Mehmet Özay                                                                                                                     23 Mart 2012
Güneydoğu Asya’nın gencecik ülkesi Doğu Timor’da devlet başkanının belirlenmesi amacıyla demokratik seçimlerin ikincisi geçen hafta sonu yapıldı. Üç adayın yarıştığı seçimlerde mevcut Devlet Başkanı Ramos %17 oy almasına karşılık siyasi hayatı sona ermiş kabul ediliyor. Diğer iki aday, yani ülkenin geleneksel anlamda güçlü sol partisi Fretilin’in adayı Francisco Guterres %28 ve emekli general Taur Matan Ruak %25 oy alarak, 21 Nisan’daki ikinci tur seçimlerde mücadele edecekler.
Doğu Timor, 2002 yılında bağımsızlığını kazanan ve bu anlamda Güneydoğu Asya’nın en genç ülkesi sıfatını taşıyor. Önümüzdeki Mayıs ayında bağımsızlığının onuncu yılını kutlayacak olan bu ada ülkesininn kaynakları sınırlı olmakla birlikte, tarihi birikimi, Avustralya, Pasifik bölgesi ve Malay Takımadaları arasında doğal bir sınır oluşturmasıyla görece jeo-stratejik bir öneme sahip. Avustralya’nın Doğu Timor’a yönelik özel ilgisinin ardında da bu önemi dikkat çekiyor.
Bu genç ülkenin bağımsızlığını kazanması sürecinde yirmi yıl boyunca önemli rol oynayan Jose Ramos Horta geçen Cumartesi günü yapılan başkanlık seçimlerinde siyasi mağlubiyeti kabul ederek şimdilik köşesine çekildi. 1996 yılı Nobel Barış Ödülü’nün de sahibi olan Horta 2002 yılındaki bağımsızlığın akabinde Dışişleri Bakanı olarak hükümette yer almış, akabinde önce Başbakan ve nihayetinde 2007 yılında Devlet Başkanlığı’na seçilmişti. Bağımsızlıkla birlikte, pembe bir tablonun çizilemeyeceği Doğu Timor’un, bu süreçte iç savaş eşiğinden kurtulabildiğini söylemek güç. Öyle ki, bu şiddet olaylarından Devlet Başkanı olduğu dönemde hatırlanacağı üzere Ramos da payını almış ve kendisine düzenlenen suikast girişiminde Avustralya’nın tahsis ettiği helikopterle Darwin şehrine nakledilerek bir anlamda hayata dönüş yapmıştı. Seçim sonuçlarının açıklanmasının akabinde, siyasi devir teslim ise 19 Mayıs’ta yapılacak. Ramos, yenilgiyi kabul ederken, yeni seçilen başkana “zorluk çıkartmayacağını” sözlerine ekledi.
Doğu Timor’un önemi, yukarıda değindiğimiz üzere, Anglo-Saxon dünyasının Asya’nın köşesindeki uzantısı Avustralya ile geniş bir Müslüman nüfusu barındıran Malay Takımadaları arasında yer aldığını söylemiştik. Öte yandan, ASEAN gibi, Pasifik ile Hint-Çin’i ve Güneydoğu Asya ilişkilerinde biranlamda genişlemeci politikaların bir uzantısı olarak, Doğu Timor’u bir süredir ASEAN toplantılarında gözlemci sıfatıyla görüyorduk. ASEAN’ın önde gelen liderleri, aradan geçen zaman zarfında Doğu Timor’un da birliğe dahil edilebileceği sinyali geçen yıl sonlarına doğru yapılan toplantılar sırasında dile getirmişlerdir.
Güneydoğu Asya’nın bu küçük, fakat çeşitli vecheleri ile dikkat çeken bu ülkesinde demokrasinin yerleşmesinin oldukça sancılı geçtiği bir gerçek. Bu anlamda, Doğu Timor, siyasi sistemin adına ‘demokrasi’ deyipte her şeyin oluruna bırakılamayacağını gösteren somut örneklerden biri. Yoksulluğun, sosyal problemlerin yanı sıra, ülkenin güvenlik güçlerini teşkil eden ordu ve polis arasındaki biteviye sürtüşmenin mağduru halk oluyor. Aslında bu mağduriyetin son ayağının, 20. yüzyıl başlarında Portekiz’in Avrupa’daki olumsuz gidişatta modern sömürgeci yaklaşımı ile Doğu Timor’un kaynaklarına el koymasıyla başladığını söyleyebiliriz. Post-kolonyal dönemin epeyce gecikmeli geldiği Doğu Timor 1975’de Portekiz’deki devrimin akabinde ‘Avrupa yularından’ kurtulurken, bu kez de karşısında Suharto’yu buldu. Bu küçük ada devletindeki Hıristiyan unsurları kendine sorun edinen Suharto, Doğu Timor üzerinde kıyım harekatını elbetteki Batı’nın desteğiyle sürdürdü. Suharto dünya tarihine 1991 yılında imza attığı Dili katliamıyla bir kez daha kara leke olarak geçti. Otuz yıla varan bu sarsıntılı yıllar, Doğu Timor’da 1999’da yapılan referandumla düzlüğe çıkma sürecine girdi. Ve akabinde 2002’de özgürlük geldi… İşte bu bağlamda, gündeme “kurtarıcı birlikler” devreye giriyor… Yani Birleşmiş Milletler ve Avustralya askeri birlikleri güvenliğin bekçisi olarak vazifelerini sürdürüyorlar. Bugün Doğu Timor, ekonomik ve sosyal sıkıntılarına çare ararken, sosyal yapısı dolayısıyla Avrupa kültürünün bir ürünü olarak elbette ki, Avustralya’ya daha yakın duruyor. 

LEAVE A REPLY