Endonezya’nın önde gelen dini kuruluşlarından Alimler Birliği’nin (Nahdat’ul Ulama) 90.kuruluş yıl dönümü kutlandı.

Hollanda sömürgesi döneminde ortaya çıkan “modernist dini hareketlere” karşı geleneksel İslami değerleri öne çıkartmak amacıyla 6 Şubat 1926’da Hasyim Asy’ari tarafından kurulan Alimler Birliği, özellikle Cava Adası’nın doğusundaki geleneksel dini okulların yöneticileri olan hocaların biraraya gelmesiyle teşkil edildi. Bu bölge bugüne kadar bu yöndeki öncülüğünü devam ettiriyor. Binlerce geleneksel dini okula yani pesantrene ev sahipliği yapan bu bölgenin yanı sıra, ülkenin değişik bölgelerinde de benzer eğitim yapıları ile varlık sürdürüyor.

Geleneksel dini okullar, ülkede İslami eğitimli kadroların oluşumuna olanak tanırken, ülke bürokrasisi ve siyasetindeki rolüyle de işlev gördü ve görmeye devam ediyor.

Diyanet işlerinden, istihbarat kurumuna kadar çeşitli bürokratik kadrolarda sempatizanları olan merkezdeki varlığının yanı sıra, Birlik, kırsaldaki binlerce geleneksel dini okullarıyla da toplumda dini geleneksel yaşamın sürekliliğine katkı sağlıyor.

Günümüzde “Endonezya Fetva Konseyi” adıyla hizmet veren, hükümet ve toplum nezdinde kabul edilirliği olan kurumda Alimler Birliği’nin üyeleri kayda değer bir rol oynuyor.

Bugün bugün resmi kayıtlı olmamakla birlikte seksen milyona yakın mensubu ve sempatizanı olduğu  tahmin edilen Birlik, homojenik bir yapı olmak yerine hem bir sivil inisiyatif hem de siyasi bağlamında farklı görüşlere bünyesinde yer vermesiyle dikkat çekiyor.

-Siyasetteki yeri

1945 yılında bağımsızlığın ilanından sonra ülke Müslümanlarının biraraya gelerek kurdukları Masyumi partisi içerisinde yer alan Alimler Birliği, kısa bir süre sonra yani 1952’de bu partiden ayrılarak kendi adıyla bir siyasi parti kurdu.

Suhartolu yıllarda (1965-1998) geniş kesimleri içine alan baskı ortamında ülkenin siyasi temelleri kabul edilen ‘Beş İlke’yi (Panca Sila) tanıyan ilk dini yapı oldu. Bu dönemde, siyasal yaşamdan çekilerek daha çok sosyo-dini çalışmalara yönelen Birlik, Suharto sonrasının ‘reform döneminde’ ise -en azından bazı yapılarıyla- diğer kesimler gibi siyasal yaşamda var olma eğilimi sergiledi.

Özellikle ‘Beş İlke’yi benimsediğini ilanından sonra Birlik, ülkenin seküler siyasi sisteminin bir garantisi olarak işlev gördü. Birlik ve ‘devlet’ arasındaki bağ, birlik mensuplarının çeşitli bürokrasi ve hükümette görevlere getirilmeleriyle karşılık buldu.

Bunun en önemli göstergelerinden biri, Ulusal Uyanış Partisi (PKB) ile siyaset sahnesine girmesi oldu. Bu partinin lideri ve  aynı zamanda Alimler Birliğin’in kurucusunun torunu Abdurrahman Wahid, bu dini yapı içerisinde yürüttüğü görevinden ayrılarak 1999 yılında Devlet Başkanlığı’na seçilmesi oldu.

Birlik yönetimi, mensuplarının siyasi eğilimlerine karışmaması nedeniyle harekete yakınlık duyan kişiler çeşitli siyasi partiler altında faaliyet gösterebilmektedir.

-Sivilleşme

Birlik’in siyasetle sivil toplumculuk arasında dönüşümünde 1984 yılındaki kararın önemli bir yer taşırken, pür sivil toplum çalışmalara yönelmesiyle bazı çevreler tarafından ‘örnek bir kurum’ olarak gündeme getiriliyor.

Sivilleşme çabasında zamanla gerek ülke içerisindeki gerekse yurt dışındaki yüksek öğretim kurumlarında öğrenim gören kadroların zamanla Birlik içerisinde önemli konumlara getirilmeleri başat rol oynadı.

 

Bu sürecin en önemli adımını siyaset alanında rol almaktan ziyade, mevcut geleneksel dini okullar ile eğitim, bu kurumlardan yetişenler vasıtasıyla toplum geneline yayılan dini tebliğ çalışmaları ve genel anlamda toplumsal eğitime katkı yapan çeşitli kurumlarının öne çıkması oluşturuyor.

LEAVE A REPLY