Mehmet Özay                                                                                              05.04.2022

Hindistan’da ulusal siyaset bu yıl içerisinde yapılacak önemli eyalet seçimleriyle yeni bir evreye girerken, ulusal iktidardaki Halk Partisi (Bharatiya Janata Party-BJP) ile muhalefetteki Kongre Partisi karşısında, Halkın Adamı Partisi (Aam Aadmi Party-APP) ile üçüncü bir yol alternatifi tartışmaların odağında yer alıyor.

2014 ve 2019 ulusal seçimlerinde iktidar olmayı başaran BJP’nin, Hindu milliyetçiliği merkezli politikaları hem ulusal çapta farklı kesimlerden gelen, hem de uluslararası arenadan gelen eleştirilere konu oluyor.

BJP, özellikle 2010’lu yıllardan itibaren, küresel bir eğilim olarak ortaya çıkan sağ-milliyetçi partilerin iktidar süreçlerinin Hindistan’daki karşılığı olan Hindu-milliyetçiliği yapılaşması, köklü tarihsel geleneğe dayanmasıyla diğerlerinden ayrılıyor.

BJP lider kadrosunca, tarihsel olarak dışardan gelen göç ve bunların oluşturduğu yönetim yapıları karşısında ‘yerli halkın yoksun bırakılmışlığı’ teması üzerinden işletilen politikalar, yeri geldiğinde halk nezdinde ekonomik varsıllık/yoksulluk dikomotisinin dışına çıkabilecek kadar etkin olabiliyor.

Bununla birlikte, son dönemde iklim değişikliği çerçevesinde yaşanan kuraklıklar ve kovid-19’un etkisiyle BJP iktidarının ekonomi politikalarının tıkandığı bir dönemde, muhalefet partilerinin alternatif politikalarla eyalet ve ulusal politika düzeylerinde ilgi oluşturup oluşturmayacakları merak konusu.

Bu noktada, bazı önemli eyaletlerde bu yıl yapılacak seçimlerin 2024 yılındaki genel seçimler için kayda değer mesaj niteliği taşıyor.

Kongre Partisi belirsizliği aşabilecek mi?

Hindistan’da ulusal siyasetin merkezinde yer alan ve geçtiğimiz hafta 137. kuruluş yıldönümünü kutlayan Kongre Partisi’nin, BJP’nin sahip olduğu iktidar gücünü sarsma konusunda ne denli başarılı olup olmayacağı şimdilik belirsizliğini koruyor.

Bu noktada, ‘Gandhi Ailesi’ hanedanlığıyla da anılan Kongre Partisi’nin ulusal siyasette varlığını sürdürüp sürdürmeme konusunda önemli bir karar aşamasında olduğunu söyleyebiliriz.

Aslında, bu karar sürecinin 2019 seçimlerinde gündeme gelmesine rağmen, bugüne kadar kayda değer bir adım atılamamış olması, önemli eyaletlerde seçim yılı olan 2022 yılı Kongre Partisi için kritik bir eşik anlamı taşıyor.

Bir buçuk asra yaklaşan geçmişiyle, köklü bir geleneği bünyesinde barındıran Kongre Partisi’nin, uzunca bir süredir parti-içi kriz yaşadığı bir sır değil. 2019 yılında yapılan son seçimlerin ardından, 543 sandalyeli ulusal mecliste sadece 53 milletvekilliğine sahip olan Kongre Partisi öte yandan, 28 eyaletten 3’ünde yönetime hakim.

Kongre Partisi’nin bu yıl içinde yapılacak bazı eyalet seçimleri sadece bugün için değil, 2024 genel seçimleri için de bir anlamda tamam mı, devam mı sorusuna cevap teşkil edecek.

BJP politikalarına alternatif geliştirilebilir mi?

Narendra Modi ile 2014 ve 2019 genel seçimlerinde siyasal yükselişini sürdüren Halk Partisi’nin BJP gerek eyaletlerde, gerekse merkezi hükümette çeşitli koalisyon yapılarıyla, ‘Hindu Milliyetçiliği’ (Hindutva) eksenli oluşturduğu güç yapılaşmasının devam etmesi, hiç kuşku yok ki, bir dış faktör olarak Kongre Partisi’nin önünde bir engel teşkil ediyor.

Bununla birlikte, Kongre Partisi’nin ülkede tarım kesimi başta olmak üzere alt ve orta sınıfların ekonomik refahının korunması; Müslümanlara ve azınlıklara yönelik dışlayıcı politikalarla tehdit altında olan toplumsal barışın tesisi ve sürdürülebilirliği noktasında yenilikçi politikalar geliştirebilmesi imkânını ne kadar ortaya koyup koyamayacağı ise belirsizliğini koruyor.

Bir aile hanedanlığı bağlamında değerlendirilen ve bu anlamda, benzeri ülkelerdeki siyasal yapıdan farklılık taşıyan Kongre Partisi’nde başkan Sonia Gandhi ve oğlu Rahul Gandhi’nin beklentilerin aksine, son dönemde BJP karşısında etkin politika geliştirememeleri, hiç kuşku yok ki, ulusal siyasetin yaşadığı temel bir krize tekabül ediyor.

Rahul Gandhi’nin, parti başkanlığı konusunda isteksizliği bir yana geniş kitleleri peşinden sürükleyecek karizmaya sahip olmaması parti içinde alternatif arayışının bir ifadesi olarak değerlendiriliyor.

Bu durumda, Kongre Partisi’nin ulusal siyasette var olabilmenin, geni bir coğrafyada ve farklı toplumsal ve siyasal taleplerle ortaya çıkan seçmen kitlelerinin oluşturduğu yerel koşullarını yeniden düşünmesinin yanı sıra, kendini küresel eğilimler noktasında da, belirginleştirmesini gerekli kılıyor. Nihayetinde, günümüzde ulusal siyasetin bölgesel ve uluslararası gelişmelerle yakın ilişkisi sadece, ulus-devlet sınırları içerisinde değil, bölgesel ve küresel güven ve istikrar açısından da, gayet önemli bir duruma tekabül ediyor.

Çevre-Merkez’e karşı

Kongre Partisi’nin ulusal siyaset çerçevesinde, yaklaşık son yirmi yılda yaşananlar, partinin geçmişte sahip olduğu merkezi/belirleyici parti olma özelliğinin sorgulandığını ortaya koyuyor.

Özellikle, eyalet seçimlerini yapılmakta olduğu içinde bulunduğumuz dönemde, Kongre Partisi’nin eyaletlerdeki yerel siyasal partilerin ve seçmenin yerel talep ve değerlerini merkeze alacak bir yaklaşımla hareket edebilme yeterliliği göstermesi yönünde bir beklenti bulunuyor.

Bu durum, Kongre Partisi içerisinde siyasal gücün yerel/eyaletler düzeyinde paylaşılması anlamına gelmesi, yeni bir politik oluşumun varlığına işaret ediyor. Bu yönde, yirmi yıl kadar önce başlayan bir sürecin olması aslında, Kongre Partisi’nde gelişmelerin doğru okunamadığının bir işaretidir.

Bu noktada, daha önce Kongre Partisi bünyesinde yer alan ancak, 1998 yılında partiden ayrılan ve ülkenin doğusunda All India Trinamool Congress partisini örnek vermek mümkün.

Her ne kadar, aradan geçen süre zarfında iki parti koalisyon yapısı içinde birlikte hareket etse de, bu merkez-çevre ayrışmasının önemli bir göstermesi olarak değerlendirilmelidir. Kongre Partisi’nin merkeziliğinin sorgulandığı bugünkü tartışmalardan biri, bu oluşumun lideri Bengal Eyalet baş yöneticisi Mamata Banerjee’nin 2024 genel seçimleri için ortak başbakan adayı gösterilmesi çağrısında kendini ortaya koyuyor.

Alternatif siyasal oluşumlar

BJP ve Kongre Partisi çekişmesinin dışında, ülke siyasal yaşamına merkezden çevreye doğru gelişen yeni siyasal oluşumların etkili olması bekleniyor.

Bu çerçevede, yukarıda dikkat çekilen ve özellikle, ülkenin doğu eyaletlerinde etkin olan All India Trinamool Congress ile başkent Delhi yönetimini elinde bulunduran AAP bulunuyor.

AAP, Mart ayının başında Punjab eyalet seçimlerinde, 117 milletvekilliğinden 91’ini alırken, köklü Kongre Partisi sadece 18 milletvekilliği çıkarabildi. Bu sonuçla, eyalet yönetimini ele geçiren ve böylece önemli bir seçim başarısına imza atan AAP hiç kuşku yok ki, başarılı eyalet yönetimlerini merkeze taşımanın yollarını arıyorlar.

Bu noktada özellikle, AAP’nin başarılı başkanı ve sosyal devlet anlayışını öncelleyen Arvind Kejriwal liderliğinde Delhi’de sergilenen ve geniş toplum kesimlere taleplerine karşılık gelen eğitim ve sağlık politikalarıyla ülke çapında model olması, hiç kuşku yok ki geçtiğimiz Şubat ayında Punjab Eyalet seçimlerinin büyük ara kazanılmasıyla karşılık buldu.

AAP’nin Punjab’daki seçim başarısı ve diğer eyaletlerdeki varlığı, ‘Delhi-merkezli’ olarak adlandırılan bu siyasi hareketi sınırlı bir yapıdan, ulusal çapta bir siyasal harekete dönüşebileceğinin emareleri olarak görülüyor.

Ülkenin kurucu siyasal yapısı olarak Cumhuriyetçi, seküler ve liberal değerlere sahip Kongre Partisi ile tüm farklılıklarına rağmen, tarihsel ve geleneksel olarak Hinduizm başlığı altında toplanan geniş dini yapının temsilcisi konumundaki ve daha içe kapanmacı bir yönelim sergileyen BJP’nin ulusal siyasetteki varlığına karşı alternatif yaklaşımlar gündeme getiriliyor.

Özellikle, 2012 yılında kurulan APP’nin sınırlı seçim bölgesinde olmasına rağmen, son on yılda ortaya koyduğu sosyal devlet politikaları ulusal çapta dikkat çekmeye devam ediyor. Gerek AAP’nin başarısı gerekse, ülkenin doğusunda Trinamool Congress’in varlığı ulusal siyasette önümüzdeki dönemde merkez-çevre ilişkilerinde değişimin habercisi olarak yorumlanıyor.

LEAVE A REPLY