Mehmet Özay 31.01.2020
Çin’de geçen hafta yeni Çin yılbaşı tatili öncesinde başgösteren “coronavirus” adı verilen yeni bir virüs salgını Doğu ve Güneydoğu Asya’da dikkatle takip edilirken, bu gelişmenin ekonomik yaşama etkisi de yakından izleniyor.
Bu çerçevede ilgili çevrelerden temkinli açıklamalar gelirken, bazı bölge ülkeleri sektörler bazında yeni tedbirler alma peşinde olduğu gözlemleniyor. Uluslararası ekonomi uzmanlarının şimdilik birbiriyle çelişen açıklamaları ise dikkat çekici.
Çin’de yıl içerisinde en önemli ekonomik faaliyet anlamına da gelen Çin yeni yıl tatilinden hemen önce ortaya çıkan virüs vakası, özellikle Huwei eyaletini etkisi altına almış durumda. Bununla birlikte, virüsün ölümcül sonuçlarının artarak devam etmesi, şu veya bu şekilde toplum yaşamını etkilemeye devam ediyor.
Ülkenin kalkınmış bölgelerinden orta batı bölümünde Huwei eyaletindeki 11 milyon nüfuslu Wuhan şehrinde başlayan ve ardından tüm eyalette etkili olan koronavirüsünü bilimsel olarak tanımlama ve gerekli aşının geliştirilip-tedavi yönteminin uygulamaya konulmasında şu ana kadar başarılı olunmuş değil.
Milyonlarca kişinin Çin yılbaşı tatili için seyahate hazırlandığı bir dönemde ortaya çıkan salgın, bu nedenle Çin içinde olduğu gibi, özellikle Doğu ve Güneydoğu Asya’daki ülkelere yapılan seyahatler nedeniyle görece az sayıda da olsa, benzer vak’aların ortaya çıkmasına neden oluyor.
Devlet başkanı Şi Cinping, Çinliler için dini bir öneme de haiz böylesine önemli bir yıldönümünde Wuhan şehrindeki karantina nedeniyle şehre giriş çıkışların yasaklandığını açıkladı.
Vak’a küreselleşme eğiliminde
Çin’de Huwei eyaleti başta olmak üzere bölgedeki ülkeler ile Avrupa ve Kuzay Amerika, Ortadoğu’ya kadar sirayet eden ve toplamda 15 ülkede görülmesi ve gün be gün artış gösteren vaka sayısı nedeniyle sorun küresel bir hâl almış durumda.
Salgının Şubat ayı ortalarında artabileceği yönündeki tahminler, gelişmenin hem bölgesel hem küresel olarak varlığını hissettireceğini ortaya koyuyor.
Bu gelişmenin daha ilk günlerinde Dünya Sağlık Teşkilatı’nın (World Health Organization-WHO) acil olarak başlattığı toplantılara rağmen, virüsün çıkış kaynağı konusunda görüşler ortaya atılmış olsa da, çözüm konusunda herhangi bir sağlıklı gelişmeden şu an için bahsetmek güç.
Rusya, tıbbi çalışmalarla ilgili olarak Çin’le işbirliği yaptığını açıklarken, Avustralya’lı bilim adamlarının virüsün benzerini laboratuvarda ürettiklerini ve ilgili ülkelerle bunun paylaşılarak çözümün bir an önce bulunması sürecine katıldılar.
Bu gelişme, 2003-2004 yılında Asya’nın bu bölgesinde etkili olan şiddetli solunum yolu sendromu adıyla da bilinen SAR virüsü salgınını akla getiriyor. O dönem karşılaşılan SAR vakalarında ölümle sonuçlanma oranı yüzde 9.4 olarak belirlenmişti.
Yeni yıl ekonomisi mercek altında
Salgının bölgesel ve giderek küresel çapta insan sağlığını tehdidi sürerken, ekonomide ne tür etkisi olacağına dair tartışmalar da başlamış durumda.
Bu durumda akla öncelikle, Çin’de 2019 yılında 6.1 oranıyla yaşanan büyümenin son 29 yılında en düşük düzeyi olması, bu yılın hemen başında böylesi önemli bir sağlık sorununun ekonomiye etkisi gündemde.
Bu çerçevede, Dünya Bankası’nın 2020 ülke hedefinin yüzde 6’nın altında olabileceği öngörüsünün, virüs vakasının gelişimiyle güncellenmesi gerekecek.
İlk etapta, sadece Çin içerisinde değil, bölgesel hareketliliğin artışı anlamına gelen Çin yeni yılı tatili dolayısıyla ilgili faaliyetlerde iptaller kadar, azalmalar yaşanıyor.
Vakanın kontrol altına alınabilmesi adına, Şangay gibi birkaç eyalet dışında, yeni yıl tatilinin 2 Şubat’a kadar uzatılması bu süreçteki ekonomik faaliyetler kadar, virüs vakasının gelişimine bağlı olarak tatil sonrasında da nasıl bir etkinin ortaya çıkabileceği konusunda belirsizlikler ve hatta endişelerden bahsetmek mümkün.
Hatta ülkenin önde gelen bazı şirketlerinin tatil sürecini şimdiden 9 Şubat’a kadar uzattıklarını açıklamaları bu konuda bir fikir vermesi açısından önemli. Bu çerçevede finansal gelişmeler hususunda gözler 3 Şubat Pazartesi günü açılacak Şangay borsasında olacak.
Yeni yılın Çin toplumu için önemi geniş ailelerin bu tatili fırsat bilerek biraraya gelmeleri kadar modern dönemin alışkanlıklarını kazanmış toplum kesimleri birarada düşünüldüğünde önemli bir ekonomik faaliyetin de ortaya çıkması anlamına geliyor.
Öyle ki, 2019 verilerine göre, geçen yıl bu dönemde yapılan toplam harcamaların 145 milyar Doları bulması bunun en iyi göstergesi.
Mücadelede belirsizlik
Tatil bağlantılı olarak pek çok sektör çerçevesinde beklenen ekonomik hareketlilikteki daralmanın, tatilin sona ermesinin ardından nasıl bir yöne evrileceği ise şimdilik belirsiz.
SAR’la karşılaştırıldığında, ölümcül vakaların şu an için yüzde 3’lerde seyrediyor oluşu ekonomiye etkisinin sınırlı olacağı konusundaki görüşlere rağmen, bu oranda yaşanacak artışın paralel bir olumsuzluk anlamına geleceği de önemle vurgulanıyor.
Alınan karantina tedbirleri, bölgeye giriş çıkışların yasaklanması gibi tedbirler karşısında, özellikle Huwei eyaletinde elli milyon kişiyi etkileyen gelişmenin bölge halkının günlük yaşamını etkilerken, karantina sürecinin daha ne kadar sürdürülebilir olduğu konusu kadar, bunun halkın ekonomik faaliyeti ve ihtiyaçlarının karşılanması konusunda da endişelerin ortaya çıkmasına yol açıyor.
Bu durum, Çin’e yapılan havayolu taşımacılığında çeşitli ülkelerin gündeme getirdikleri iptaller başta turizm ve ulaşım sektöründe etkisini göstermekte olduğunu ortaya koyuyor.
Yeni yılın başında ortaya çıkan bu salgın, ABD-Çin arasında geçen yaklaşık iki yıl boyunca gündemde olan ticaret savaşları, Kore Yarımadası’ndaki hassas durum, Ortadoğu’daki gelişmelere eklemlenen yeni bir boyut taşıyor.
Bölge ülkeleri de etkileniyor
Öncelikle çeşitli ülkelerde alınan sağlık tedbirleri, iptal edilen uçak seferleri ile başta turizm olmak üzere farklı alanlardaki etkinlikler sürecin ekonomi üzerine ilk etkileri olarak değerlendiriliyor.
Bölgede özellikle yoğun Çinli nüfusu ve turizm faaliyetleri nedeniyle özellikle Singapur, Endonezya, Malezya’da alınan önleyici tedbirler kadar, özellikle turizm sektöründe gözlemlendiği üzere yeni arayışlar gündemde.
ASEAN içerisinde öne çıkan bu ülkelerin Çin’le olan yakın ticari bağları da Çin’de yaşanacak ekonomik gerilemenin hissedilebileceği ülkeler kategorisinde görülmesine neden oluyor. Örneğin, Dünya Bankası’ndan yapılan açıklamada Çin ekonomisinde gerçekleşebilecek her yüzde birlik gerilemenin, Endonezya’ya yüzde 0.3’lük gerileme olarak karşılık bulacağını söylemesi önemliydi.
Çin hükümetinin aldığı erken tedbirlere rağmen, koronavirüs vakasının ölümcül olmaya devam ederken, bölge ülkelerinden başlayarak dünyanın farklı bölgelerinde görülmesinin ekonomik boyutu göz ardı edilmeyecek kadar önemli.
Ocak ayının ortalarında ABD ile ticaret savaşlarına son vermeyi hedefleyen ve ilk safha olarak adlandırılan anlaşmanın ardından gündeme gelen bu sağlık sorunu özellikle, Çin’de ve yakın ticari ilişkiler içinde olduğu bölge ülke ekonomilerine etkisi incelenmeye devam edilecektir.