Adil Yurtkuran/Endonezya/TİMETURK
Nisan 2009

Açe tarihinde yeni bir dönüm noktası. Açeliler yeni bir dönemi başlatacak tarihi olayın aktörü olmaya hazırlanıyorlar. Açeliler 9 Nisan Perşembe günü sandık başına gidiyor.
Açe, Endonezya Cumhuriyeti`nin 33 eyaletinden biri. Ancak Açe, ülkenin kuruluş yıllarından başlayarak sürekli ayrıcalıklı bir bölge oldu. Cumhuriyetin kuruluşuna yaptığı olağanüstü katkı ile diğer bölgeler arasından sıyrıldı. Özgürlük aşkı, sahip olduğu güçlü İslami ve kültürel yapısı merkezi yönetimden özerk yönetim olma hakkını elde etti. Ancak birbiri ardına gelen yönetimler, geçmişi unutarak Açelilerden bu hakları çok gördüler ve mağduriyete uğrattılar. İşte şimdi Açeliler yeni bir dönemi başlatacak tarihi olayın aktörü olmaya hazırlanıyorlar. Açeliler 9 Nisan Perşembe günü sandık başına gidiyor.
Helsinki Barış Anlaşması`yla gelen siyasi özgürlük yerel partileri hayata geçirdi. Bu seçimi büyük bir olasılıkla yerel partiler kazanacak. Seçimler sonunda, yerel partilerin öncülüğündeki yerel parlamentolar Açe`de sivil toplumun inşası, demokratik bir yönetim ve iç işlerinde özerk bir yapı ortaya çıkması bekleniyor. Bu gelişmeler, sadece Açe`de değil, aynı zamanda, bütün Endonezya`da ses getirecek gelişmelere konu olacak. 9 Nisan Perşembe günü yapılacak seçimler, Açe barışının devamı için olduğu kadar, ülke genelinde ulusal birlik ve beraberliğin devamı için de önem taşıyor.
Açe`de seçimleri Avrupa Birliği, The Carter Center, International Republican Institute(IRC), International Foundation for Electoral System (IFES), Asian Network for Free Election Foundation, National Democratic Institute ve Avustralya ve ABD Büyükelçilikleri gibi uluslararası kurum ve kuruluşlar gözlemci olarak katılıyor. Bu yazı, Açe ve Açelilerin seçimini konu alıyor. Bu arada, seçimlerle ilgili ilk haberleri Türk basınında Timeturk`te bulacağınızı ifade edelim.

Açe`nin özgürlük aşkı
Yaklaşık yüz yıl öncesinde bir Hollanda`lı sömürge valisi, Açelilerin özgürlüklerine ve etnik kimliklerine bağlı olmaları nedeniyle kendi yurtlarında varlıklarını sürdürebildiklerini söylemişti. Bu özellikleri sayesinde, 19. Yüzyılın son yıllarına kadar topraklarında bağımsız bir yaşam sürdü Açeliler. 1945 yılında Endonezya toprakları Hollandalılarca yeniden işgal edilirken, Açe tek özgür belde olarak gücünü ortaya koydu. 1949 yılından itibaren parçası oldukları Endonezya Cumhuriyeti merkezi yönetiminden gerekli ilgi görmedikleri gibi, bilinçli olarak mağdur edildiler. Merkezden atanan valiler ve ulusal parlamentoda Açe`yi temsil eden seküler-milliyetçi partiler Açe ve Açeliler adına gelişme sağlamada başarısız oldu. Bunun neticesinde Açeliler uzun yıllar kendilerini ifade etme imkânı bulamadılar ve sürekli merkeze bağımlı bir yaşam sürdüler.
Tarihin gelinen bu noktasında Açeliler yeniden bu özgürlüğü, tam bağımsız bir yönetim şekli olmasa da, bütün Nusantara`da sadece Açelilere tanınan bir özerklik içerisinde 21. yüzyılda gerçekleştirme yolundalar. Açe Eyaleti`nde, orta ve uzun vadede Açe Eyaleti`nde gerçekleştirilecek başarı ülkenin önde gelen diğer etnik topluluklarında da benzer bir özerk yapılanmayı veya federalizm yapılanmasını gündeme getirecektir. Federalizm, ülkenin kuruluşunda gündeme gelmiş, ancak daha sonra dış güçlerin müdahalesi ile federasyon yapılanmasından vazgeçilmiştir. Bugün Birleşik Endonezya Cumhuriyeti (NKRI) olarak bilinen ve Cava ırkının yönetimin her kademesindeki başat üstünlüğünün hakim olduğu Endonezya Cumhuriyeti`nin, yumuşak karnı durumundaki etnik ve dini yapıların varlıklarının tehdit altında olması gerçeği karşısında federalizme nasıl yaklaşacağı ise izlenmeye değer bir konu oluşturuyor.
Bugünlerde Açeliler büyük bir heyecan yaşıyor. Onyıllarca maruz kaldıkları mağduriyeti ortadan kaldıracak bir fırsatı yakalamak üzereler. Açeliler, 9 Nisan Perşembe günü sandık başına gidecek ve Açe`yi ve Açelileri yerel partilerin yöneteceği bir sürecin baş aktörü olacaklar.
Yerel partiler
15 Ağustos 2005 tarihinde imzalanan Helsinki Barış Anlaşması`nda yer aldığı üzere, Açe`de yerel partiler kuruldu ve ülke tarihinde ilk defa bir eyalette yerel partiler seçimlere iştirak edecek. Bu bağlamda, büyük bir olasılıkla Açe Eyaleti Açeliler tarafından yönetilmeye başlanacak.
Açe seçmeninin büyük bir kısmı, yerel partilere teveccüh gösteriyor. Bu eğilimin temel nedenleri arasında, on yıllarca ulusalcı partilerin Açelilerin mağduriyetini giderecek herhangi bir icraata imza atmamış olmaları ilk sırada. Açeliler, merkezi güçler tarafından kasıtlı ve bilinçli olarak ekonomik ve sosyal geri kalmışlığa maruz bırakıldıkları kanaatinde. Bu süreci tersine çevirecek yegane sistemin, Açe`nin Açelilerce yönetilmesi olduğu düşüncesi hakim. Bunu fark eden merkez güçler, Açe`de kurulan kimi yerel partilere maddi ve manevi destekleri ile nüfuz ederek Açe`de kendi çıkarlarını koruma konusunda politika geliştiriyorlar.
4 milyonu aşkın nüfusu barındıran Açe Eyaleti`nde seçmen sayısı yaklaşık 2.200.000. Açe Eyaleti`nde seçimlere 38 ulusal partinin yanı sıra, 6 yerel parti iştirak edecek. Açeli seçmenler, ulusal parlamento (DPR-RI) seçimlerinde sadece ulusal partilere oy verme hakkına sahip olacaklar. Öte yandan, başta Açe Eyalet parlamentosu (DPR-A) olmak üzere, bölge parlamentoları (DPR-D) için ulusal partilere ilâve olarak altı yerel parti de yarışacak. Açe Eyaleti, Cakarta`daki ulusal parlamentoda 13 milletvekili ile temsil ediliyor. Açe Eyalet Parlamentosu ise 69 sandalyeden oluşuyor.
Açe`deki seçimler, bu nedenle diğer eyaletlere göre daha komplike bir görüntü arz ediyor. Açeli seçmenler, eyalet ve yerel parlamentoları için büyük ölçüde yerel partilere öncelik verirken, ulusal parlamento için ulusal partilere seçecekler. Önümüzdeki dönemde, Açeli seçmenlerin ulusal parlamentoya göndereceği ulusal parti ve milletvekillerinin Açe ile bağlarıyla doğrudan irtibatlı. Gözlemciler, yerel partiler, ulusal partilerle gizli ya da açık ittifak görüşmeleri yaptıkları belirtiyor. Örneğin, eski GAM sözcülerinden Sofyan Davud, resmen Demokrat Parti ve Susilo Bambang Yudhoyono adına seçim kampanyası yaptığını açıklaması bunun en iyi göstergesi.
Bu partiler arasında seçim yarışında başarılı olması kuvvetle muhtemel üç parti bulunuyor. Bunlar Açe Partisi(PA), SIRA ve Açe Halk Partisi(PRA).
Açe Partisi: Açe Özgürlük Hareketi`nin bir devamı olarak dikkat çekiyor. Eski GAM mensupları bu parti çatışı altında biraraya geldi. GAM lideri Hasan di Tiro, Açe Parti`nin davetlisi olarak 10.11.2008 tarihinde Açe`ye iki haftalık ziyarette bulundu. Böylece, Açe Partisi, Tiro`nun hayatını kaybettiği ve barış anlamasına destek vermediği yönündeki söylentileri sona erdirdi. Tiro`nun varlığı, eski GAM mensupları Açe Partisi etrafında daha güçlü bir şekilde kenetlenmelerini sağladı. Açe Partisi, Kuzey ve Batı Açe güçlü bir yapı arz ediyor. Şehirlerde bazı önde gelen ulusal partilerin varlığına karşın, kırsalda Açe Partisi`nin üstünlüğü tartışma götürmüyor. Seçim kampanyaları sırasında, halk gönüllü olarak parti adına kampanya yürütmesi özellikle yıllar boyu mağduriyete maruz kalmış kırsal kesim halkının bu parti etrafında biraraya gelmesinde önemli rol oynuyor. Açe Partisi`nin, seçmenlerin yaklaşık %60 ilâ 70`inin oyunu alarak Açe Eyalet parlamentosu ve bölge parlamentolarında çoğunluğu alacağına kesin gözüyle bakılıyor. Bu arada, Hasan di Tiro, Endonezya seçimlerini yakından izleme
k amacıyla 31 Mart günü Malezya`nın başkenti Kuala Lumpur`a geçti. Seçimleri yakından izleyen uzmanlar, 10 Nisan sabahı, olası bir Açe Partisi zaferi sonucu Tiro`nun Açe`ye geçeceğine kesin gözüyle bakıyorlar.
SIRA: 1999 yılında Banda Açe`de düzenlenen ve bir milyon civarında katılımın sağlandığı referandum gösterisini organize eden sivil kuruluş. Barış anlaşmasının ardından yerel partilerin gündeme gelmesiyle partileşen SIRA`nın başında, bugün Vali Yardımcısı olarak görev yapan Muhammed Nazar bulunuyor. Genç aktivistlerin yer aldığı partinin, özellikle şehir merkezlerinde oy alması bekleniyor. SIRA, yerel parlamentoda ikinci parti olarak temsil edilmesi bekleniyor.
PRA: Açe`de mevcut yoksulluk olgusunu ön plana çıkaran ve genç aktivistlerin öncülüğünde kurulan PRA, sosyalist varlığı ile dikkat çekiyor. Parti lider kadrosu, Açe halkının İslamla olan bağını yakından bildiklerinden, partinin ideolojisini açıktan açığa ortaya koymaktan çekiniyorlar. Parti sekreteri Tamrin, yaptığımız görüşmede, eyalet parlamentosuna 11 üye göndermeyi amaçladıklarını belirtti.
Seçimlerde şans tanınmayan ve marjinal oluşumlar olarak dikkat çeken diğer üç parti ise şunlar: Açe Egemenlik Partisi (PDA), Açe Güvenlik ve Kalkınma Partisi(PAAS) ve Birleşik Açe Partisi (PBA).
Açe`de seçmen eğilimleri
Yerel partiler, ulusal partilere göre çok daha güçlü konumda. Merkezden yürütülen kamuoyu araştırmaları Açeli seçmenlerin %44.82`nin yerel partileri, %22.54`nün ulusal partilere eğilim gösterdiğini ortaya koyuyor. Ayrıca, seçmenlerin %32.64`ü ise kararsız. Büyük şehir merkezleri gibi heterojen bölgelerde, seçmenler %50`şer oyla yerel ve ulusal partilere yöneliyor.
Bu seçimlerde Açe Eyaleti`ni üç ana seçim bölgesine ayırmak gerekiyor. Başkent Banda Açe`nin de içinde bulunduğu Kuzey Açe bölgesinde, ağırlık yerel partilerden yana. Ancak başkent Banda Açe, Lhokseumawe, Brieun, Sigli, Langsa gibi görece büyük şehirlerin yer aldığı bu bölgede ulusal partilerin varlığını unutmamak lazım. Bu merkezlerde ulusal partilerin oy oranı %32.6 civarında. Kırsal bölge olarak bilinen ve Orta ve Batı Açe`de ise yerel partilerin üstünlüğü daha belirgin. Burada oy dağılımı yerel partiler: %40.3, ulusal partiler %28.4. Eyaletin yakın ve orta gelecekte siyasal problemli bölgesi olmaya aday Güney Açe`de yerel partilerin oy oranı oldukça düşük: %23.9. Özellikle milliyetçi-seküler partilerin ALA ve ABAS olarak adlandırılan Güney Açe`nin Açe Eyaleti`nden ayrılmasına destek verdiği gözden uzak tutulmamalı. Bu durumda, yapılacak bu seçimlerde sadece yerel yöneticiler seçilmekle kalınmayacak, aynı zamanda, belki de daha önemlisi Güney Açe`nin geleceğine dair bir referandum olarak da kabul etmek mümkün.
Güneydoğu Açe`de (Açe Singkil, Açe Tenggara, Açe Barat Daya, Açe Tamiang ve Langsa) heterojen bir nüfus yapısına sahip. Etnik kökeni Açelilerin %54 yanı sıra, %21`lik kesimi Cavalılar oluşturuyor. Geri kalan nüfus Batak, Minang ve Çinli etnik azınlıklardan oluşuyor.
Bu bölgenin siyasal eğilimleri ise oldukça keskin bir yapı sergiliyor. Açe Singkil ve Langsa`da Golkar Partisi 1999 yılından bu yana birinci parti konumunda. Açe Barat Daya`da PAN`ın öncülüğü görülüyor. Bu durum, 2006 Belediye başkanlığı seçimlerini aldılar.
Açe Tenggah, Gayo, Lues, Nagan Raya, Benar Meriah ve Lhokseumawe nüfusunun %19`unu Açe dışından gelen etnik yapılar oluşturuyor. Bu bölgede Golkar`ın üstünlüğü görülüyor. Sadece üç bölgede â€`Güney Açe, Açe Daya Barat (Meaulaboh), Batı Açe`de PAN`ın önderliği görülüyor.
Açe Besar, Kuzey Açe, Pidie, Bireun, Açe Jaya ve Başkent Banda Açe`de nüfusun %17`sini dışarlıklılar oluşturuyor. Bunların %10`u ise Cavalılar. Bu bölgelerde, 2004 yılı seçimlerinde İslamcı partilerin egemenliği görülüyor. Milliyetçi-seküler partiler sadece Kuzey Açe`de varlık gösteriyor. Geri kalan bölgelerde PPP, başkent Banda Açe`de ise PKS`in üstünlüğü var.
Reform süreci ve Açe
1998 yılı Mayıs ayında devlet başkanlığından istifa etmek zorunda kalan Suharto`nun 32 yıllık iktidarının ardından ülke büyük bir değişim sürecine girdi. Bu değişim, daha çok siyasi ve kültürel özgürlüklerin geliştirilmesi, insan haklarına gereken önemin verilmesi, ordunun ülke siyaseti üzerindeki başat rolünün sınırlandırılması, anayasanın günün gereklerine uygun bir şekilde revize edilmesi, ülkenin çeşitli yerlerinde etnik temele dayalı çatışmaların sonlandırılması gibi bir dizi önemli açılımı içinde barındırıyor.
Reform yıllarında, her ne kadar, birbiri ardına kurulan ulusal siyasal partiler ülkeyi refaha taşıyacak birer alternatif olarak ortaya çıksa da, merkezin yani Cava Adası`nın dışında etkin olamadılar. Bu nedenledir ki, aradan geçen on yıllık süre zarfında ülkenin yukarıda ifade edilen reform niteliğindeki değişiklikleri ne kadar gerçekleştirdiği konusunda pek de iyimser yorumlar yapılmamakta. Öte yandan, ülkede reform anlamında hiçbir değişmenin olmadığını söylemek de haksızlık olur.
Bu çerçevede, reform adına yapılanlara kısaca bakmakta fayda var. 1999 yılında Doğu Timor`un bağımsızlık talebinin kabul edilmesi, seçimlere siyasi yelpazenin hemen hemen her kesiminden -komünistler hariç- pek çok partinin katılabilmesi, özellikle 2004 yılında Susilo Bambang Yudhoyono ile birlikte ordunun siyaset üzerindeki vesayetinin azaltılmasına yönelik bir değişim sürecinin başlamış olması hatırlanabilir. Öte yandan, 26 Aralık 2004 tarihinde Hint Okyanusu`nda meydana gelen deprem ve ardından oluşan tsunaminin doğurduğu `olumlu` sonuçlardan biri olarak Açe Özgürlük Hareketi ile merkezi hükümet arasında otuz yıla varan çatışmanın 17 Ağustos 2005 tarihinde Helsinki`de imzalanan Barış Anlaşması ile sonuçlanması, Açe`ye özerk bir yönetim statüsünün verilmesi, Endonezya tarihinde ilk defa olmak üzere bir eyalette -Açe`de- valilik seçimlerine bağımsız adayların katılabilmesi ve seçimleri bağımsız adayın kazanması-, 9 Nisan Perşembe günü yapılacak ulusal ve yerel parlamento seçimlerinde sadece Açe`ye mahsus olmak üzere – yerel partilerin seçimlere iştirak edebilmesi önemli gelişmeler olarak dikkat çekiyor.
Çevrenin onyıllarca biriken sorunlarına çözüm bulunması konusunda siyasal bir gelişme olarak Açe Barışı tek başına önemli bir gelişme. Açe Barışı, Endonezya Cumhuriyeti`nin kuruluşundan itibaren ülke içerisinde merkezle-çevre çatışmasının en belirgin açılımını teşkil eder. Abdurrahman Vahid`in sekreteri`nin dile getirdiği üzere Açe Endonezya`sız yapabilir, ancak Endonezya Açe`siz yapamaz sözünde somutlaştığı üzere, Cava yönetimi başta Açe olmak üzere, ülkenin önde gelen çeşitli etnik yapılarını ve taleplerini dikkate almadan başarılı olmasının pek de mümkün olmadığını ortaya koyuyor.
Açe: Barış Kapısı
Yüzyıllarca İslam`ın Güneydoğu Asya`ya yayılmasındaki ve batılı sömürgecilere karşı İslam`ın bu bölgedeki siyasi ve askeri gücünü temsil eden Açe, yüzyıllardır Mekke Kapısı (The Verandah of Mekkah) unvanıyla anılırken, modern dönemle birlikte oryantalist sosyal bilimcilerce “Şiddet Kapısı (The Verandah of Violence) adının layık görüldüğü bir yer haline dönüştü.
Burada şu soruyu sorabiliriz: Açe önümüzdeki onyıllarda Barış Kapısı (The Verandah of Peace) olabilecek mi? Bu sorunun olumlu cevaplandırılabilmesi, gerek merkezi yönetim gerekse eyalet yönetimindeki siyasi aktörlerin kararlarına ve icraatlarına bağlı olacak. Bu bağlamda, 2006 yılı Haziran ayında ulusal parlamentoda kabul edilen Açe Yerel Yönetim Yasası (LoGA), Helsinki Barış Anlaşması`nın ruhuna uygun bir şekilde uygu
lanmayı bekliyor.
Açe Barışı, halkın, yerel yönetimin, merkezdeki bazı önemli siyasal güçlerin ve uluslararası camianın desteğiyle bugüne kadar sürdürülebildi. Tesis edilen bu barış ortamı her zeminde takdir toplarken, bu gelişmeden memnuniyetsiz kesimler barışı akamete uğratacak icraatlardan geri kalmıyorlar.
11 Aralık 2006 tarihinde yapılan Açe Eyalet Başkanlığı seçimleri öncesinde görüştüğümüz vali adaylarından -bugünkü vali- İrwandi Yusuf, başkent Cakarta`daki ultra milliyetçilerin yapılan barış anlaşmasından hoşnut olmadıklarını ve bu gelişmeyi engelleyeme ve kösteklemeye yönelik çabalar içinde olacaklarını beyan etmişti. Süreç bu konuda İrwandi Yusuf`un haklı olduğunu ortaya koyuyor. Eyalet`in özellikle Kuzey bölgesinde zaman zaman yaşayan saldırı, yaralama ve öldürme olayları da barış sürecini sabotaj etmeye yönelik provakosyanlar olarak değerlendiriliyor.
Özellikle seçim sürecinin yaşandığı son üç-dört ayda bugün Açe Partisi çatısı altında biraraya gelen eski GAM mensuplarına yönelik yaralama ve öldürme ile sonuçlanan şiddet olaylarında yaklaşık 55 kurban verildi. Ayrıca, özellikle Açe Partisi başta olmak üzere kimi yerel parti mensuplarına, arabalarıa ve evlerine yönelik saldırılar sürekli gündemde yer aldı. Ancak şu ana kadar, Açe halkının ve Açe Partisi`nin bu sabotaj girişimleri karşısında soğukkanlılıklarını korumaları sürecin akamete uğramasını engelledi. Açeliler büyük bedeller ödeyerek elde ettikleri barışı kaybetmek istemiyorlar.
GAM ve merkezi hükümet arasında barış anlaşmasının imzalanması ile Açe`nin Barış Kapısı olabileceği kanıtlanmış oldu. Bu anlaşma, sadece Endonezya sınırları için değil, Tayland`dın güneyinde Patani`de ve Filipinler`e bağlı Moro Yarımadası`ndaki çatışmalar için de bir model niteliği taşıyor. Dolayısıyla yüzyıllar öncesinden bölge halklarına İslam`ı tanıştırmak suretiyle Mekke Kapısı olarak adlandırılan 30 yıla varan çatışmaların ardından gerçekleştirilen 17 Ağustos 2008 tarihinde üçüncü yılını dolduran barış süreci ile Açe 21. yüzyıl başlarında bir kez daha Güneydoğu Asya`da gündemi değiştirecek bir güce ve yetkinliğe sahip olabilir. Açe`de barışın devamı geçen yüz yılı sömürgeci güçler Hollanda, Japonya`nın yanı sıra iç savaş ve ulus devletle yapılan çalışmaların gölgesinde geçiren Açe toplumu, 21. yüzyıl başında yakaladığı barış ortamından vazgeçme taraflısı değil. Barışla birlikte Açe Eyaleti`nin sahip olduğu yeraltı-yerüstü kaynakları, genç nüfusu ile uluslararası çevrelere büyük bir yatırım ortamı sağlayacağı herkes tarafından malum. Açe yeni bir Singapur olma yolunda bütün avantajları elinde bulunduruyor. Malaka Boğazı girişine hakim konumu, kuzeyde Hindistan, Bangaldeş, kuzeybatıda İran ve Arap Yarımadası, batıda Afrika ile deniz ve havayolu bağlantıları ile son derece stratejik bir konuma sahip. Dünya deniz ticaretinin 3`te birinin gerçekleştirildiği Malaka Boğazı`nın darlığı nedeniyle dev kargo gemilerinin seyrü-seferine olanak tanımaması, Açe Eyaleti`ne bağlı Weh Adası`ndaki Sabang Limanı`nın genişletilmesi projesini gündeme getirdi. Bu yönde son gelişme, 6 Nisan 2009 Salı günü Malezya Al-Aidid Petro şirketi ile Açe Valiliği arasında başkent Banda Açe açıklarındaki Açe Adası (Pulo Aceh)`de ve Sabang civarında petrol sondaj çalışmaları yapılması konusunda bir anlaşma imzalandı. Anlaşmaya göre, söz konusu şirket yedi milyon Dolarlık yatırım yapacak.
Seçimlerin olası sonucu
9 Nisan seçimleri sonunda, Açe Partisi çoğunlukta olmak üzere yerel partilerin hakimiyetindeki Açe Parlamentosu`nun, Açe Yasası`nın hayata geçirilmesi konusunda çalışmalar yapılacak. Böylece, Açelilerin yönetiminde olacak parlamento, Suharto döneminden bu yana yürürlükte olan iki önemli egemen yapıyı zamanla ortadan kaldırma yetkisine sahip olacak. Birincisi, Açe Eyaleti`nin askerlerin hakimiyetindeki ekonomik varlıkları Açeli sivillerce kontrol edilecek; ikincisi ordunun ulusal çıkarlar uğruna destek verdiği `meşru` siyasal partilerin varlığını da asgari düzeye indirmiş olacak. Bugün ultra-milliyetçi PDI-P`nin lideri Megawati`nin bu süreci kendi lehlerine çevirme konusunda Açe`de kurulan yerel partilerden bazıları ile işbirliği içinde olduklarını açıkça ilan etmesi, merkezdeki kimi güçlerin Açe üzerinde hakim olma iddialarından vazgeçmediklerini ortaya koyuyor.
Açe barışında yaşanacak bir gerileme sadece Açe`yi değil, ülkedeki genel reform sürecine de büyük bir darbe anlamına gelecek. Öte yandan barış sürecinde aktif rol alan Avrupa Birliği için de stratejik bir önem taşıyor. Avrupa Birliği, dünya barışına katkı sağlama bağlamında Açe barışı ile önemli bir vizyon kazandığını söyleyebiliriz.

LEAVE A REPLY