Mehmet Özay 28.10.2019
Endonezya’da Joko Widodo’nun (Jokowi) başkanlık yeminin ardından yeni kabine açıklandı.
Jokowi’nin kabine üyelerini seçerken bazı yeniliklere imza attığını söylemeliyiz. 20 Ekim’de yapılan başkanlık yemin töreninde ekonomiyi öncelleyen bir konuşma yapan başkan Jokowi, hafta içinde kabineyi açıklamasıyla hedefinin sadece ekonomi olmadığını ortaya koymuş oldu.
Yeni dönemde, alt yapı çalışmaları ile kalkınma hamlesine hız verme, imalat sanayiinde teknolojik yeniliklerle yeni pazarlara açılma hiç kuşku yok ki, işsizlikle ve yoksullukla mücadeledeye etkisi ile ülkede ekonomik gelişmeyi hedefliyor.
Ancak siyasi istikrarın tehlikeye girdiği ve/ya siyasi istikrarsızlığın hakim olduğu bir süreçte söz konusu bu alanlarda gerekli hamleleri yapabilmek mümkün değil. Dolayısıyla Jokowi’nin yeni kabineyi oluştururken aldığı kararların siyasi ve ekonomik bütünlük içerisinde değerlendirilmesi gerekiyor.
Jokowi’den siyasi birlik hamlesi
Jokowi’nin ikinci dönem devlet başkanlığında görev yapacak kabinenin öncelikle siyasal istikrarı sağlamayı hedefleyen ve bu anlamda mümkün olduğunca farklı siyasi parti ve çevrelerden kişileri biraraya getiren yepyeni bir yapı ortaya koyduğu görülüyor.
Bu yapı içerisinde, adı daha önce başkan yardımcılığı için kesin gözüyle bakılan anayasa mahkemesi eski başkanı Mahfud MD ile Jokowi’nin 2014 ve 2019 başkanlık seçimlerindeki rakibi, Büyük Endonezya Hareketi Partisi (Partai Gerakan Indonesia Raya-Gerindra) lideri Prabowo Subianto da bulunuyor.
Bir diğer yenilik, ise kabinede sayısı üç olan bakan yardımcılıklarını on ikiye çıkarması oldu. Bu teknik bir değişiklikten öte, Nisan ayındaki başkanlık ve parlamento seçimlerinde Jokowi’ye destek veren partilerin bazı temsilcilerinin parlamentoya girmemelerine rağmen, ortada koydukları desteğin bir karşılığı olarak çeşitli bakanlıklarda yardımcı olarak atanmaları ile siyasi birliği kabineye taşıması anlamı taşıyor.
Bakan yardımcılarının farklı siyasi ve toplumsal kesimlerden gelmesi, bir anlamda Jokowi’nin yakın gelecekte ülke siyasetinde öne çıkması beklenen yeni bir siyasetçi neslinin hazırlığı olarak yorumlanmaya açık.
Mahfud-Prabowo ikilisi
Mahfud MD Siyasi, Hukuki ve Güvenlik İşleri’nden Sorumlu Koordinasyon Bakanı, Prabowo Subianto ise Savunma Bakanlığı görevine getirildi. Bu iki ismin sembolik değerinin oldukça yüksek olması ve böylesine önemli bakanlıklara atanmaları nedeniyle hiç kuşku yok ki, Jokowi’nin daha birinci günden elini sağlamlaştırdığı anlamı taşıyor.
Bu noktada, liberal kanat diyebileceğimiz çevreleri temsil eden Mohammad Mahfud MD ile siyasi rakibi olmakla kalmayan, aynı zamanda ülkede yolları keşismesi pek de beklenmeyen ultra milliyetçi kesimler ile yine bazı sözde İslamcı partilerin destekçisi olarak ortaya çıkan Prabowo Subianto’nun aynı kabinede biraraya getirilmiş olmaları Endonezya’da yeni bir siyasi aklın varlığına işaret ediyor.
Bu noktada, sonra söyleyeceğimiz bir ifadeyi hemen burada dile getirmekte fayda var. Jokowi bu önemli kabine hamlesi ile mevcut siyasi liderlerin ve de partilerin önünde olduğunu bir kez daha kanıtlamış oldu. Temiz bir siyasetçi kimliğinin yanı sıra, her ne kadar Endonezya Mücadeleci Demokrasi Partisi (Partai Demokrasi Indonesia-Pejuang-PDI-P) gibi bir partinin adayı olarak başkan seçilmiş olsa da, ülke birliği noktasında gerektiğinde farklı kesimlerle biraraya gelebileceğini ve birlikte çalışabileceğini bir kez daha göstermiş oldu.
Jokowi’nin, geçen Ağustos ayında başkan yardımcısı belirlenme sürecinde Mohammad Mahfud MD’nin adı adı ilk sıraya kadar çıkmıştı. Ancak siyasetteki farklılaşma nedeniyle son anda adayını Alimler Hareketi (Nahdat’ul Ulama-NU) liderlerinden Ma’ruf Amin Hoca’dan yana kullandı. Bugün Jokowi, Mahfud MD’yi kabineye almasıyla hem Mahfud’a destek çevreleri hem de NU çevresini kendine, bir başka deyişle merkeze yaklaştırmış oldu.
Mohammad Mahfud MD’nin kabineye alınmasının ülke siyasetini güçlendirecek bir etki olduğunu birkaç veri ile de desteklemek mümkün.
Bunlardan ilki, Mohammad Mahfud, 2013 yılında Anayasa Mahkemesi’nden emekli olmasının ardından, adı devlet başkanlığına aday isimler arasında geçiyor olmasıydı. İkincisi ise, yeni oluşan kabinede Siyasi, Hukuki ve Güvenlik İşleri’nden Sorumlu Koordinasyon Bakanı olarak görev yapacak olmasıdır.
Bu bakanlığın daha önceki süreçlerde asker kökenlilerce doldurulduğu hatırlanacak olursa, Mahfud MD’nin bu görevi üstlenmesi sivilleşmeye yönelik bir eğilimin olduğunu ortaya koyuyor.
Anayasa Mahkemesi başkanlığı yapmış olan Mahfud MD’nin kabinenin açıklamısının hemen ardından verdiği ilk demeçte, ülkenin yakın geçmişinde yaşanan insan hakları ihlallerinin bir an önce çözüme kavuşturulacağına yaptığı vurgu önemliydi.
Bu açıklamanın, bir anlamda Jokowi’nin yeni dönemde bu bakanlık üzerinden uluslararası güvenlik vb. konular yerine ülke içerisinde halen çözüme kavuşturulamamış ve geniş toplum kesimlerinde kırılganlığa yol açan konuları bir an önce çözüme kavuşturmak istediğini düşünmek mümkün.
Hak ihlallerinin çözümü
30 Eylül 1965 tarihinde yaşanan darbe ve onu takip eden süreçte mağduriyete uğrayan kesimler, Açe ve Papua Eyaletleri’nde ordu maharetiyle gerçekleştirilen hak ihlalleri, bazı sivil toplum temsilcilerinin hayatlarını kaybetmesi gibi konular hiç kuşku yok ki, Mahfud MD’nin açıklamasıyla ülke gündeminde önemli bir yer işgal edecek.
Mahfud MD’nin yukarıda dikkat çekilen açıklamasından hareketle, geçmişteki insan hakları ihlallerine yönelik çözüm odaklı böylesi bir çabanın istikrarlı ve sürdürülebilir bir şekilde yerine getirilebilmesi için sadece kabinenin değil, dini-sivil grupların, siyasi partilerin ve hatta ordu içerisinden önemli bir desteğin oluşmasına bağlı.
Bu noktada, 15 Ağustos 2005 tarihinde imzalanan Helsinki Barış Anlaşması ile Açe topraklarında yaklaşık otuz yıla varan çatışma ortamının sona erdirilmesiyle yeni bir döneme geçiş yapılmıştı. Uluslararası tanınırlığı olan böylesi bir anlaşmada yer alan geçmişteki hak ihlallerinin üzerine gidilmesin de bile yeterli çabanın ortaya konamamış olması ve ilgili anlaşma maddelerinin kağıt üzerinde kalması, Mahfud MD’nin işinin hiç de kolay olmadığının somut bir göstergesi olarak okunmalıdır.
Öyle ki, uzun bir dönem ordunun ve ordu kökenli sivil siyasetçilerin egemenliğinde hüküm süren ülkede böylesine hassas bir konunun nasıl ve hangi süreçlerde çözüme kavuşturulabileceği ise üzerinde durulması gereken bir konu.
Bu husus, sadece bir bakanlığa atanan kişinin kimliği ile değil, çok daha büyük yapısal oluşumlarla bağlantılıdır. Bu noktada, ülkede ordunun sahip olduğu konum bizatihi önem taşıyor. Ordunun sadece güvenlik değil, siyaset ve ekonomi ile içiçe bir yapı oluşturması öncelikle üzerinde durulması gereker bir konuyu teşkil ediyor.
Jokowi’nin bu ikinci dönemde Mahfud MD üzerinden geliştirmeyi arzu ettiği böylesi bir reform düşüncesi içerisinde olup olmadığını söylemek güç. Ancak şayet bu yönde bir politika şekillendirilebilirse hiç kuşku yok ki, siyasetin demokratikleştirilmesi kadar, ordunun kendi asli görevine dönmesinin getireceği avantajlardan konuşmak mümkün olacaktır.
Jokowi siyasette önde gidiyor
Daha önceki yazılarımızda, dile getirdiğimiz üzere özellikle 2016 Ağustos’undan bu yana ülke siyasetinde görülen ve acilen çözülmesi gereken çatışmacı ortamın sonlandırılması adımını atması gerektiğini ileri sürdüğümüz sözde bazı İslamcı partiler yerine, bu adımı Jokowi’nin atmış olması üzerinde oldukça düşünülmeyi hak ediyor.
Bu sözde İslamcı partiler kendi parti ilkeleri ve temsilcisi oldukları geniş kitlelerin düşünce ve hissiyatlarını gözetmemek ve/ya bu düşünce ve hissiyatları farklı yönlere kanalize etmek gibi bir yanlış politika sürecini sürdürmeye devam ediyorlar. Ve bunu da son iki dönemdir destek verdikleri siyasi hareket ve liderler ile ittifakları ile kanıtlamış durumdalar.
Bugün bu ittifak yapısının artık fiili olarak ortada olmadığının kanıtı Mohd. Mahfud MD, Prabowo Subianto gibi isimlerin yeni kabinede yer almalarıdır. Kabineye bakıldığında, daha düne kadar Prabowo’nun ardından siyaset yapmayı bir beceri zanneden bu yapıların bugün ne denli siyasetin dışında kaldıkları açık seçik ortadadır.
Şayet siyaset bir satranç mücadelesi ise, bu mücadelede Jokowi bir kez daha öne çıkmayı başardı. Jokowi, ortaya koyduğu Prawobo hamlesi ile hem 2016’dan bu yana var olan çatışmacı ortamı bertaraf etti, hem de önümüzdeki beş yıl boyunca kendisine siyasi ve toplumsal muhalefetin öncüsü olabilecek Prabowo’yu bu rolden saf dışı etmiş oldu.
Kabine değişiklikleri ülke siyasetinin çok sesliliğini yansıtırken, yeni dönemde hedefin uzun süredir üzerinde durulan reform çabalarının mümkün olduğunca gerçekleştirilmesine yönelik olduğunu söylemek mümkün.
http://guneydoguasyacalismalari.blogspot.com/2019/10/endonezyada-yeni-kabine-ve-yuksek.html