümetiyle 1976 yılında Tripoli Antlaşması, 1996 yılında Manila Antlaşması ile Moro Halkı’nın çoğunlukta olduğu bölgelerde özerk yönetim konusunda konsensüs oluşmuş ve barış süreci gündeme gelmiştir.

Bununla birlikte, her iki süreçte Moro halkının tarihsel ve geleneksel temellere dayanan hukuki haklarını elde edememesi, MNILF’den kopuşlara ve MILF’in bölge halkının temsilcisi olarak öne çıkmasına yol açmıştır.

Tarihsel ve geleneksel haklar

Her iki hareketin varlık nedeni, yukarıda dikkat çekildiği üzere Moro Müslümanlarının, 16. yüzyılın ikinci yarısında İspanya sömürgeciliğiyle başlatılmak üzere, tarihsel ve geleneksel siyasi, hukuki, kültürel haklarının korunmasıdır.

Burada, söz konusu bu hususun salt modern ulus-devlet süreciyle sınırlı olmadığını uzun bir tarihsel geçmişe dayandığını unutmamak gerekir. Bu durumun, sadece Moro halkı ile ilgili ve de sınırlı olmadığı, Güneydoğu Asya coğrafyasındaki diğer benzeri gelişmelerle karşılaştırmalı olarak ele alındığında ortaya çıkacaktır.

Uzun bir süre Moro halkını temsil kabiliyetindeki hareketlerin bağımsızlık olgusu üzerinde durmaları ile bugüne gelindiğinde ortada sadece özerk yönetim koşuluyla sınırlı bir siyasi gerçekliğe ulaşılmasında, bazı ulusal ve özellikle de, küresel gelişmeleri dikkate almak gerekir.

Nur Misuari’nin MNLF lideri olarak, Filipinler merkezi hükümetiyle yapılan antlaşmalar sonrasında Jolo Adası (Sulu) merkezli bir özerk valilik yönetimi hayata geçirilmiş olsa da, ortaya çıkan başarısızlık, MILF’in Selamet Haşim liderliğinde bağımsızlık talebinin yenilenerek devam ettirilmesine neden olmuştur.

Ancak 1996 yılından itibaren, giderek ulusal hükümet nezdinde de meşru bir taraf olarak ortaya çıkan MILF’in mücadeleyi pasif direnişle sürdürdüğüne vurgu yapılmalıdır.

Bu durum, hem daha öncesinde MNLF, hem de MILF’in Moro toplumunun haklarının meşruluğunun yanı sıra, mücadeleyi savaş ve siyaset ahlâkı çerçevesinde gördüklerine unutmamak gerekir.

Söz konusu bu ayrışmayla birlikte, MILF’in 1997’den itibaren, merkezi hükümetle çeşitli boyutlarla görüşmelere başladığına dikkat çekmekte yarar var.

Uluslararası gelişmeler ve Moro sorunu

Bu anlamda, Müslüman bölgelerine herhangi bir saldırı yapılmadıkça tepki vermeyen ve kendi bölgelerinde varlık süren bu yapıların küresel gelişmelerden etkilenmesi özellikle 11 Eylül 2001’de ABD’de gerçekleşen saldırılar sonrasına tekabül eder.

Bu hareketler ve özellikle de, o dönem artık çok daha ön plânda olan MIFL’in hak etmediği bazı ithamlara konu olması, hareketin bağımsızlık talebinin de, bir anlamda sorgulanmaya başlandığına işaret etmektedir.

ABD’de yaşayan söz konusu saldırılar sonrasında, İslam ve Müslümanlar sözde ‘küresel terör’ olgusunun muhatabı yapılmak istenmeleri özellikle de, Filipinler’deki gibi faal olan hareketleri gizli/açık hedef aldığına tanık olunmaktadır.

Bu noktada, sadece ABD yönetiminin değil, ilgili ülkelerin ulusal yönetimleri de uluslararası arenalarda Müslümanların bu mücadelelerini, sözde ‘küresel terör’ kapsamına dahil edilmesi yönünde girişimlerde bulundukları bilinmektedir.

Söz konusu bu gelişmeler, MILF gibi yapıların meşruiyetlerinin şu ya da bu şekilde sorgulanmaya başlanmasıyla, hiç kuşku yok ki, zaten var olan ancak giderek daha çok merkezi hükümetlerin taleplerine doğru bir eğilimin ortaya çıktığı bir barış görüşmeleri sürecine evrilmiştir.

Bu durum, artık Moro toplumunun bağımsızlık talebi yerine, özerk yönetime sahip olmakla sınırlandırılmış bir siyasal hak olarak gündeme gelmiştir.

Buna karşı, MILF lideri Selamet Haşim’in, dönemin ABD başkanı G. Bush’a gönderdiği belirtilen mektupta, MILF’in ABD’nin ‘küresel terör’ olarak itham ettiği yapılarla bir ilişkisi olmadığını açıkça dile getirmiş olsa da, merkezi hükümetle zaten başlamış olan barış görüşmelerinin farklı bir evreye doğru gitmesine de, öyle anlaşılıyor ki, mani olamamıştır.

MILF ve görüşme süreçleri

Selamet Haşim, vefat ettiği 2003 yılı Temmuz ayına kadar Filipinler merkezi hükümetiyle barış görüşmelerine devam etmiştir. Bu çerçevede, 2001 yılında dönemin Filipinler devlet başkanı Gloria Macapagal Arroya ile yapılan görüşmeler devam ettirilerek 2003 yılında, ‘Düşmanlığın Sona Erdirilmesi’ başlığıyla barış sürecine geçilmiştir.

2005 yılında Mindanao bölgesinde Rehabilitasyon ve Kalkınma Ajansı’nın kurularak bölge halkının özellikle sosyo-ekonomik gelişiminin önünün açılması hedeflenmiştir.

2007 yılında “Geleneksel Toprakların Kullanımı” başlığıyla bir diğer anlaşma bölümü ortaya konmuştur. Bunun devamı olarak 2008 yılında devam eden görüşmeler, 2009 yılında Kuala Lumpur görüşmeleri ile uluslararası bir boyut kazanmıştır.

2010 yılındaki başkanlık seçimleri sonrasında Benigno Aquino’nun devlet başkanlığı koltuğuna oturmasıyla merkezi yönetimde Moro halkının talepleri konusunda, daha gerçekçi yaklaşımların sergileneceği bir döneme geçilmiştir.

Bunun bir ifadesi olarak, Selamet Haşim’in vefatının ardından MILF lideri olan Hacı Murad İbrahim, 2011 yılında bu sefer Tokyo görüşmelerinde yer almıştır. Bu dönemin özellikle, kritik bir aşama olduğunu söylemek mümkün.

Yukarıda dile getirilen ana görüşmeler ve varılan bazı temel anlaşma maddelerinin daha kapsamlı bir yapıya büründürülmesiyle 27 Mart 2014 tarihinde Bangsamoro Kapsamlı Anlaşması (Bangsamoro Comprehensive Agreement-BCA) imzalanmıştır.

Özerk yönetime doğru

Ulusal senato tarafından görece uzun süren tartışmalar sonrasında, 2018 yılı Mayıs ayında kabul edildi.

BCA’yı temel alarak oluşturulan, “Bangsamoro Özerk Yönetim Organik Yasası”, devlet başkanı Rodrigo Duterte tarafından imzalanmasıyla referandum kapısı açılmış oldu. 21 Ocak 2019’da yapılan referandumla Mindanao ve Sulu Adaları’nda halkın çoğunluğunu Bangsamoroluların oluşturduğu belirli bölgelerde özerk yönetim sürecine geçilmesi kabul edildi.

Böylece, MILF lideri Hacı Murad İbrahim, 21 Şubat 2019 tarihinde, ‘Bangsamoro Müslüman Mindanao Özerk Bölgesi’ (BARMM) geçiş dönemi valisi ve 80 kişiden oluşan eyalet meclisi ile göreve başladı.

Böylece, 1996 yılındaki antlaşmanın ardından yürürlüğe konulan ancak meşruiyeti sorgulanan “Müslüman Mindanao Özerk Bölgesi (ARMM) yönetimi, yerini BARMM’e bırakmış oldu.

Bu çerçevede, 2019-2022 yıllarını kapsayacak üç yıllık geçiş süreci bir yandan, kovid-19 öte yandan bazı teknik sorunlar nedeniyle, 2025 yılına kadar ikinci bir üç yıllık döneme uzatılmıştır.

Filipinler’de, önümüzdeki ay, yani 9 Mayıs’ta yapılacak başkanlık seçimlerinin hiç kuşku yok ki, Bangsamoro barışı için de büyük bir önemi bulunuyor. Yeni seçilecek başkan ve senato’nun Bangsamoro Özerk Yönetim bölgesi uygulamasına katkıları ve sürecin sağlıklı bir şekilde 2025’e kadarki geçiş döneminin tamamlanması Filipinler için yeni bir sınav anlamı taşıyor.

LEAVE A REPLY