Mehmet Özay 15.01.2023
Endonezya’nın önde gelen cemaatlerinden Nahdlat’ul Ulama (Alimlerin Uyanışı) hareketinin kuruluşunun 100. yılı, geçtiğimiz hafta sonu yani, 8 Ocak günü Doğu Cava’da yapılan törenle anıldı.
Törenlerin yanı sıra, hareketin gelecek beş yılında görev yapacak kadrolarının belirlendiği toplantılarda, kadın adayların yer alması hareketin aradan geçen süre zarfında toplumsal değişimi yakından takip ettiğini ortaya koyan en önemli göstergelerden biriydi.
Hicri 1344 (Miladi 1926) yılında kurulan Nahdlat’ul Ulama, Hicri 1444 yani, geçtiğimiz hafta yüzüncü kuruluş yılını kutladı.
Yüzyıllık tecrübe
Söz konusu bu uzun tarihi geçmiş dikkate alındığında, “NU hareketini nasıl anlamalı?” sorusu, aradan geçen bir asırlık sürede bu hareketin doğuşu, tanık olduğu siyasal, toplumsal ve kültürel değişimler ile birlikte anılmayı hak ediyor.
Endonezya ulus-devletinin 1945 yılında ilân edilmesi ve uluslararası çevreler tarafından ise 1949 yılında tanındığı dikkate alındığında, NU’nun toplumsal gerçekliğinin, ulus-devleti aşan bir boyutta olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.
Haddi zatında, ülkenin belli başlı dini-kültürel ve siyasal yapılaşmalarının doğuşu veya hayata geçirilişinin bağımsızlık öncesi döneme tekabül etmesinde şaşılacak bir durum yok.
Aksine, bu hareketlerin gerek dönemin Hollanda sömürgeci yönetimi, gerekse Takımadalar coğrafyasında var olan çeşitli siyasal, toplumsal ve dini gelişmelere ve/ya değişim süreçlerine eklemlenme ve/ya tepki bağlamlarında ortaya konulduğu görülür.
Neyi temsil ediyor?
“NU’nın önemi veya bu yapıyı diğer benzeri yapılardan ayrıcalıklı veya farklı kılan unsurun ne olduğu?” sorusu yöneltildiğinde karşımıza, siyasal ve toplumsal hareketlerin hız almaya başladığı 1920’li yıllarda, giderek kendini hissettirmeye başlayan modernist-reformist hareketin veya hareketlerin karşısında, ‘hakiki’ İslamı temsil etme talebinden ve arzusundan doğduğu görülür.
Modernist hareketlerin dışnda bir yapı olması ilk etapta hiç kuşku yok ki, gözlemciler nezdinde bu hareketin “gelenekselci” kanada tekabül ettiği sonucunu çıkarıyor. Buna ilâve olarak, NU’nın kendini “ehli sünnet ve’l cemaat” çerçevesinde tanımlaması, bu anlamda gayet önemlidir.
Dönemin, diğer dini-toplumsal yapılaşmaları gibi NU’nun hedefinde, “dini doğru bir şekilde öğrenme ve öğretme” ile “eğitim” öncelikli olarak yer alıyordu.
Bununla birlikte, dinin öğrenilmesinde karşılaşılan meydan okumalar, sömürge döneminin yol açtığı zorlamalar, imkânlar ile değişim yönünde nasıl adım atılması konusundaki tartışmaların bir yerinde hiç kuşku yok ki, NU da yer alıyordu.
Bu kısa yazıda, söz konusu modernist-reformist hareketleri, doğuş sebeplerini ve bunlara yönelik tepkileri ele almak mümkün değil ve böylesi bir amaç da taşımıyorum.
Tarihsel aşamalar ve Gus-dur farkı
Bununla birlikte, burada bazı hususlara dikkat çekmekte yarar var.
Bunlardan ilki, Hollanda sömürgeciliği gibi, 16. yüzyıl başlarından itibaren sömürgeci yapılaşmayla birlikte, tedrici olarak gelişen Avrupa kapitalizminin saç ayaklarından birini oluşturan bir siyasi yapıya karşı, Takımadalar Müslüman toplumunun, birlikte hareket etme çabası ve gayreti ile Müslüman toplumu birbirinden şu veya bu şekilde ayıran ‘modernleşmeci’ yapılaşmaların birarada var olduğudur.
İkinci husus, yüz yıllık süreçte Takımadalar toplumunun tanık olduğu tüm siyasal ve toplumsal değişimlerden pay alarak NU’nın da değişim geçirdiğidir. Bu durum, NU’nın köklerinden koptuğu anlamı taşımamakla birlikte, bilinçli veya zorunlu olarak değişime zorlandığı dönemlerde gerekli adımları attığıdır.
Bu noktada, 1926-1945; 1945-1952; 1955-1973; 1973-1984 gibi dönemin toplumsal ve siyasal yapılaşmalarında rol alan NU’nun, Suharto’lu yılların ortalarından itibaren (1984) kurumsal siyasal parti oluşumlarında yer almayarak ‘asli köklerine’ döndüğü görülür.[1]
Asli köklerinin yani tebliğ ve eğitim vechesinde yüzyılın sonuna doğru -ve de bugüne kadar uzanan süreçte- bölgenin gayet önemli geleneksel dini eğitim kurumlarının (pesantren) yanı sıra, yüksek öğretimi de gündemine alan bir değişim ortaya koymuştur.
Üçüncü husus, aradan geçen uzun süre zarfında, NU’nun önemli bir değişim süreci geçirdiği ve bunu özellikle, 20. yüzyılın sonlarında hareketin liderliğini yürüten ve daha sonradan devlet başkanı olan (1999-2001) merhum Abdurrahman Wahid’in veya yaygın olarak bilinen lâkabıyla Gus-dur’un ve yakın çevresinin öncülüğünde gelişen dışa açılma çabalarında görmek mümkündür.
Tam da burada, merhum Gus-dur’a yönelik ‘liberal’ İslamı güttüğü yolundaki yaklaşımda bölgenin ve bölge toplumunun siyasal ve dini gerçekliğinden hareket ederek anlamakta yarar var. Hiç kuşku yok ki, bu konu üzerinde uzun uzadıya durmayı gerektiren ve de öğrenilmesi gereken bir husus.
NU ve değişim
1984 yılından itibaren tebliğ ve eğitim faaliyetlerine yoğunlaşan NU’nun yüzyılın sonuna doğru yapılaşmasındaki yenileşmeyi ve/ya dönüşümü temsil kabiliyetindeki merhum Gus-dur’un Suharto sonrası reform döneminin ilk devlet başkanı olması, bireysel bir talep kadar, belki de bundan daha çok, o dönem için Gus-dur’un temsil kabiliyetinin önemiyle açıklanabilir.
Geçtiğimiz hafta yapılan törenlerin yanı sıra, hareketin yönetim kurulu toplantılarında gelecek beş yıllık süre zarfında görev yapacak isimler arasına 11 kadın temsilcinin de katılmış olması NU’da değişimin sürekliliğine işaret eden önemli olgu olarak karşımızda duruyor.
Bir yandan, köklerine bağlı kalan veya bunu iddia eden NU’nun öte yandan toplumsal değişimleri yakından takip ederek gerekli adımları atma çabasını kasıtlı ve istendik bir değişim olarak yorumlamak mümkün.
Bu durumun, öyle durduk yerde gündeme gelmediğini aksine, hareketin Muslimat ve Fatayat adlı kadın ve gençlik kollarının varlığının, zaten hareketin toplumsal yapılaşmasında önemli işlevler gördüğünü hatırlatmakta yarar var.
Yönetim kuruluna seçilen kadın üyeler arasında yerel yöneticilerin de olması açıkçası NU’nun geniş tabanlı bir toplumsal yapılaşmada var olma isteğini gayet açık bir şekilde ortaya koyuyor.
7 Ocak günü Kuala Lumpur’da merhum babası Abdurrahman Wahid adına gerçekleştirilen bir törene katılan Yenny Wahid’in yaptığı konuşmasında ve 8 Ocak günü Doğu Cava’da gerçekleştirilen törenler sonrasında verilen demeçler, NU’nun yerel ve/ya ulusal sınırlar içerisindeki önemini takviye kadar, bunun da ötesine geçmeyi arzulayan bir niteliğie bürünmekte olduğunu söyleyebiliriz.
[1] Faisal İsmail. (2011). “The Nahdlatul Ulama: Its Early History and Contribution to the Establishment of Indonesian State”, Journal of Indonesian Islam, Vol. 5, Number 2, (December), s. 248.