Mehmet Özay 11.08.2021
Endonezya’da Joko Widodo hükümeti, Güney Çin Denizi’ndeki mevcut tehdit süreci karşısında, yeni ittifak arayışlarında. Bu çerçevede, son ve gayet önemli bir gelişme geçtiğimiz Haziran ayının sonlarında gündeme geldi.
Endonezya ve ABD arasında yapılan anlaşma ile serbest bölgenin de bulunduğu Batam Adası’nda 3.5 milyon Dolar’lık denizcilik eğitim merkezi alt yapı inşası konusunda anlaşmaya varıldı. Bu merkezle, Endonezya’nın sahil güvenlik kapasitesinin artırılması hedefleniyor.
Batam Adası’nın Singapur’a yirmi kilometre gibi çok kısa bir mesafede bulunması, Malaka Boğazı ve Güney Çin Denizi kesişme noktasının odağında yer alması, bu anlaşmayı bölgede Çin tehdidine karşı seyir güvenliği konusunda önemli bir adım olarak adlandırmayı gerektiriyor.
Yakın geçmiş ve hatırlama
ABD’de Donald Trump döneminin bölge ülkeleriyle bir anlamda ‘yapı-bozuma’ dayalı politikalarına rağmen, 2020 yılı Ekim ayında dönemin dışişleri bakanı Mike Pompeo giderayak gerçekleştirdiği Cakarta ziyaretinde askeri talepler ve işbirliğine Jokowi olumlu bir karşılık vermemişti.
Aksine, görüşmeler sırasında Çin’i izleyecek radar projesi yerine ülkenin ekonomik kalkınmasına katkı yapacak projelere konuşlanılması yönünde görüşünü gündeme getirmişti.
Endonezya’da, Susilo Bambang Yudhoyono hükümetlerinin (2004-2014) aksine, 2014 yılından itibaren genelde Batı, özelde ABD ile ilişkilerde hız kesen ve eksenini Çin’e kaydırma eğilimindeki Jokowi yönetimi, bölgedeki dinamik jeo-politik gelişmeler karşısında ABD ile yakınlaşmasını açıkçası bir sürpriz olarak değerlendirmek mümkün.
İki temel husus
Yukarıda dile getirilen denizcilik alanındaki işbirliği inisiyatifine iki açıdan bakmakta yarar var.
İlki Jokowi’nin 2014 yılında devlet başkanlığı koltuğuna oturmasıyla birlikte, denizcilik (maritime) konusunu ülkenin ekonomik kalkınma sürecinde katalizör işlevi görecek ‘yeni okyanus politikası’ adıyla anılan bir politikayı gündeme getirmesidir.
Teritoryal egemenlik söylemini pekiştiren ülkede, sahil güvenliği konusunda açmazlar yaşanmakla birlikte, o dönem, Jokowi’nin askeri işbirlikleri konusunda bir açılım yapmadığını biliyoruz.
Ülkenin geçmişten bu yana köklü bir sorunu ve açıkçası Adalar topluluğundan oluşmasının doğal bir yansıması olarak da değerlendirilebilecek olan, adalararası ekonomik farklılıkların giderilmesi, mevcut refah ortamından özellikle, ülkenin doğusundaki bölgenin de pay alması amaçlanıyordu.
Bu nedenle, doğu adalarını merkeze bağlayacak şekilde ulaşım, mal tedariki vb. konular başta olmak üzere “Sea Toll” adı verilen politika tüm eksikliğine rağmen uygulamaya geçirilmeye çalışıldı.
Bu çerçevede, söz konusu bu politika, temelde sivil denizcilik olgusu ve bunun sağlayacağı ekonomik kazanımları akla getirse de, teritoryal egemenliğini tesis edemeyen bir ülkenin bu alanda başarılı olması da şüpheli. Bu durum, zaman zaman gündeme geldiği üzere Çin, Vietnam gibi bölge ülkelerinin Endonezya deniz ekonomik sınırlarında avlanmasında kendini ortaya koyuyor.
İkincisi ise, son dönemde Çin’in Güney Çin Denizi’ndeki teritoryal hak iddialarına yönelik fiziki açılımlarının Endonezya sınırına dayanmış olmasıdır.
İşte bu nedenle, Endonezya hükümetinin ABD ile savunma işbirliği çerçevesinde donanma ve ilintili alanlarda bir açılım ortaya koyması ve bu konuda somut bir adım atma kararını vermesinde, son dönemde yaşanan gelişmelerin etkisi küçümsenemez. Buna aşağıda değineceğim…
Güçlenme eğilimindeki stratejik ortaklık
Söz konusu anlaşmalı, iki ülke arasında var olan stratejik ortaklık bağlamında önemli bir gelişme olarak değerlendirmek gerekir. Temelde, bölgenin önemli ülkesi ve teritoryal olarak Çin’e yakınlığı dolayısıyla bu anlaşmadan olası öncelikli kazanımın Endonezya ile ilgili olduğu düşünülebilir.
Bununla birlikte, ABD’nin Asya-Pasifik bölgesinde yeniden yapılanmasından hareketle aslında karşılıklı bir çıkar ilişkisine dayalı olduğuna şüphe yok.
Bu noktada, son gelişme, 24 Ekim 2015 tarihinde imzalanan ve göç hareketliliği, denizcilik ekonomisi ve güvenlik gibi farklı alanları içeren “Denizcilik İşbirliği Mutabakat Zaptı”nın bir devamı niteliğindedir.
Endonezya-ABD savunma işbirliği konusundaki söz konusu gelişmenin hazırlık safhasının geçtiğimiz Mart ayında Japonya-Endonezya savunma paktı anlaşması imzalanmasıyla gündeme geldiğini söyleyebiliriz.
Nihayetinde, ABD’nin Asya-Pasifik bölgesindeki en önemli müttefiki ve de Çin’in doğrudan hedefi konumundaki Japonya’nın Endonezya ile bir askeri savunma işbirliğine yönelmesinde, ABD’nin yönlendirmesi/katkısı/onayı olmadan gerçekleşmesi uzak bir ihtimal.
Geçtimiz 21 Nisan’da görev halindeki bir denizaltısını kaybeden Endonezya, 2014 yılında alınan politika kararlarına da uygun şekilde, donanmasını yenileme/takviye etme ihtiyacını giderek daha fazla hissediyor. Bu çerçevede, yukarıda gelişmelerle birlikte değerlendirilecek şekilde,10 Haziran’da gündeme gelen haberler göre, Fincantieri adlı bir İtalya’n firmasıyla 8 adet fırkateyn anlaşması yapıldı.
Yukarıda dikkat çekilen savunma işbirliğine dair gelişmenin ardından, Endonezya dışişleri bakanı Retno Marsudi’nin bu ayın ilk haftasında ABD başkentine yaptığı ziyaret, ASEAN özelinden bakıldığında Joe Biden yönetimiyle ilişkilerin geliştirilmesi konusundaki ciddiyeti ortaya koyuyor.
ABD-Endonezya arasındaki bu yakınlaşmanın süreceğini bekleyebiliriz. Bu süreçte, Endonezya’nın 2022 yılında G-20 toplantısına ev sahipliği yapacak olmasının da getirdiği bir dönemsel kazanımdan bahsetmek mümkün.
Çin caydırıcılığı mı tetikleyiciliği mi?
Çin’in özellikle, 2013 yılından itibaren giderek agresif bir şekilde Güney Çin Denizi’nde teritoryal hakimiyet iddialarını belki de ilk kez ciddi anlamda 2016 yılında Endonezya’nın Riau Eyaleti’ne bağlı Natuna Adaları’na doğru genişletmesi ve askeri ve sivil mobilizasyonu bu bölge sınırına kadar ortaya koyması, bugün yeni askeri ittifak bloklarının gündeme gelmesine neden oluyor.
Söz konusu bölgenin uluslararası deniz ticaretin odağında olmasına rağmen, 2016 yılına kadar sadece ASEAN’a üye dört ülke ile Tayvan’ın hak iddialarıyla gündeme gelen Güney Çin Denizi sorununa, bölgenin hem kara hem deniz kıta sahanlığı olarak en geniş topraklara sahip ülkesi Endonezya’nın da dahil olması, bölgede yeni askeri ittifakların gelişmesindeki temel nedeni oluşturuyor.
Ancak bu durum, ilk akla gelebilecek ihtimal olarak, ASEAN içerisinde bir askeri yapılaşma olarak tezahür etmiyor. En azından şimdilik böyle bir gelişmeden bahsetmek mümkün gözükmüyor. Aksine, Çin’in uluslararası sularda oluşturduğu bu tehditten küresel bir güç olarak Batı Pasifik Okyanusu’nda bölgesel egemenliğini sürdürmek isteyen ABD’nin adının bu ülkeler arasında zikredilmeye neden oluyor.
Özellikle, bu yüzyılın başından itibaren Çin’in ekonomik modernleşmesine paralel olarak bölgenin öneminin artması, ABD tarafından yakından takip edilen bir olgu haline dönüştü. Bunda, Çin’in ekonomik modernleşme ile sınırlı olmadığı, bunun yanı sıra askeri anlamda da varlık sergileyeceği sinyalini gayet güçlü bir şekilde vermesinin payı tabii ki önemli.
Endonezya-ABD arasında son birkaç hızlanan askeri işbirliği sürecini bu çerçevede değerlendirmek gerekir.