Mehmet Özay 25 Kasım 2013
Telefon skandalı Endonezya-Avustralya ilişkilerine büyük darbe vurdu. Edward Snowden’in yaptığı açıkmalar sonrasında, Avustralya makamlarının Endonezya Cumuriyeti Devlet Başkanı dahil olmak üzere üst düzey yetkilileri dinlediği iddiaları son bir haftadır gündemden düşmüyor. Endonezya’da ağır eleştirilere neden olan dinleme skandalı nedeniyle iki ülke arasında yaşanan gerginlik had safhada. Aslında bu gelişmeyi “iki ülke arasında” demek yerine, Endoneya’nın Avustralya’ya “kızgınlığı” olarak tanımlamak daha doğru olur. Çünkü ortada Avustralya makamlarınca, iki ülke arasında ‘dostluk’ kriterlerini ihlâl eden ve siyasi işbirliğine zarar veren bir ‘gizli müdahale’ söz konusu. Söz konusu gelişmeler, özellikle güvenlik başta olmak üzere çeşitli alanlarda yakın işbirliği yürüten iki ülke arasında onarılması zaman alacak kırılmalara neden oldu. Bu minvalde, Avustralya’nın suçluluk ve köşeye sıkışmışlık psikolojisi içinde olduğu gözlemleniyor. Endonezya makamlarının kızgınlığının iki ülke arasındaki işbirliğine, özellikle de son dönemde göçmenler, canlı hayvan ithali vb konularda yaşanan sıkıntıların giderilmesi çabalarının sürdüğü bir zaman dilimine denk gelmesi dikkat çekici.
Snowden’in sızdırdığı belgeler sonrasında, Avustralya Cakarta’daki Büyükelçiliği marifetiyle başta Endonezya Devlet Başkanı Susilo Bambang Yudhoyono (SBY) olmak üzere, eşi, sekiz bakan ve kimi üst düzey yöneticileri dinlettiği gündeme bomba gibi düşmüştü. Gelişmeler üzerine, SBY Canberra’daki Büyükelçisini geri çekmiş, ilişkileri dondurmuş ve Avustralya Başbakanı Tony Abbott’un özür dilemesi talebinde bulunmuştu. Abbott ise bu ilk tepkiler karşısında ne vak’ayı teyit etmiş ne de reddetmişti. Beklemeyi uygun bulan Abbott’un mesajını bu hafta sonu ilettiği ve Pazartesi günü Cakarta’da yankısını bulacağı ifade ediliyor.
Ancak tepkiler, sadece başkent Cakarta’daki hükümet çevreleriyle sınırlı kalmadı ve kalmıyor. Aksine, halk nezdinde de bir onur meselesi yapılan bu durum karşısında Avustralya’ya karşı ciddi tepkiler ve gösteriler ortaya konuyor. Düne kadar, olası terör saldırılarına karşı çok sıkı korunan Cakarta’daki Avustralya Büyükelçiliği önünde halktan değişik kesimlerin katılımıyla yapılan gösterilerde Avustralya makamlarının kınanması ülke basınında önemli yer tutuyor.
Öyle ki, tepkilerin boyutunu ortaya koyması bakımından göstericiler arasında askeri üniformalar giymiş ultra milliyetçilerin savaş çığlıkları bile attıkları ve Avustralya Büyükelçiliği binası duvarlarına yazılar yazdılar. Göstericiler Büyükelçilik binasını yumurta ve çürük domates yağmuruna tukarken, bir yandan da Amerika ve Avustralya bayraklarını ateşe verdi. Göstericiler arasında ise “fundamentalist” olarak adlandırılan Hizb’ut Tahrir’in (HT) bulunması da ilginçti. Genelde hükümet çevrelerince yakın takibe alınan HT’in Avustralya yönetimine gösterilen tepkilerde yer almasında sakınca görülmemiş olmalı. Öte yandan, üniversite şehri Cogcakarta’da da öğrencilerin katılımıyla yapılan gösterine Avustralya bayrağı yakıldı. Bunun Avustralya’da da bir karşılığı olduğuna kuşku yok. Dün, Avustralya Başbakanı Tony Abbott’un, Endonezya Devlet Başkanı SBY’ın ağır mektubuna cevabi mektubunu gönderdiği haberi geldi.
Dinleme vakalarının iki ülke arasında güven bunalımına neden olduğuna kuşku yok. Bu güven bulanımının yol açtığı ve politikaya yansıyan yönünün bizzat Devlet Başkanı SBY tarafından Canberra’daki Büyükelçisini geri çekmesi olduğuna yukarıda değinmiştik. Akabinde iki ülke arasında özellikle insan kaçakçılığı, güvenlik ve askeri işbirliği alanlarındaki işbirliğinin askıya alınması oldu. Ardından Silahlı Kuvvetler Komutanı Moeldoko yaptığı açıklamada Avustralya ile bugünlerde yapılması beklenen iki askeri tatbikatın iptal edildiğini duyurdu. Moeldoko, “Bize güvenmeyen insanlarla nasıl işbirliği yaparız” diye de sitemini dile getirdi.
Yukarıda zikredilen işbirliği alanları, aslında Avustralya makamlarının talepleriyle gündeme getirilmiş ve bir şekilde Cakarta hükümetleri üzerinde yaratılan baskının sonucu olarak politik zeminde karşılığını bulmuştu. Özellikle askeri ve güvenlik işbirliği bağlamında 2002-2003 Bali ve Cakarta bombalamalarının ardından Avustralya makamları Cakarta’yı tabiri caizse ‘köşeye sıkıştırmış’ ve bu anlamda güvenlik zaafiyetinin bizzat Avustralya tarafından giderilmesi sürecine girilmişti. Öyle ki, kimi gözlemcilerin ifadesine göre o dönemden başlayarak Endonezya’da kimi havalimanları başta olmak üzere dış güvenlik meselesi Canberra’nın ‘müdahalesine’ konu oluyordu.
Bir diğer can alıcı husus insan kaçakçılığı. Endonezya’nın değişik adalarından derme çatma teknelerle yola çıkan ve amaçları Avustralya sınırlarına girmek olan çeşitli ülkelerden göçmenler konusu Avustralya hükümet ve kamuoyunun gündeminin ilk sıralarında. Bu bağlamda, bu gelişme son bir yıldır Avustralya’nın sıkı takibine maruz kalıyordu. Bu yöndeki en son girişimler Başbakanlığının son evresinde Kevin Rudd ve eylül ayında iktidarı devralan Liberal Parti lideri ve Başbakan Tony Abbott’un birbiri ardı sıra gerçekleştirdikleri Cakarta ziyaretleri bağlamında gerçekleşmişti. Avustralya kamuoyunda yakından takip edilen bu konu seçim malzemesi bile olmuştu. Bu konuda Cakarta’yı neredeyse ‘suç üstü’ yakalamayı amaçlayan Canberra, Cakarta’nın söz konusu göçmenlerin Endonezya sınırlarında gerekli kontrollere tabi tutulmalarını ve yasa dışı geçişlere kesinlikle izin verilmemesi konusundaki hassasiyetini uygun dille gündeme getirmişti. Ancak dinleme skandalları Endonezya merkezi yönetiminin, yani Cakarta’nın yasa dışı göçmenlerle ilgili tedbirleri almak yerine, gevşetebileceği sinyallerinin ortaya çıkmas
ına neden oldu. Adalar ülkesi Endonezya’da yerel yönetimlerin inisiyatifinin önemi biliniyor. Bu noktada Cakarta’dan baskıların gelmemesi üzerine yasa dışı göç vakalarının artış göstereceği endişesi şimdiden Avustralyalıları kara kara düşündürüyor.
ına neden oldu. Adalar ülkesi Endonezya’da yerel yönetimlerin inisiyatifinin önemi biliniyor. Bu noktada Cakarta’dan baskıların gelmemesi üzerine yasa dışı göç vakalarının artış göstereceği endişesi şimdiden Avustralyalıları kara kara düşündürüyor.
Avustralya’da Eylül ayında yapılan seçimlerin akabinde Liberal Partisi Başkanı John Abbott’ın Endonezya ile ilişkilerde yeni bir dönemin başladığını ifade etmesinden bu yana fazla bir vakit geçmeden ilişkiler neredeyse donma noktasına geldi. Tabii bunda, söz konusu dinleme skandalının Endonezya iç siyasetinin bugün içinde bulunduğu durumun da etkisiyle aldığı yönelim göz ardı edilemez. Popülaritesi neredeyse tükenmiş bir Devlet Başkanı, yolsuzluklarla anılan ve aynı zamanda başkanı olduğu Demokrat Parti’nin üst düzey yetkililerinin karıştığı skandallar gelecek Nisan ayında yapılacak seçimler öncesinde halk desteğini yeniden kazanmada bu skandala verilen tepkilerin belirleyici olduğuna kuşku yok.
http://www.dunyabulteni.net/haber-analiz/281213/endonezya-avustralya-iliskilerinde-gerginlik