Mehmet Özay                                                                                              26.07.2021

Endonezya, kovid-19 salgınının Güneydoğu Asya’da yeni merkezi haline geldi.

Kovid-19 pozitif olanların ve ölümcül vaka sayısındaki artış üzerine, 3 Temmuz’da başlatılan kısmı kapanma, genişletilirken 2 Ağustos’a kadar uzatılmasına karar verildi.

Salgının yüzde altmışlık bölümünün özellikle, 270 milyon nüfuslü ülkenin iki yoğun nüfuslu bölgesi Cava ve Bali Adaları’nda olması dikkat çekiyor.

Sağlık bakanlığı verilerine göre, bugüne kadar kovid-19’a yakalananların sayısı 3.16 milyon olarak verilirken, ölü sayısı ise 83 bini aşmış durumda. 25 Temmuz itibarıyla vaka sayısı 38.679 ve ölü sayısı ise 1266 olarak açıklandı.

Bu verilere rağmen, bazı çevreler ülkede sağlık alt yapısının sorunlu olması nedeniyle, açıklanan vaka ve ölü sayısının gerçek değerleri yansıtmadığı görüşünde.

Delta varyantı etkili oluyor

Vaka artışlarının Mayıs ortalarından başlayarak giderek artışında, Hindistan’dan yayılan delta varyantının bölgede kendini hissettirmesiyle ortaya çıktığı kesin. Öyle ki, son bir haftada ölümcül vaka sayısı, Haziran ayının ikinci haftasına göre yedi kat artış göstermesi bunun bir kanıtı olarak sunuluyor.

Bu gelişmeler üzerine, devlet başkanı Joko Widodo, 3 Temmuz’da başlatılan kısmi kapanmanın bazı bölgelerde genişletilerek devam ettirileceğini açıkladı.

Endonezya uzunca bir süredir “geliyorum!” diyen kovid-19 salgını, Delta varyantıyla birlikte ülkede ilk defa bu boyutta etkisini gösteriyor.

İlk defa geçen Ekim ayında görülen Delta varyantı Hindistan’da etkili olurken, Endonezya’da Haziran ayının ikinci haftasında ortaya çıktığı açıklaması yapılmıştı.

Haziran ayı sonlarında sağlık bakanı Budi Gunadi Sadikin tedbirlerin artırılmasını isterken, bu konuda gerekli adımların atılmadığı görülüyor. Bu durum, benzer gelişmeye konu olan Malezya, Hindistan ve hatta Avustralya gibi ülkelerde alınan tedbirlerin benzerlerinin Endonezya’da alınmadığını ortaya koyuyor.

Temelde, test ve izleme süreçlerindeki zaafiyete aşılama sürecinde de rastlanıyor. Aşı uygulamasına başlanmasına ve günde 1 milyon doz aşı hedefine ulaşılması konusunda yapılan açıklamalara karşın, bölgeler arası dağılımda yaşanan eşitsiz dağılımın sürecin etkin işletilmesine engel olduğuna dikkat çekiliyor.

Vakaların artışıyla birlikte sağlık alt yapısında özellikle, hastane yoğun bakım merkezlerinde oksijen yetersizliği başgöstermesi üzerine, Temmuz ayı başında Singapur’dan ilk destek gelmişti. Bazı bölgelerde ise, halk ellerindeki seyyar oksijen tüplerini doldurmak için bazı kurumların önünde sıraya girmişti.

Salgının yaygınlık derecesine göre bölgeler dört kategoriye ayrılıyor.

Birinci kategori en sağlıklı alanları oluştururken, dördüncü kategori salgının en yoğun olduğu bölgelere işaret ediyor. Başta Cava ve Bali Adaları olmak üzere 15 bölge dördüncü safhada değerlendiriliyor.

Buna göre dördüncü kategoride 95 şehir bulunurken, ilgili bakanlık şehirlerin isimlerini henüz yayınlamadı.

Geciken tedbirler

Bugünden itibaren yürürlüğe gireceği belirtilen tedbirlerin belki de, en önemli maddesi merkezi karantina alanlarının oluşturulması ve gezici sağlık ekiplerinin görevlendirilmesi. Ancak bu konuda ne tür başarı sağlanacağı ise zaman gösterecek.

Kapsamlı kapanmanın 2 Ağustos’a kadar sürdürüleceğinin açıklanmasına rağmen, bölgedeki diğer ülkeler gerçekliği dikkate alındığında, Endonezya’nın bu kadar kısa sürede başarı sağlayıp sağlayamayacağını ise zaman gösterecek.

Alınan tedbirlerin detaylarına bakıldığında ise, ‘halkçı’ kimliğiyle tanınan başkan Jokowi’nin gündelik işlerle geçinen geniş kesimlerin ekonomilerini dikkate aldığı anlaşılıyor.

Geleneksel pazarlar, sokak satıcıları, bakkal ve küçük marketler, çamaşırhaneler, tamirciler vb. küçük işletmelerin faaliyetlerine “sağlık protokollerine uymaları şartıyla” izin verilmesi, Jokowi’nin bu ve benzeri alanlarda çalışan geniş kitlelerin mağduriyetini önleme, bir başka şekilde söylemek gerekirse, olası bir toplumsal kaosun önüne geçmeyi hedefliyor.

Başkan Jokowi’nin belirli kesimlere yönelik sosyal ve ekonomik yardım programının ise “ilgili bakanlıklarca ilân edileceğini” açıklaması da, bugüne kadar bu konuda da kayda değer bir çalışmanın olmadığına işaret ediyor.

Güneydoğu Asya ülkeleri arasında kovid-19’un en hızla yayıldığı ülke konumundaki Endonezya’da, merkezi ve eyalet yönetimlerinin bu gelişme ne denli hazırlıklı oldukları ise tartışmaya açık.

1,5 yıllık süreç

Özellikle salgının merkezinin Takımadalar bölgesine yakınlığı ve başlangıcından bu yana bir buçuk yılı aşkın bir süre geçmesine rağmen, yaklaşık son birkaç aydır Endonezya’nın salgının merkezlerinden biri haline gelmesi üzerinde durulması gereken bir konudur.

Kovid-19, 2020 yılı başında Çin’de ortaya çıkan ve Çin yeni yılı dolayısıyla bölge ülkelerinde kendini hissettirmeye başlasa da, dünyanın farklı bölgelerinde giderek ölümcül hale gelmesine karşın Güneydoğu Asya ve özellikle de, Endonezya’da uzun dönem düşük yoğunluklu olarak kendini belli etmişti.

Her ne kadar, arzu edilir bir durum değilse de, örneğin sırasıyla İran, Batı Avrupa, Kuzey Amerika, Latin Amerika’da gelişmelerle kıyaslandığında, gerek nüfus yoğunluğu gerekse sağlık sisteminin zaafiyetleri nedeniyle Endonezya’da salgının büyük boyutlarda gündeme gelmemesini açıklayan bilimsel bir neden henüz ortaya konulabilmiş değil.

Salgının, bu yıl başından itibaren Hindistan’da ortaya çıkan yeni varyantının ardından aslında Doğu ve Güneydoğu Asya bölgesine ne zaman geçeceği an meselesiydi.

Ve bu gelişme Japonya’dan Avustralya’ya kadar yeni bir dalganın ortaya çıkmasına neden olurken, Endonezya bu süreçte salgının merkezi haline geldi. Temelde Endonezya’yı diğer ülkelerden ayıran nedenin hiç kuşku yok ki, teknik alt yapı eksikliği olduğunu söylemek mümkün.

Öyle ki, gerek ASEAN içerisinde gerekse ikili ilişkilerle Endonezya’da salgının ciddi boyutlara ulaşması öncesinde yapılması gereken işbirliklerinin de ne denli rasyonel bir şekilde sürdürüldüğü tartışmalı.

Bu gecikmede ülkede diğer benzer gelişmelerde olduğu gibi merkez ile eyaletler arası koordinasyon eksikliği, bürokratik yapılanmanın engelleyiciliği gibi faktörler öne çıkıyor.

Son dönemde Çin’le siyasi ve ekonomik ilişkileri gayet gelişme kaydeden Endonezya’da yetkililerin aşı çalışmalarında bu ülke ile kapsamlı bir işbirliği yapıp yapmadığı da sorgulanabilir. Belirli çevrelerin Çin’e yönelik tepkileri bir yana, ülkede aşı sürecinin istenilir düzeyde seyretmediği sahadan gelen tepkilerle ortada.

Tarama sistemi

Öyle ki, aradan geçen 1.5 yılın ardından ancak bugün yani, 26 Temmuz’da dijital izleme sistemi hayata geçirilmeye başlandı. Yapılan açıklamalar bakılırsa, buna paralel olarak, sağlık bakanlığı yerel birimlerinin saha çalışmaları da ortaya konulacağı anlaşılıyor.

Oysa, bu sistemi Endonezya’nın hemen yanı başındaki komşusu Singapur ve aynı bölgedeki Güney Kore gibi ülkeler çok daha erken bir dönemde gündeme getirmeleriyle hem vak’a sayısını hem de ölümcül sonuçları engelleme konusunda kayda değer başarı sergilemişlerdi.

Bu noktada, Endonezya’daki durumu söz konusu bu ülkelerin gelişmiş düzeyi vb. ile kıyaslamak kadar, bunun ötesinde sağlık bakanlığı başta olmak üzere genel politikaların belirlenmesi ve uygulanmasındaki belirsizlik çok daha belirgin bir durum arz etmektedir.

Salgının daha başlarında ülkenin farklı bölgelerinde sağlık kuruluşlarında temel ekipmanların bulunmadığı gerçeği ortaya çıkarken, geçtiğimiz birkaç ayda salgının ciddi olarak seyretmesi karşısında bu sefer konu uluslararası medyanın gündemine taşınarak hastahanelerde oksijen tüpü yetersizliği ile güncellenmişti.

Buna çözüm olarak ise, yukarıda dikkat çektiğimiz ülkelerden Singapur’dan teknik yardım talep edilmesi gündeme gelmişti. Aslında tam da kastettiğimiz bu. Geniş bir coğrafyaya yayılan, belirli Adalar’da ve Adaların yoğun nüfuslu bölgelerinde böylesine temel sağlık tedbirlerinin çoktan alınmış olması gerekirdi.

Bugün uygulanmaya başlanan tedbirlerin hangi bölgeleri kapsadığına bakıldığında da, bu konuda ne denli gecikme yaşandığı kendini açık seçik gösteriyor.

Devlet başkanı, Joko Widodo tarafından kovid-19’la mücadele koordinasyonunun başına, kabinede Denizcilik İşleri ve Yatırım Koordinasyon bakanı Luhut Pandjaitan’ı atarken, tedbirlerin ülke genelindeki salgının yüzde altmış oranıyla başını çektiği Cava ve Bali Adaları’nda yoğunlaşacağı açıklaması aslında hükümetin ne denli geciktiğini ortaya koyuyor.

Açe’den Papua’ya kadar geniş topraklara sahip Endonezya’nın içinde sağlık alt yapısı da dahil olmak üzere, en gelişmiş iki bölgesi Cava ve Bali Adaları’nda salgının önlenememiş olması, halkın gerekli tedbirleri almadaki sorumluluğu kadar, hem merkezi yönetim ve hem de eyalet yönetimlerinin salgınla mücadeleyi ne denli ciddiye aldıklarının da bir göstergesi.

LEAVE A REPLY