Mehmet Özay 28.03.2024
Açe’de geçici vali Achmad Marzuki görevinden alındı…
Açe’de geçici vali Achmad Marzuki’nin görevden alınması, Endonezya siyasetinde başkanlık seçimleri sonrasında, gözlerin yine Açe’ye çevrilmesine neden oldu.
Achmad Marzuki’nin yerine, Açe bölge sekreteri görevini yürüten ve Şah Kuala Üniversitesi öğretim üyesi Bustami Hamzah getirildi.
Atama kararının, devlet başkanı Joko Widodo tarafından imzalanmasının ardınan, Cakarta’da İçişleri Bakanlığı’nda 13 Mart günü yapılan törenle yeni geçici vali görevine başladı.
Bu değişiklik, Açe’yi bir kez daha masaya yatırmayı ve olan biteni anlamayı gerektirecek önemdedir.
Herhangi bir haber başlığına, “Açe’de vali krizi” olarak geçebilecek bu gelişme, aslında bundan çok daha önemli içerikleriyle dikkat çekiyor.
Vali değişiminde merkezin iradesi
Achmad Marzuki’nin görev süresi dolmadan makamından olmasının ardında, Endonezya’da 14 Şubat günü yapılan başkanlık ve parlamento seçimlerinde, Açe’den mevcut siyasi iradeye muhalif bir sonucun çıkmasının önemli rol oynadığı belirtiliyor.
Yani, mevcut başkan Jowo Widodo ve onun desteklediği Prabowo Subianto’nun başında bulunduğu koalisyon bloğunun başarısız olmasıydı.
Başkanlık seçimiyle ilgili istatistiklere kısaca bakacak olursak, Açelilerin Anies Baswedan-Muhaimin İskandar ikilisi 2.369.534; buna karşılık, Prabowo Subianto-Gibran Rakabuming Raka ikilisi 787,024 ve Ganjar Pranomo-Mahfud MD ise 64.677 oy aldığı görülür.
Bu durum, Açelilerin başkanlık seçimlerinde üç aday arasından, Anies Baswedan ve Muhaimin İskandar ikilisini teveccüh ettiğini açıkça ortaya koyuyor.
Baswedan ve İskandar ikilisinin birinci oldukları iki eyalet bulunuyor… Bunlardan biri Açe iken diğeri, Batı Sumatra Eyaleti.
Tarihsel ve sosyolojik nedenler bizi bu sonuca dair şaşırmamamız gerektiğine işaret ediyor…
Bunun yanı sıra, Açe gibi görece küçük bir eyalet ve/ya nüfus yoğunluğu düşük bir bölgede hasıl olan seçim sonucunun, ülke genelinde herhangi bir ulusal parti veya başkan adayının kazanıp kazanmaması üzerinde, pek de bir belirleyiciliğinden bahsetmek mümkün değil.
Ancak, şayet ‘söylentiler’ doğru ise, Jakarta siyasi eliti yani mevcut başkan Jokowi, seçimlerin galibi Prabowo ikilisi ve bu ikiliye destek veren çevreler arasında, Açe’de hasıl olan sonucua dair önemli bir memnuniyetsizlik olması, niceliksel değerin ötesinde bir anlam taşıyor.
Bir başka şekilde söylemek gerekirse, bu gelişme, Açe’nin ulusal siyasette değer verilmesi gereken bir eyalet olduğunun ifadesi olarak okunabilir.
Açe partileri ve merkez siyaset
Ulusal siyasetin merkezinde durum böyle iken, seçimler öncesinde Açe iç siyasetinin iki temel partisi Açe Partisi (Partai Aceh-PA) ve Açe Milliyetçi Partisi (Partai Nasional Aceh-PNA), Cakarta merkez siyasetinin ürettiği iki temel koalisyon bloğu ile ittifak yapmışlardı.
PA, Gerindra yani Prabowo Subianto’nun başında bulunduğu partiyle ittifak yapmış; PNA ise ulusal siyasetin duayeni Megawati’nin başında bulunduğu ‘Endonezya Mücadeleci Milliyetçi Partisi’ (Partai Demokrasi Indopenia-Perjuangan-PDI-P) ile ittifak kurmuş ve başkan adayları Ganjar Pranomo’yu desteklemişti.
Bu durum, Açe’de başkanlık seçim sonuçlarının mantıksal olarak, Açe iç siyasetinin iki temel partisi olan PA ve PNA açısından da önemli bir kayıp olarak yorumlanmasını gerektiriyor. Acaba öyle mi?
Özellikle, PA’nın hâlâ güçlü bir desteğe sahip olduğu ve kısa bir süre sonra yapılacak Açe Valilik seçimlerinde muhtemelen birinci parti olarak çıkacağı dikkate alınacak olursa, kanımca bu iki partiye destek veren kitlelerin ulusal siyasete dair beklenti ve yönelimleriyle, Açe iç siyasetinde destek verecekleri partiyi seçme konusunda gayet farklı politikalar sergilediklerini söylemek mümkün.
Peki bu durum, her iki partinin seçim ittifakı yaptığı ulusal partiler ve ulusal koalisyonlarca nasıl açıklanıyor acaba? Bunun için, Jakarta siyasetinin derinliklerine nüfuz etmek gerekiyor…
Sivil-asker elit ve Açe yoksunluğu
6 Temmuz 2022 tarihinde geçici vali olarak atanan Achmad Marzuki, daha önce, (2020-2021) Açe’deki ‘İskender Muda ordu komutanlığı’nın başında bulunuyordu.
Bu anlamda, Açelilere yabancı olmayan bir isim kabul edilebilecek bu eski komutanın, bir sivil yönetici sıfatıyla Açe’ye ne gibi katkılar yapabileceği konusundaki kaygılarımızı o zaman dile getirmiştik.
Bugün yaşananlar ve bu yaşananların ardındaki söylemler ve söylentiler bize bu kaygılarımızda haklı olduğumuzu gösteriyor.
Bu noktada, Açe’nin son iki yılını önemli kayıplarla geçirmiş olduğunu söylemek, pek de bir abartı sayılmamalı. Haddi zatında, Açe’nin son yedi yıldır yönetilmediği, yönetilemediği ortada.
Özellikle, 2017 yılındaki valilik seçimlerinde yarışı ilk sırada bitiren Irwandi Yusuf hakkında açılan yolsuzluk davası ve hapis sürecinden bu yana, Açe yönetil/e/miyor.
Irwandi Yusuf’un hapis cezası almasında hangi iç ve dış faktörlerin şu ya da bu şekilde etkili olduğunu, ilerleyen dönemle yazma fırsatı bulacağımızı zannediyorum.
Bununla birlikte, Irwandi Yusuf adının Açe için bir kurtuluş olarak da sunuyor değilim…
Aksine, kaygım ve düşüncem o ki, Açeli bir lider ve Açelilerin seçtiği bir lider olarak Eyalet’in yönetiminde söz sahibi olma meşruiyetini kazanmış birinin yani, Irwandi Yusuf’un ardından, yedi yıl boyunca yönetilemeyen bir eyaletle karşı karşıyayız.
Eski komutan ve geçici val Achmad Marzuki’nin görev süreci boyunca Açe’de ekonomik kalkınma adına adımların atılmamış olması, Açe’nin iyi yönetilememesinin göstergelerinden en önemlilerinden biri olarak değerlendirmek gerekiyor.
Vali değişiminde dile getirilen söylemlerden birinin, Achmad Marzuki’nin Açe parlamentosu ve Açe bölge sekreterliği ile ilişkilerinin sağlıklı yürümemiş olması, 2024 eyalet bütçesinin aradan geçen iki üç aylık döneme rağmen, halen kabul edilmemiş ve yürürlüğe konulmamış olması önem taşıyor.
Eyalet bütçesi hakkında karar verilmemesi ve uygulamaya konulmaması, Açe gibi kalkınmaya ve gelişmeye aç bir eyalette geniş toplum kesimlerinin ne tür bir yönetimle karşı karşıya bırakıldıklarını ortaya koyuyor.
Uzun dönem ve yolsuzluk
17 Kasım 2023 günkü yazımda, uluslararası Baharat Yolu başlıklı konferasta bildiri sunan eski valilerden Mustafa Ebubekir’in görüşlerine yer vermiştim.
O görüşlerimin öneminin bugün yeniden ve aynısıyla geçerli olduğuna kuşku yok…
Üstüne üstlük Mustafa Ebubekir, Açe adının yolsuzlukla anılıyor olmasına yaptığı vurgunun, valilik makamı, Açe parlamentosu, Açe bölge sekreterliği ve Açe kasasını elinde bulunduran Kalkınma Ofisi’nin niçin var olduğu ve/ya Eyalet halkı için neyi nasıl yaptığı konusunda önemli açmazları ve çelişkiler olduğunu akla getiriyor.
İlginçtir Mustafa Ebubekir de geçici vali olarak görev yapmıştı. Hem de ne zaman biliyor musunuz, 2000’li yılların başlarında dönemin valisi Abdullah Puteh’in yolsuzluk suçlamasıyla görevinden uzaklaştırılıp hapis cezası almasının ardından…
Yazının başlığında kullandığım “Açe’yi yönet/e/memek” ifadeyi bu bağlamda değerlendirmek gerekir.
Aynı yazıda dikkat çektiğim üzere, şayet Açe’de yolsuzluktan bahsediyorsak, bunun birkaç kişiyle sınırlı olmadığını kısmen, Pierre Bourdieu’nun ‘elitler sosyolojisi’nden hareketle -belki de, onun söyleminin tam tersinden bakarak-, yukarıdan aşağıya toplumun farklı sınıflarını/ katmanlarını içine alan bir yaygınlık taşıdığını tekrarlamalıyım.
Açe’de üst yönetimin sağlıklı bir sürece girmesi sadece Açe halkı için değil, merkez siyaset açısından da gayet önemli. Bu anlamda, yakın gelecekte yapılacak valilik seçiminin, bu yönde önemli bir adım olmasını temenni ediyorum.