Mehmet Özay                                                                                              23.05.2022

ABD Başkanı Joe Biden, Asya-Pasifik bölgesine ilk resmi ziyaretinde, Güney Kore’nin başkenti Seul’deydi.

Geçtiğimiz Cuma ve Cumartesi günleri gerçekleşen Güney Kore ziyaretinde amaç, bölgede nükleer bir tehdit unsuru olmaya devam eden Kuzey Kore’ye yönelik politikaların gündeme getirilmesiydi.

Kuzey Kore’siz gelişme

Yapılan görüşmeler ve basına yapılan açıklamalardan öyle anlaşılıyor ki, Kuzey Kore devlet başkanı Kim Joung-un’la herhangi bir diyalog arayışı söz konusu değil. Ya da, en azından şimdilik, böylesi bir yaklaşıma öncelik tanınmadığını söyleyebiliriz.

Bunun aksine, Kim Joung-un’un, ABD’nin ve müttefikleri yani, Güney Kore ve Japonya’nın taleplerini dinleyen ve buna göre, nükleer politikalarını gözden geçirmesi beklendiği yönünde bir yaklaşım gündeme gelmiş gözüküyor.

Şahin duruş egemen

Bu durum, Güney Kore’de devlet başkanlığı koltuğunun yeni sahibi Yoon Suk Yeol’un seçim kampanyası sürecinde dile getirdiği, Kuzey Kore’ye karşı şahin duruşu destekler bir mahiyet içeriyor.

Öte yandan, Biden ABD’den ayrılmadan önce de, Kuzey Kore’yi en azından diyalog masasında görme veya böylesi bir diyaloga davet etme yönünde bir yaklaşım sergilenmemesi, Seul’de olan bitenin habercisi gibiydi.

Üstüne üstlük, Kuzey Kore liderinin bir yandan kovid-19, öte yandan Doğu Avrupa’daki soruna konuşlanmış ABD’nin bölgeye zorunlu olarak mesafeli olmasını da fırsat bilerek son dönemde geliştirmeye devam ettiği nükleer denemelerin bir yenisini, Biden’in Seul’de bulunduğu sırada ateşlenebileceği yönündeki yaklaşımın dile getirilmesi ve ABD’nin böylesi bir olasılığa hazır olduğu yolundaki açıklama, çatışmacı bir söylem ve tutumun izlerini taşıyordu.

Başkan Joe Biden’in, Seul ziyaretinde ortaya çıkan bu durum, hem kendisinin hem de Güney Kore başkanı Yoon Suk Yeol’un seleflerinden gayet farklı bir Kore Yarımadası politikası izlediklerini ortaya koyuyor.

Bunun somut göstergesini, yapılan görüşmelerde ortak askeri tatbikatların genişletilerek güncellenmesi ve askeri işbirliğinin artırılması kararında görmek mümkün.

Asya-Pasifik politikası ve zaafiyet

ABD Başkanı Joe Biden’ın Asya-Pasifik ziyaretinde ilk durağı olan Güney Kore’de yaptığı açıklamalar, sadece Kore Yarımadası sorununa yönelik bir zafiyet olduğunu düşünmek mümkün değil.

Aksine, buradan hareketle sanki, Kore Yarımadası politikalarında ortaya konulan yanlış yaklaşımların, bugüne kadar Asya-Pasifik bölgesi ve özellikle de bölgenin gayet önemli birliği ASEAN ile ilişkilerde sergilenen dağınıklığı da yansıttığını ileri sürebiliriz.

Bu nedenle, Seul ziyaretinde ortaya konulduğu üzere, Biden’in çokça dile getirilen ve bir anlamda yeni bir dönemin açılacağı yönünde ümitvar olunan Asya-Pasifik politikalarında, Kore Yarımadası’nın nükleer silahlardan arındırılması konusunda inisiyatif geliştirmekten uzak olduğunu söylemek mümkün.

Yenilikçi politika ihtiyacı

Aslında, Demokrat Parti lideri olarak, Asya-Pasifik bölgesinin en önemli sorunlu alanlarından birini oluşturan, nükleer tehdidi önleme konusunda taraflar arasında kaçınılmaz bir işbirliğini öncellemek yerine, Kuzey Kore’yi bir anlamda küresel arenadan dışlamayı tercih yönünde karar kullanan ABD başkanı Biden’in Asya-Pasifik politikalarındaki zafiyetini ortaya koyuyor.

Bu durum, Joe Biden’ın başkanlığı devralmasından bu yana sadece, kovid-19 pandemisi etkisiyle bölgeye ziyaretler yapamamasından kaynaklanan bir politika geliştirememe durumuna tekabül etmiyor.

Bu durum, aynı zamanda kendisinden önceki Demokrat Parti’den başkanlık koltuğuna oturan Barack Obama döneminde, Asya-Pasifik politikalarıyla yakalanan ve bölge toplumlarının önemli bir bölümünde heyecanla yankı bulan yaklaşımlardan da gayet uzak.

Bunun yanı sıra, selefi Cumhuriyetçi Parti’den başkan Donald Trump’ın, bölgeyle ilgili, neredeyse, diğer tüm politikalarındaki başarısızlık bir yana, Kore Yarımadası’nın nükleer silahlardan arındırılması konusunda Kim Jong-un’la doğrudan görüşme kararı gibi açık yüreklilikten te uzak bir tutum içerisinde.

Trump-Kim Joung-un’un Singapur’da gerçekleşen ve bazı çevreler tarafından başarılı olarak addedilen görüşmenin ardından, Vietnam’ın başkenti Hanoi’de büyük bir umutla beklenen ikinci görüşme büyük bir talihsizlik sonucu gerçekleşeme de, açılan bu kapının Biden yönetimince zorlanması ve tarafların yeniden görüşme masasına dönülmesi konusunda bir çaba sergilenmesi gerekirdi.

Bölgeyi dinlemek mümkün mü?

Bu durum, hiç kuşku yok ki, ‘yeni’ denilen Asya-Pasifik politikalarının nereye evrilebileceği konusunda, bölge toplumlarına ve küresel kamuoyuna bir umut aşılayabilirdi.

Bu yönde ortaya konulacak bir çabayı, sadece bir iyi niyet gösterisi telâkki etmek yerine, aslında tüm bölgenin ve özellikle de, ASEAN’ın Asya-Pasifik bölgesinde barış yanlısı tutumunun ve talebinin bir gereği olarak dikkate alınması gerekirdi.

ABD yönetiminin, geçtiğimiz yıl Afganistan’la başlayan ve bu yılın başından itibaren sıcak gelişmelere konu olan Doğu Avrupa krizi ile küresel politikalarda güvenilirlik ve yapıcılık olgularından giderek uzaklaştığı dikkate alındığında yeni Asya-Pasifik politikasının onarıcı bir yönünün olması bekleniyordu.

Ancak Asya-Pasifik bölgesine bu ilk resmi ziyaretin ilk ayağında yani, Seul ziyaretinde ABD başkanı Joe Biden’in böylesi bir yaklaşım sergilemekten uzak kaldığı görülüyor. Bu gelişmeyi sadece, Güney Kore’nin çiçeği burnunda başkanı Yoon Suk Yeol’un Kuzey Kore’ye karşı şahin duruşuyla açıklamak mümkün değil.

Bu çerçevede, Biden yönetiminin Asya-Pasifik politikalarında Washington merkezli politika yapıcılıktan ziyade, en azından sadece buna bağlı kalmak yerine, bölge devletlerinin ve özellikle de, bölgenin önemli birliği ASEAN’ın beklentilerini dikkate alarak hem Doğu Asya’da, hem de geniş Asya-Pasifik politikalarında yenilikçi bir tutum geliştirmesi gerekiyor.

https://guneydoguasyacalismalari.blogspot.com/2022/05/abd-baskan-joe-bidenin-kore-yarmadas.html

LEAVE A REPLY