Mehmet Özay 19.01.2024
Endonezya, 14 Şubat’ta yapılacak başkanlık ve parlamento seçimlerine hazırlanıyor…
Çeşitli partilerin oluşturduğu koalisyonların başkan adayları olarak Prabowo Subianto, Ganjar Pranowo ve Anis Baswedan başkanlık için yarışacak.
Söz konusu bu adaylar, ulusal siyasete ve seçmene yabancı isimler değil… Aksine, kamusal görünürlükleri gayet yüksek politikacılar…
Eski general ve son dönem kabinede savunma bakanı olan Prabowo, Orta Cava Eyaleti eski valisi Ganjar ve bir dönem kısa süreliğine de olsa Eğitim Bakanı olarak görev yapan ve ardından 2017-2022 yılları arasında Jakarta valisi olarak seçilen Anis, hem kendi seçim bölgeleri, hem de ulusal çapta seçmen kitlelerini etkileyebilecek özellikleriyle dikkat çekiyor.
Bu anlamda, asker-ekonomi-bürokrasi ilişkisi Prabowo’yu öne çıkartıyor… Dinamizm, temiz ve şeffaf yerel yönetim ve halka yakınlık gibi hususiyetler Ganjar’ı belki de, döneminin adamı olarak anılmasını sağlıyor.
Ve, bir dönem özel bir üniversite rektörlük yapan ve akademisyen kimliğiyle dikkat çeken Anis’in bir dönem kısa süreliğine de olsa, Eğitim Bakanı olarak atanmasında bu kimliği ile gerçekleştirdiği ve sivil bir hareket olarak ortaya koyduğu eğitim politikası onu genç kitlelere yaklaştıran özelliktir.
Kısaca ifade edecek olursak, Endonezya’da geniş ve farklı sosyal, ekonomik ve kültürel yapıya mensup seçmenler asker mi, yerel yönetimci mi yoksa entellektüel mi sorusuna kendi bulundukları vecheden cevap verecekler…
“Siz olsanız hangisine oy verirsiniz?” sorusu yönetildiğinde, seçmenlerin sadece asker kökenli; sadece yerel yönetimci ve sadece entellektüel olmalarıyla sınırlı olmayan bu üç adayı nasıl değerlendirecekleri gayet komplike bağlamlar içeriyor. Bunu bir başka yazının konusu yapabiliriz.
Başkan yardımcıları ve ‘Kadı kızı’ olgusu
Başkan yardımcılıklarına baktığımızda da, ilginç bir durum olduğunu söylemek mümkün.
Öyle ki, şu anki başkan Jokowi’nin oğlu Gibran Rakabuming Raka, Prabowo’nun yardımcısı olarak seçime giriyor. Ülkede bazı kesimler, bu gelişmeyi Jokowi’nin on yılı aşkın bir süredir ulusal siyasette oluşturduğu meşruiyetinin zedelenmesi olarak değerlendiriyor.
Bu süreci, Jokowi’nin mi yoksa ondan bağımsız bir şekilde başkalarının mı yürüttüğü konusu, bu noktada pek bir önem arz etmiyor…
Siyasette ‘hanedanlık teşkili’ kavramının Jokowi’ye sıçramasını iyimser bir bakışya değerlendirecek olursa, gayet önemli siyasetçi kimliği ve politikalarına karşın, Jokowi’nin -hem de siyasetle ve siyaset dili ve kavramıyla pek de uyuşmayan- bir aile ferdinin başka yardımcısı olarak seçimlere katılacak olması, “kadı kızında da olur” dedirtecek bir gelişme olarak değerlendirmek mümkün.
“Kadı kızına” eklenecek bir diğer husus, Gibran’ın başkan yardımcılığı kararını onaylayanın, başkan Jokowi’nin Anayasa Başkanı olan kayınbiraderinin yapmış olması…
“Kadı kızı” hesabının dışında, kanımca daha önemlisi, 2016 yılı Ağustos ayından başlayarak ülkede, Jokowi ve yakın siyasi arkadaşı Jakarta valisini hedef alan ve başkenti ve ülkeyi neredeyse kaos ve anarşi ortamının sürüklenmesine neden olan gelişmenin aktörlerinin başında Prabowo’nun gelmesiydi.
Prabowo’nun önce Savunma Bakanı ve ardından, Jokowi’nin oğluyla başkanlık yarışına giren ikiliyi oluşturması ve bu anlamda Jokowi siyasi meşruiyetinin, gizli/açık devam ettiricisi konumunda olması Endonezya ve benzeri ülkelerde siyasetin aldığı hali göstermesi açısından gayet öğretici bir özellik taşıyor.
Ganjar ve Anies
Birkaç on yıldır, ulusal siyasette başat bir unsur olarak ortaya çıkan, ‘Endonezya Mücadeleci Milliyetçi Partisi’ (Partai Demokrasi Indopenia-Perjuangan-PDI-P), son iki dönemde Jokowi gibi bir başkan adayı çıkarma başarısını ve bu bağlamda siyasi gücünü bu seçimlerde de göstermek arzusunda.
Bu çerçevede, PDI-P bayrağı altında seçimlere başkan adayı Ganjar Pranomo girerken, yardımcısı olarak, anayasa mahkemesi eski başkanı ve Jokowi hükümetinde Siyasal, Yasal ve Güvenlik İşleri Koordinasyon Bakanı olan Mahfuz MD belirlendi.
Anies Baswedan’ın yardımcısı Ulusal Uyanış Partisi (Partai Kebangkitan Bangsa-PKB) başkanı Muhaimin Iskandar. Alimlerin Uyanışı (Nahdlatul Ulama-UN) yakınlığıyla bilinen PKB’nin seçilmesi, önemli bir seçmen potansiyeline sahip UN ile işbirliği düşüncesine dayanıyor.
Hatırlanacağı üzere, Jokowi de 2019 seçimlerine Mahmud MD ile girmeye hazırlanırken, olağanüstü gelişmeler sonrasında, başkan yardımcılığı için kararı NU’nun önemli isimlerinden Ma’ruf Amin’den yana kullanmak zorunda kalmıştı!
Öte yandan bu durum, hiç kuşku yok ki, NU’nun son dönemde ulusla siyasette gayet stratejik bir şekilde yer aldığını gösteriyor.
Anies Baswedan’ın ve onu başkan adayı olarak gösteren Ulusal Demokrat (Nasional-Demokrat/Nas-Dem) başkanı Açeli Surya Palo’nun da bu sivil-dini organizasyonunun sahip olduğu stratejik yapının gayet farkında bir isim olduğuna kuşku yok…
Koalisyon süreci
Endonezya siyasetinin çok renkli ve gayet dinamik atmosferi kendini geçtiğimiz yıldan itibaren göstermeye başladı.
Kamusal alanlarda adayların ve partilerin posterlerini, amblemlerini, bayraklarını görsel kirlilik olarak değerlendirmek mümkün. Bununla birlikte, giderek artan oranda sosyal medyanın merkezlerde güçlü bir şekilde kullanıldığını da söylemek gerekiyor.
Temelde benzerlikler sergilemelerine rağmen, çeşitli açılardan birbirinden farklılaşan siyasi partiler özellikle, başkan ve başkan yardımcısı aday gösterme süreci nedeniyle, gayet dinamik koalisyon görüşmelerine sahne oldu.
Bu sürecin ardından, oluşan koalisyon blokları üç başkan ve başkan yardımcısını belirlerken, beş yıl boyunca ülkeyi yönetecek başkan ve başkan adayları ülkenin farklı bölgelerinde seçim kampanyalarını sürdürüyorlar. Koalisyon bloklarına bir başka yazıda değineceğim…
Ve söz konusu dinamizmin etkisi, hem fiziki ve hem de sanal platformlarda seçim kampanyası boyunca 14 Şubat’a kadar da etkisi hızlandırarak devam ettireceğini söylemek yanlış olmaz.
Kim kazanır?
Başkanlık seçimlerinde başkan ve başkan adaylarının genel oyların en az yüzde 20’sini ve 38 Eyalet’in yarısından bir fazlasında oyların çoğunu almaları gerekiyor. Aksi halde, seçim ikinci tura kalırken,
Endonezya seçimlerinde bu sorunun cevabını bugünkü gelişmeler bakarak net bir şekilde söylemek yanlış. Kamuoyu yoklamaları Prabowo’yu önde gösterse de, görüner o ki, seçimler ikinci tura kalacak…
Dış faktörler
Endonezya’nın gelişmekte olan ülkeler arasında yer alması, bu ülkede yapılacak seçimleri sadece ulusal seçmenler ve konularla sınırlı olmayan boyutları olduğuna işaret ediyor.
Bundan kastımız bölgesel ve küresel gelişmelerle Endonezya’nın bu süreçlerde aldığı, alabileceği rollerle bağlantılı.
Örneğin, neredeyse ilgili her yazımızda dikkat çektiğimiz üzere, Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği’nin (ASEAN) merkezi’nin Cakarta’da olması ve birliğin nüfus ve ekonomik büyüklük gibi bağlamları kadar, görece olgun siyaseti ASEAN’ın gizli bir lideri olduğunnu söylememiz gayet yerinde olacaktır.
Geniş bir coğrafyaya yayılan Endonezya’nın, Pasifik ve Hint Okyanusu’nu bağlayan suyolları güzergâhında oluşu ve bu anlamda, Çin Halk Cumhuriyeti, Hindistan ve Avustrayla gibi bölgenin güçlü siyasal, ekonomik ve kültürel yapılarıyla çevrili oluşu hiç kuşku yok ki, Endonezya’yı bu bölgedeki her türlü gelişmeden etkilenmeye açık ve aynı zamanda bu gelişmeleri gizli/açık yönlendirebilme kabiliyitende olmasına neden oluyor.
Batı ülkelerinin tarihsel olarak gelişim ve değişimlerinde rol oynayan bu zikrettiğimiz suyollarının önemi bugün artarak devam etmesinin, Endonezya ile Batılı ülkeler özellikle de, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği ile doğrudan ilişkiler geliştirmesini mümkün ve de zorunlu kılıyor.
Bununla birlikte, farklı siyasi partilerin yeni başkan adaylarıyla ulusal siyasete yeni bir ses ve soluk getirme çabası da azımsanmayacak bir öneme sahip. 2014 ve 2019 seçimlerini kaybeden ve Jokowi’nin ikinci başkanlık döneminde kabinede Savunma Bakanı olarak yer alan eski general Prabowo Subianto ilerleyen yaşına rağmen üçüncü kez başkanlık yarışına giriyor.
Bu süreç, Prabowo için olduğu kadar, kendi kurduğu partisi Gerindra (Büyük Endonezya Partisi) için de bir anlamda devam mı tamam mı anlamı taşıyor.
Prabowo’nun partisinde yer alan ‘büyük Endonezya’ bağlamına rağmen, ne tür bir siyasi ve ekonomik modele sahip oluğu veya yeni bir siyasal ve ekonomik dil ve yönteme sahip olup olmadığı tartışmaya açık. Bununla birlikte, son dönemde savunma bakanlığı, onu -bir dönem rakibi olan Jokowi’ye yaklaştırmakla kalmamış gözüküyor. Öyle ki, başkan yardımcısı olarak Jokowi’nin oğlunun yanında bulunması ülke siyasi yaşamına yeni bir olgu olarak damgasını çoktan vurmuş durumda.
Jokowi dönemi biterken
2014 ve 2019 seçimlerini kazanan ve on yıldır ülkeyi yöneten Başkan Joko Widodo anayasadaki iki dönem şartına takılması, ülke siyaset gündeminde yer alan konular arasındaydı.
2012 yılında Jakarta Valilik koltuğuna oturan ve dönemi sona ermeden 2014 yılındaki başkanlık seçimlerini kazanan Jokowi’nin ulusal siyasete getirdiği renk, dinginlik, düzen ortamı hiç kuşku yok ki, üzerinde durulmaya değer bir husus.
Bu durumu, sadece bir siyasetçi olarak Jokowi’nin değil, Endonezya için de bir şans olarak değerlendirmek gerekir.
Bunun yanı sıra, niceliksel olarak bir yandan, dünyanın dördüncü büyük demokrasisi ve en çok sayıda Müslüman nüfusu bünyesinde barındıran bir ülke olması, Jokowi dönemini tanımlamak için kullandığımız niteliklerin neredeyse tüm Müslüman coğrafyası tarafından da anlaşılmaya, öğrenilmeye ve karşılaştırılmaya değer yönleri bulunuyor.