Mehmet Özay                                                                                                               27 Haziran 2012
Açe Valisi Dr. Zaini Abdullah
Açe’de 9 Nisan’da yapılan Eyalet Valiliği seçimlerinin ardından Dr. Zaini ve Muzekkir Manaf ikilisinin 2012-2017 yıllarını kapsayacak beş yıllık görevleri 25 Haziran Pazartesi günü itibarıyla resmen başladı.
Açe Eyalet Parlamentosu’nda yerli ve yabancı önemli konukların da iştirakıyla gerçekleşen atama töreni Açe’nin önemli bir döneme başlangıcını sembolize etmesi bağlamında oldukça önemli. Parlamento binasındaki törene Açe Parlamentosu Başkanı Hasbi Abdullah, geçici valilik görevini yürüten Tarmizi Karim, eyalet milletvekillerinin yanı sıra, geleneksel bir makam olan ‘wali’lik görevini üstlenen Tgk. Malik Mahmud’un yanı sıra, Endonezya İç İşleri Bakanı Gunawan Fauzi ve Avrupa Birliği ülkeleri temsilcileri iştirak etti.
İç İşleri Bakanı’nın ifade ettiği üzere, bu valilik töreni Avrupa Birliği’ne üye ülkelerden katılım konusunda rekor kırması Açe’nin Avrupa ülkeleri nezdinde gördüğü intibaı ortaya koyması bakımından önemli. Aslında ortada şaşılacak  bir durum yok. Avrupalılar Açe’yi tsunami’den sonra keşfetmediler. Açe tarihine vakıf olanların bildiği üzere, Açe’nin Avrupalı uluslarla ilişkisi, diğer Malay dünyasının diğer devletleriyle kıyaslanmayacak ölçüde farklı boyutlarda seyretmesiyle dikkat çeker. Günümüzde ise içinde yaşadığımız koşulların da tetiklemesiyle söz konusu Avrupa ülkelerinin Açe’ye ilgileri anlaşılabilir bir husus. 
Yeni Vali ve yardımcısının kimler olduğuna kısaca değinmekte fayda var. Açe’nin 23. valisi olarak görev yapacak olan Dr. Zaini Abdullah, uzun yıllar merhum Hasan di Tiro ile birlikte İsveç’te sürgünde yaşamış ve sürgünde kurulan Açe Hükümeti’nin Dış İşleri Bakanı görevini üstlenmişti. Öğretmenlikten gelmesi nedeniyle ‘muallim’ lakabıyla da anılan Müzekkir Manaf ise yıllar süren silahlı mücadelenin içinde yer almış ve Açe Özgürlük Hareketi komutanı Tgk. Abdullah Şafii’nin 2000 yılında şehit edilmesinin ardından, komutanlığa getirilmişti.
Yeni dönemin ne anlama geldiğini anlamak Açe’yi anlamak adına önem taşıyor. Açe’de bugün başlayan süreç sıradan bir vali ataması değil. Dr. Zaini ve Manaf ikilisi, 15 Ağustos 2005 tarihinde imzalanan Helsinki Barış Anlaşması’na binaen Açe Özgürlük Hareketi’nin siyasi uzantısı olarak doğan Açe Partisi’nin mensupları olmaları hasebiyle, Açe’nin 20. yüzyıl tarihinde yaşanan kırılmaların akabinde ortaya çıkan ve Açe’yi geleceğe taşıyacak bir projenin yürütücüleri olmalarıyla dikkat çekiyor. Bir önceki vali İrvandi Yusuf’un Açe ‘hareketi’ içerisinde yer aldığını unutmamakla beraber, 2006 Valilik seçimlerinde yerel partilerin kurulmamış olması hasebiyle İrvandi Yusuf seçimlere bağımsız aday olarak katılmış ve valilik makamına seçilmişti.
Bugün başlayan süreç, ‘hareketin’ bir anlamda Açe halkıyla teşrik-i mesaisini tam anlamıyla ortaya koyacaktır. Kimi gözlemcilerin ileri sürdüğü üzere, Açe Partisi’nin kurucu elitlerinin Açe tarihinden aldıkları ilham ve modern dönemdeki gelişmeler muvacehesinde Açe’yi tıpkı geçmişteki parlak günlerine getirme gibi yüce ve ulvi bir görevin şuurundalar. Peki burada yaklaşık bir buçuk yıldır Açe Partisi içerisinde yaşanan çalkıntıyı da unutmamak gerekir. İki gruba ayrıldığı izlenimi veren Açe Partisi, bizatihi bu gruplar arasında ‘ideal’ noktasında bir farklılık olmamakla birlikte, kimi noktalarda doğan görüş ayrılıkları seçimler öncesinde farklı adaylarla seçime girilmesine neden olmuştu. Seçimleri takiben Dr. Zaini yaptığı açıklamada Açe’nin geleceği için tüm tarafları birlikte çalışmaya davet etmesi de oldukça anlamlıydı. Bunu destekleyici bir başka yaklaşım ise geçenlerde kendisiyle görüştüğümüz muhalif kanada mensup bir kadın entellektüelden geldi. Aradaki anlaşmazlığın giderilmesi konusunda görüşmelerin yapılabileceğini belirten muhatabımız, mevcut durumun Açe’de olumlu gelişmeler arzu etmeyen çevrelerin işine yaradığını belirtti. 
Peki pratikte yeni valiyi bekleyen sorunlar neler ve ne tür çözümler sunabilir? Açe’nin sorunlarından bahsetmek kadar, çözümlerinden de bahsetmek uzun bir yazının konusu. Kimi yerlerde bu konuları dile getirdik. Kısaca belirtelim: a)Helsinki Barış Anlaşması’nın maddelerinin teker teker hayata geçirilmesi; b)Açe’de yolsuzluğun önünü alma konusunda bir yandan ahlaki ve eğitim yapılanması geliştirilirken, uluslararası boyutları da olan bu olgunun yasal ve yargı süreçlerinin de yürürlüğe konması; c) Küçük ve orta ölçekli işletmelerin faaliyet göstereceği endüstri merkezlerin kurulması; d) Açe deniz limanlarının uluslararası ticarete konu olacak donanıma getirilmesi; e) yeraltı ve yerüstü kaynakları bakımından oldukça zengin Eyalet’te dışarıya hammadde satışı yerine, üretim süreçlerine konu olacak bir ekonomik üretim yapılanmasına gidilmesi vs.
Bu konular içerisinde en dikkat çekeninin yolsuzluk olduğuna kuşku yok. Ancak ‘Yeni Açe’de vali ve yardımcısının el atması gereken ana sorunların gerek iç gerekse dış kaynaklı yolsuzlukların önüne geçmesi, diğer alanlarda sağlıklı gelişmelerin kapısını arayalacaktır. Çünkü yakından bilindiği üzere, bu tip ‘toplumlar’da sorunun temelinde mevcut kaynakların adilane şekilde kullanılmamasının doğurduğu toplumsal çapraşıklık, bir yandan bireyleri umutsuzluğa sürüklediği gibi, yolsuzluğun maddi ve manevi alanlara doğru giderek yayılmasına da n
eden oluyor. İşte bu nedenledir ki, geçenlerde vali yardımcısı Müzekkir Manaf, birkaç gün önce Pidie’de katıldığı bir seminerde yeni yönetimin acil üzerinde duracağı konuların başında ‘ahlak ve eğitim’ geldiğini belirterek bu konuda özellikle alimlere önemli rol düştüğünü belirtti. Elbette sorunun eğitim boyutu kadar, yasal bağlamı da gözardı edilemeyecek bir yapısal nitelik sergiliyor. Bu nedenle, yeni yönetimin Parlamento ile işbirliği yaparak devlet müdürlükleri kadar, Açe’de faaliyet gösteren ulusal ve uluslararası kurumlarda var olduğu belirtilen yolsuzluk hadiselerin üzerine ısrarlı gidilmesi Açe halkının yararına olacağına kuşku yok. 
Bunun yanı sıra, Vali ve yardımcısının Açe halkı arasında sinerji yaratacağına kuşku yok. Bu anlamda, sahada oldukça güçlü olan Açe Partisi’nin, valilik ve parlamento kurumları arasında kurulacak sıkı işbirliğinin kısa sürede sahada halkın sosyo-ekonomik kalkınmasına katkı sağlayacak projeler olarak dönmemesi için hiçbir neden yok.
Açe bir yandan kendi iç kalkınmasını hayata geçirirken, bir yandan da muadili toplumların içinde yaşadığı sorunların aşılmasında model olma imtiyazını da elde edebilir. Bu bağlamda, akla ilk gelen husus Açe’de 2005 yılında imzalanan barış anlaşması ve devamındaki gelişmeler örneklik konusunda gözardı edilemeyecek uluslararası boyutlara sahip. Açe Barış görüşmelerini yürüten ekibin kimi üyelerinin Mindanao, Papua gibi çatışma bölgelerinde de barış süreçlerine katkı yaptıklarını bildiğimizden, yeni dönemde, yönetimin bu konuda uluslararası duyarlılığı ortaya koyacak adımlar atması şaşırtıcı olmayacaktır. Son bir aydır uluslararası gündemde yer işgal eden Arakanlı Müslümanların sorunlarının halli de bu anlamda, Açe sivil toplum kuruluşlarının gündemine gireceğini düşünebiliriz. Hem aynı bölgede var olmaları, hem de benzer süreçleri taşımaları nedeniyle Açe ve Açelilerin tecrübesinin Arakanlılar için olumlu zeminler hazırlayacaktır. Birkaç yıl önce Açe yönetimi ve halkının kara sularına giren Arakanlılara muamelesi zihinlerde canlılığını korurken, yeni dönemde Açe Valisinin konuya hassasiyeti Açe’nin model bir toplum olması yolunda önemli bir adım olacaktır. 

http://www.dunyabulteni.net/?aType=haber&ArticleID=215926

LEAVE A REPLY