Mehmet Özay 05.08.2018
Endonezya Cumhuriyeti’nin Açe eyaleti’nde 5-15 Ağustos günleri arasında Açe Kültür Festivali (Pekan Kebudayaan Aceh-PKA) gerçekleştirilecek. Endonezya gibi geniş bir coğrafyaya yayılan ve sayısı yüzlerle ifade edilen etnik ve kültürel yapıya ev sahipliği yapan ülkenin en batısında Malaka Boğazı’nın Hint Okyanusu’na açılan bölgesinde yer alan Açe’deki bu festivalle, eyaletin tarihsel ve kültürel birikiminin çeşitli araçlarla yeniden sergilenmesi ve paylaşılması amaçlanıyor.
Festival komitesinin ve eyalet yöneticilerinin verdikleri demeçlerden de anlaşılacağı üzere bu etkinlik bir anlamda geçmişin değerlerinin bugüne aktarılması ile önem taşıyor. Açe düşünce geleneğinin bir ifadesi olarak kültür-gelenek ve dinin iç içe geçtiği ve birbirinden ayrıştırılmasının mümkün olmadığı bir toplumsal yapının hakim olduğu eyalette gerçekleştirilen bu festivalin bu yılki konu başlığı, “Açe İslam Kültürü’nün Yeniden Canlandırılması”. Bu başlık üzerinden epeyce söz etmek mümkün. Ancak bu yazının içeriği sadece festivali etkinliğini konu almak olduğundan buna teşebbüs etmeyeceğiz.
Festivalin resmi açılışı, bugün yani Pazar akşamı Lhong Raya’daki Harapan Bangsa stadyumunda Endonezya devlet başkanı Joko Widodo’nun da katılımıyla gerçekleştirilecek.
On gün sürecek festival boyunca, eyalete bağlı 23 bölgeden yapılacak katılımlarla, yerel değerlere içkin tarihsel, sosyo-kültürel, antropolojik, folklorik ögeler sergilenecek. Bu ögeler sayesinde, tarihin değişik dönemlerinde yerel (Açe eyaleti), bölgesel (Açe-Endonezya) ve Açe ile uluslararası çevreler arasında çeşitli boyutlarda ortaya konmuş ilişkilerin kısmen de olsa hatırlanmasına ve bazı maddi varlıklarıyla sergilenmesine de olanak tanıyacak.
Başkent Banda Açe’deki çeşitli mekânlarda gerçekleştirilen etkinliklerin ana mekânı ise Valilik binasının da yer aldığı Lampriet ilçesinde, Taman Safiyatuddin Festival Merkezi. Adını 1641-1675 yılları arasında Açe Darüsselam Sultanlığı’nı yöneten kadın yöneticiden alan etkinlik alanı, eyaletin dört bir köşesindeki mimari özelliklere sahip evlerden birer modelin de bulunduğu bu merkez, Açe’deki mimari özelliklerin bir arada sergilenmesine de olanak tanıyor.
Açe Eyalet vali yardımcısı Nova Iriansyah yaptığı açıklamada, bu festivalin Açe kimliğinin sürdürülebilmesinde önemli bir işleve sahip olduğunu söyledi. İlki 1958 yılında gerçekleştirilen ve bugün yedincisinin organize edildiği festival her beş yılda bir yapılması plânlansa da, Eyalet’in çeşitli dönemlerde şiddet ve savaşa konu olması bu etkinliğe zaman zaman ara verilmesine neden olduğuna işaret etmemiz gerekir.
Vali yardımcısı Nova açıklamasının devamında, günümüzde teknolojik gelişmeye, küreselleşmeye vs. vurgu yaparak, bu değişimin Açe genç nesli üzerindeki olumsuz etkisinin hatırlanması ve festival vasıtasıyla Açelilik değerlerinin genç nesillere aktarılmasının önemine dikkat çekiyor. Bununla birlikte, kuşkusuz ki, bu tip etkinliklerin açılış konuşmaları ve medya demeçlerinde standart kabul edilebilecek bu sözlere eleştirel yaklaşmak da mümkün olduğunu söyleyebilirim.
Açe politikalarına yön verecek kurumlardan birinin başında olan vali yardımcısının bu söylemindeki haklılık payını göz ardı etmiyoruz. Ancak, sadece Açe genç neslinin değil, Açe toplumunun geniş kesimlerinin küreselleşme karşısında -olumsuz yönde olduğu imlenen- değişimlere konu olmasının nedenleri ve varsa çözümleri konusunda niçin kafa yorulmadığı da sorgulanmalı. Ve bu bağlamda, sadece beş yılda bir yapılan festivalle değil, bunun ötesinde gündelik yaşamın her alanına değinen politikaların yapılaştırıcı gücünün öneminin de ortaya konulması ve tartışılması gereken bir husus olduğu açıkça belirtmeliyiz.
Açe’de medya ve kültür çalışmaları içerisinde yer alan Thayeb Loh Angen ise yaptığı açıklamada, festivalin geniş bir çerçevesi olduğunu ancak sanat ve kültür bağlamının bu bütün içerisinde görece az yer aldığına dikkat çekti. Thayeb, bununla birlikte, bu yıl düzenlenmekte olan festivalde tarih temasına yer verilmesinin ve bu konuda özellikle resmi kurumların dışında özel ve bireysel çalışmalarıyla tanınan yapıların katkılarına vurgu yaptı. Thayeb, açıklamasında ayrıca, Açe’nin tarih boyunca ürettiği tüm değerlerin ortaya konulacağı daha geniş bir perspektifli yaklaşıma da ihtiyaç olduğuna işaret etti.
Bununla birlikte, bir küçümseme olarak ele almamakla birlikte, Açe’deki bu etkinliği folklorik bir öge ile sınırlandırmak mümkün değil ve sınırlandırılmamalıdır da. Her ne kadar, 1949 yılından bu yana adına Endonezya Cumhuriyeti denilen bağımsız ulus-devlet sınırları içerisinde yer alsa da, Açe toprakları tarih boyunca kendine özgü siyasi, kültürel ve dini yapılaşması ile dikkat çekmiş; bu anlamda İslamiyetin geniş Malay topraklarında, Takımadalar’da yeşermesi ve yaygınlaşması ve akabinde bir toplumsal ve siyasal bir düzen olarak tesisinde kayda değer rol oynamış bir belde olarak tarihte iz bırakmıştır.
Bu çerçevede festivalde, sadece akademi dünyası ve profesyonel kolleksiyonerlerin değil, sıradan halktan insanların da bir aile geleneği olarak sahip oldukları ve ilgi gösterdikleri el yazma eser kolleksiyonlarının bir bölümü de festivalde sergileniyor. Bu açıdan örneğin, Tarmizi Hamid Bey’in sahip olduğu sayısı yüzleri bulan özel koleksiyonundaki el yazma çalışmalarının bir bölümü geniş kesimlere ulaşma imkânı buluyor.
Festivalin bir diğer ilgi çeken etkinliği, 13 Ağustos’da Şah Kuala Üniversitesi Eğitim Fakültesi konferans salonunda gerçekleştirilecek olan ulusal ve uluslararası bazı konukların da iştirak edeceği Açe’de denizcilik kültürü konulu seminer olacak.
Tabii bu alanda sadece tarihsel perspektif değil, tsunami ve Helsinki Barış Anlaşması’ndan sonra halen ekonomik kalkınmanın yollarını arayan Açe Eyaleti’nde bu alanda neler yapılabileceği konusunda bazı görüşler paylaşılacak. Bu bağlamda, Açe denizciliğinin sahip olduğu potansiyel; Açe’de helal turizm ve kalkınma politikaları; yerel değerler ve kalkınma stratejileri; etnik dilin gelişim çalışmaları ve sorunlar vb. başlıklar gibi farklı konularda da sunumlar yer alacak.
Tabii, Açe’de kültür festivali demişken, 1987 yılında gerçekleştirilen üçüncü festivale iştirak ederek bir sunum yapan dönemin Türkiye Cakarta büyükelçisi Metin İnegöllüoğlu’nu bir kez daha rahmetle anarken, ortaya koyduğu çabaların benzerlerinin günümüzde devam ettirilmesinin ne denli önemli olduğu konusundaki düşüncemizi bir kez daha yinelemekten kendimizi alamıyoruz.
Bu vesileyle geçmişteki kültür festivallerine veya genel itibarıyla Açe kültür dünyasına katkısı olduğunu bildiğimiz ve ebedi aleme göç etmiş olan isimlerden Ali Haşimi, Hasballah M. Saad, Asli Kesuma’ya Allah’tan rahmet diliyoruz.