Endonezya Devlet Başkanı Joko Widodo, iki yıldan daha az bir süre içerisinde ikinci kez kabine değişikliğine gitti. Bu sıradan bir değişim değil, aksine dokuz yeni ismin bakanlığa getirilmesi ve dört ismin de başka bakanlıklara atanmasıyla önem arz ediyor. Ülkede başkan ve yardımcısının seçilme süreçleri ve bu bağlamda siyasi partilerin oynadıkları rol, bugün yaşanan kabine değişikliğinde de kendini gösterdi.
2014 seçimleri öncesinde önemli reformlar vaat eden Jokowi’nin başkanlığının ilk iki yılında söz konusu vaatlerin pratiğe geçirilebildiğini, bir başka ifadeyle Başkan’dan büyük umutları olan halkın gelişmelerden tatminkâr olduğunu söylemek güç. Bu noktada, Başkan’ın kabinede ikinci ve de önemli bir değişikliğe daha gitmesi bunun göstergesi. Halka yakınlığıyla tanınan Jokowi’nin, Endonezya Mücadeleci Demokrat Parti (PDI-P) üyeliğinin dışında siyasi partilerin ‘derin’ yapılarıyla organik bağı bulunmuyor.
Bu nedenle, reform çabası arzu edilen bir istikamette ilerleyememesine rağmen, Jokowi’nin devlet başkanlığına giden süreçte halktan aldığı desteğin şu veya bu şekilde halen sürdüğü de görülüyor. Ancak ülkede beş yılda bir yapılan başkanlık seçimleri için hazırlıkların üçüncü yıla girilmesiyle başladığı düşünüldüğünde Jokowi’ye halk desteği kritik bir aşamada bulunuyor. Uzun yıllardır siyasi partilerden umduğunu bulamayan geniş halk kesimleri nezdinde Jokowi’nin bir umut olarak ortaya çıkması tesadüf değildi. Ancak Jokowi’nin tek başına bu süreci götürmesi ve halkın sorunlarına pratik karşılık bulma çabası da mümkün değil. Bu nedenle, Jokowi kendisini destekleyen siyasi partiler koalisyonunu genişletirken, partilerin sunduğu adaylar arasından tercihlerle kabineyi oluşturuyor. Bu çerçevede 2014 seçimlerinden sonra Jokowi’yi destekleyen partiler mecliste yüzde kırklardaki destek bugün yaklaşık yüzde yetmişlere ulaştı.
Jokowi iktidarında üçüncü kabinede bazı isimler özellikle dikkate alınmayı gerektiriyor. Bunlar arasında Siyasi, Hukuk ve Güvenlik İşlerinden Sorumlu Koordinasyon Bakanlığına getirilen eski general, Hanura partisi kurucusu ve önceki dönem başkan adaylarından Wiranto. Wiranto, başından bu yana Jokowi’ye destek verse de, bugüne kadar kendisi kabine de yer almamıştı. Bunun yanı sıra bu bakanlığın son derece stratejik oluşunu da bir yere not etmek gerekir. Doğu Timor ve Açe süreçlerinde adı insan hakları ihlâlleriyle anılan Wiranto’nun böylesine önemli bir bakanlığa getirilmiş olmasının süreçte eleştirileri de beraberinde getirecektir. Bir diğer bakan ise, Susilo Bambang Yudhohoyo (SBY) başkanlığı döneminde Maliye Bakanlığı yapan (2005-2010), ardından Dünya Bankası’nda üst düzey bir göreve atanan Sri Mulyani Indrawati. Sri Mulyani’nin bakanlıktan ayrılmasında o dönem ‘Bank Century’ vakası olarak kayıtlara geçen yolsuzluk etken olmuştu. Aradan geçen beş yılın ardından Sri Mulyani’nin yeniden aynı bakanlık koltuğuna oturması onun aklandığı anlamına geliyor. Ancak tezat içeren husus, o tarihlerde bakanlıktan ayrılması için baskı kuran çevrelerin, ki bunlar arasında bugün hükümete destek veren Golkar Partisi de bulunuyor, bugün bakanı alkışlarla karşılamasıdır. Sri Mulyani’nin yeniden göreve getirilmesinde, ekonomik kalkınmada geçen yıl yüzde 4.79, bu yılın ilk altı ayında da 4.92 olarak, yani 2010’lu yılların en düşük seviyesini görmesinin rolü büyük. Ülkenin önemli dini/sivil toplum kuruluşlarından Muhammediyye’ye mensup Malang Muhammediyle Üniversitesi Rektörün Muhadjir Effendy’nin Eğitim Bakanlığı’na getirildi.
Bu noktada, 2014 seçimleri öncesi ve akabinde Müslüman çevrelerin Jokowi’ye yönelik eleştirilerinin, bu son atamalar ve ittifaklarda da ortaya çıktığı üzere Muhammediyye’nin Başkanla ‘ilişkilerini’, PKS’in başkana verdiği destekle birlikte değerlendirmek gerekir. Daha önce Başkan’a eleştirel yaklaşan Müslüman çevrelerin bu değişimin nedenleri de dikkatle incelenmeyi gerektiriyor. Bununla birlikte, Müslüman çevrelerin Başkan’la ilişkilerinde farklılaşmanın daha başlardan itibaren gündem geldiği de biliniyor. Bu çerçevede, Diş İşleri ve Sosyal İşler Bakanlarının Alimler Birliği’ne (Nahdat’ul Ulama) bağlı kişiler olması bunun göstergesi. Bakanlık değişimi konusunda ise Başkan’a en yakın isimlerden biri olarak bilinen eski general Luhut Paddjaitan’ın Siyasi, Hukuk ve Güvenlik İşlerinden sorumlu koordinasyon bakanlığından Denizcilik İşleri Koordinasyon Bakanlığına atanması oldu. Başkanın ‘yakın iş arkadaşı’ olmasının dışında, kabinede giderek öne çıkan ve bir Başbakan gibi hareket eden Luhut’un bu yeni atamayla belli bir ‘sınıra’ çekildi.
Tabii burada siyasi partiler Jokowi’yi niçin destekliyor sorusu önemli. Bakanlıkların her birinin kendi iç dinamikleri ve bu dinamiklere hakim olma arzu ve çabası siyasi partileri kabinede yer almaya iten en önemli faktör. Bunun yanı sıra, Bakanların başında bulundukları kurumlarında plân ve programlarını gerçekleştirme arzularının, başta Başkan olmak üzere diğer ilgili bakanlıklarla koordinasyonun önüne geçmesi de bugüne kadar yaşanan sıkıntıların başında geliyor. Özellikle geçen süre zarfında enerji ve madencilik, maliye, küçük ve orta ölçekli işletmeler, ulaştırma bakanlıklarının koordinasyon konusunda sergiledikleri düşük performans ve kendilerine tahsis edilen ve bir anlamda reform sürecinin önemli ayaklarından birini oluşturan bütçelerini uygun bir şekilde kullanamamaları Jokowi’nin vizyonunun pratiğe dökülememesi anlamı taşıyor. Hem yurt dışı yatırımlar hem de ülke bütçesine katkısıyla önemli bir yeri bulunan Enerji ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı ile Denizcilik İşleri Koordinasyon Bakanlığı arasında yaşanan söz düellosunun Jokowi’nin ‘iktidarına’ yönelik bir müdahale olduğu gibi, ülkenin potansiyel kaynaklarının işletilmesi konusundaki anlaşmazlık kabinedeki ayrışmayı en iyi şekilde ortaya koyuyordu. Bu anlamda çeşitli bakanlıklar arasında koordinasyon eksikliği doğal olarak reform sürecinin tıkanması anlamına geliyordu.
Kabine değişikliğindeki bir diğer faktör ise bazı siyasi partilerin Jokowi yönetimine destek verme kararıdır. Bu nedenle, Başkan ve siyasi partiler arasındaki pazarlıkların kabinede bakan dağılımlarına yansıma gerekliliği ikinci kabine değişikliğinde rol oynadı. Bu çerçevede Golkar, Ulusal Emanet Partisi (PAN) ve Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (PKS) öne çıktığı görülüyor. Her üç parti de 2014 seçimleri ardından başkan adaylarından ve adı insan hakları ihlalleriyle birlikte anılan, eski general Prabowo Subianto’yu destekleyen ‘Kırmızı-Beyaz Koalisyonu’ adı verilen ittifak içerisinde yer alıyordu. Parlamentoda milletvekili çoğunluğunu elinden tutan bu koalisyonun hedefi mecliste blok oluşturarak reforma dönük politikaların önünü tıkayarak Jokowi’yi köşeye sıkıştırmaktı. Ancak bu üç parti bugün gelinen noktada siyasi pragmatiklik örneği göstererek, eski generalle yollarını ayırmakta bir sakınca görmüyor. PKS yönetiminin Jokowi’yle görüşmeler yapmasına ve politikalara destek vermesine rağmen, yeni kabinede üyesi bulunmuyor. Buna mukabil, PAN iki, Golkar ise bir bakanlık alarak Jokowi’ye verdikleri desteğin somut karşılığını almış oldular.
Bu üç partinin siyasi ideolojileri çerçevesinde 2014 seçimlerden bu yana sergiledikleri tutum ayrıntılı olarak incelenebilir. Ancak burada, özellikle Golkar üzerinde dururken, benzer bir yaklaşımın diğer parlilerce de ortaya konduğunu akılda tutmakta fayda var. Ülkenin köklü partilerinden Golkar’ın 2014 seçimleri sonrasında Jokowi’ye destek vermemişti. Partide daha seçimler öncesinde başlayan liderlik yarışı seçimlere başarısızlık olarak yansımakla kalmamış, liderlik kavgasının devamı da Jokowi’nin desteklenip desteklenmemesinde de ortaya konmuştu. Suhartolu ‘Yeni Düzen’ döneminin yegâne iktidar gücü Golkar bugünlerde iç çelişkilerini kısmen aştığı intibaı vererek Jokowi’ye destek veriyor. Bu destek, Jokowi’nin popülaritesinden istifadeyle, ‘Biz de Jokowiciyiz’ yaklaşımının bir yansıması olarak pratikte karşılığını buluyor. Parti içi tartışmalar şimdilik durulsa da, ideolojik olarak iflas etmişliğin bir göstergesi olarak 2019 seçimlerine yönelik bir vizyon sunulamıyor. Bu vizyonsuzluğun doğurduğu açık, parti üst yönetiminin Jokowi’nin 2019’da yeniden başkan seçileceği tahminleri bağlamında ‘Jokowicilik’le karşılık buluyor. Geniş kamuoyu önünde Başkan Jokowi’yle aynı safta yer aldığını gösteren Golkar’ın hedefinde seçimlerde yüksek oranda oy alarak daha çok milletvekili çıkartmak. Bu anlamda, Golkar’ın başkana sunduğu bu destek, 2019 seçim sürecinin de somut olarak başladığı anlamı taşıyor.
Devlet Başkanı Jokowi’nin kabineyi yenilemesiyle hem siyasi partilere hem de halka önemli bir mesaj verdi. Atamalar sonrasındaki ilk konuşmasında ‘söz bende’ diyen Jokowi, kabinede bir daha bakanlar arası çatışmalara meydan vermeyeceğini ortaya koymuş oldu. Kabine değişikliğiyle Endonezya yeni bir döneme adım attı ve bu gelişme halk nezdinde yakından takip edilecektir.